Günler akıp gidiyordu. Annemlerin gelmesine 3 gün kalmıştı ve Minho ile aramız tamamiyle düzelmişti. Ona kısmen yalan söylediğim için kendimi kötü hissediyordum ama annem yokken başka seçeneğim yoktu.
Bugün de okulumuzdaki etkinlik için kıyafet tasarımı yapmam gerekiyordu o yüzden alışverişe çıkmıştım. Minho her zamanki gibi işe gitmişti o yüzden bende Jeongin ve Felix ile gelmiştim. Seungmin'in işi varmış, ne işi varsa.
Havalar yavaş yavaş ısınmaya başlamıştı ancak korenin sert soğuğu hala kendini belli ediyordu. Annemler güneyde bir yere gittikleri için balayında hiç sıcaklık ile sıkıntı çekmemişlerdi. Geçen günlerde onlar için de örgü kıyafetler yapmıştım. Arada Minho için de yapıyordum hatta dışarı çıkarken birlikte kombin yapıp çıktığımız da oluyordu.
Bir de İnstagram hesabı açmıştık ve orada çoğunlukla kombinlerimizi paylaşıyordum. Şimdilik çok takipçimin olmaması gayet iyiydi.
Bir kafeye oturduğumuzda Felix Chan ile, Jeongin Jisung ile yazışıyordu. Bende Minho ile. Seungmin'in de nerede olduğunu öğrenmiştik: Changbin'in yanı. Date e çıkmışlardı. Tabi o sırada Lix ile Chan da işleri ilerletmişlerdi.
O gün yavaş yavaş evlerimize dağılırken Minho'dan mesaj gelmişti.
Minho🐰❤️🩹
Ben Minnie'nin yanına
gideceğim bugün
biraz geç gelebilirimSiz
Bende gelmek istiyorum
bebeği çok merak ettimMinho🐰❤️🩹
Tabiki gelebilirsin bebeğimMinho kısaca anlatmıştı bana Minnie'nin durumunu ve tanışmak istiyordum gerçekten o kızla. Bu fırsatı değerlendirmek istemiştim bende.
Okuldan çıkınca eve gittik. Direkt oraya geçerdik diye düşünmüştüm ama üzerini değiştirip bir kaç eşya alacakmış Minho. Bende fırsattan istifade farklı bir kıyafet giydim. Minnie'nin beni yargılayacağını sanmıyordum o yüzden nereden geldiğini bilmediğim özgüvenim ile açık bir şeyler yapmak istedim. Sanırım biraz da kendimi kanıtlamak istiyordum birine.
Hazırlanıp eve gittiğimizde çok tatlı iki kahküllü kız açtı bizi. Kısaca selamlaşıp içeri geçtik. Biraz oturup sohbet ettikten sonra bizim için hazırladıkları sofraya geçtik. Uğraşmalarına gerek yoktu ama hazırlamışlar artık.
Lisa da Minnie gibi Taylandlıydı ve şimdiden çok yakın arkadaş olmuşlardı. Lisa da Minnie kadar tatlı ve eğlenceli birisiydi ama ben o küçük bebeği merak ediyordum. Buraya bebek için geldim doğruyu söylemek gerekirse.
Minho ve Minnie derin konulardan konuşurken açıkçası Lisa ile ben sıkılıyorduk. Tam o sırada içeriden bir ağlama sesi geldi. Lisa hemen ayaklandı ve bir odaya girdi bende hemen peşinden ilerledim.
Odaya girdiğimde tarif edilemez bir koku sarmıştı beni. Lisa hemen bebeği kucağına almıştı. Küçük bebek uykudan yeni uyanmasına rağmen bana ve Lisaya gülücükler saçıyordu.
Bebek ile beraber içeriye gittik.
"Lisa resmen benden daha çok annelik yapıyor, hiç bırakmıyor. Tabi Misha da Lisa'ya hasta"
"Bende onu çok seviyorum, demi Misha?"
"Adı Misha mı, inanmıyorum bir bebeğin her şeyi mi tatlı olur?"
Minho bahsetmişti elbette ama adını söylemeyi unutmuş olmalıydı ki ilk defa duyuyordum ve bu aşırı tatlıydı.
"Kucağıma alabilir miyim?"
"Elbette, Lisa yardım edebilir misin?"
"Al bakalım"
Lisa, kucağındaki bebeği bana verdiğinde kendimi müthiş hissettim. Bebek anında bana sarılmıştı ve gözlerini kocaman açıp yüzümü inceliyordu, bende o sırada tatlılık krizine giriyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hyung Of The Halfblood
FanfictionKardeşim olabilir ama üvey? Üvey olması bir şey ifade etmeli miydi? Hyunho Fem!hyunjin Yetişkin içerik!