Başım çatlıyordu ve boğuk boğuk sesler geliyordu. Gözlerimi zorlayarak açtım. İlk başta gördüğüm şey beyaz duvar olsada sonradan görüş açıma bir adam girdi. İşte o an aşık oldum o adama.
Siyah bluzunun fermuarını, balıkçı yakalarını boynunu kapatacak şekilde çekmişti. Ve o düz siyah, kısa kollu badinin tek hareketi fermuarı olan kıyafeti çok değerli bir parça gibi taşıyordu. Bir insana siyah boğazlı bluz bu kadar mı yakışır? Eğer Minho ise yakışır. Bilmiyorum kafam güzel.
Düşüncelerimden sıyrılmak zorunda kaldım çünkü o mükemmel adam benim abimdi ve durmaksızın çalan telefonumdan dolayı beni uyandırmaya gelmişti. Uyandığımdan emin olduktan sonra işe gideceğini söyledi. Beni bırakabileceğini söylese de reddettim. Kapım kapandığında ısrarla çalan telefonumu açtım.
"Heh sonunda açtın, NEREDESIN SEN?!!"
Lix'in yüksek sesinden dolayı telefonu kulağımdan bir süre uzaklaştırdım.
"Minho seni arabayla bırakmayacak mıydı? Geç mi kaldın? Yoksa planım tek seferlik miydi? Hayır ya uzun vadeli planlar yaparım ben hep"
"Lix başım çatlıyor, biraz yavaş olsan?"
"Sen yeni mi kalktın? Basın niye ağrıyor gece içtin mi yoksa?"
"Evet ve evet. Hem plan falan kalmadı, bırak artık şu planları."
"Ya ne varmış planımda, hem sen gece içsen de sabahına akşamdan kalma olmazsın, şimdi ne oldu?"
"Tek dikişte koca bir viski bardağını tekledim ondan öyle. Neyse kendime bir geleyim anlatırım"
"Tamam tamam acele etme. Yeji'ye sordum bugünkü dersler zorunlu değilmiş, önemli notları atarım ben ona dedi"
"Tamamdır aşkım, hadi öptüm"
"Kiss kiss kiss"
Telefonu komidine koyup tekrardan kendimi yatağa bıraktım. Bir süre daha hareket etmeden durduktan sonra kalkmak zorunda hissettim. Okula gitmem gerekiyordu çünkü. Okula gidip olanları anlatmam ve proje hakkında araştırma yapmam gerekiyordu. Kısa bir duş aldım ve doğrudan kapının arkasındaki aynayı açarak gizli kıyafet odasına girdim. Orada üstümü değiştirdim ve birazını tamamladığım projemi -yeni kıyafeti- de aldım ve okula gittim.
Felix modelim olmayı kabul etmişti. O da benim gibi feminen giyinmeyi severdi ve vücudu da çok güzeldi. Bir yandan dünü anlatırken bir yandan da ölçüsünü aldım. Biraz da tasarımdan bahsettim. "Sen zaten hep harikalar yaratıyorsun" diye geçiştirse de önemsemedim çünkü onun için dün olanlar daha önemliydi şuan. Herkesin ilgi alanı farklıdır değil mi?
"Ya bence kesin Jeongin'den öğrenmiştir, yoksa nereden öğrenecek?"
"Ama söz verdi planı söylemeyeceğine"
"Evet ama o Jisung'a her şeyi anlatır. Bu palı söylemese bile öncesinde olanları anlatmış olabilir"
"Aynen çünkü minho, insagramdan bahsetti"
"Kesin öyle. Neyse zaten aynı sonuca ulaşıyoruz, sana baya iyi davranıyor"
"Evet ama ben kendimi suçlu hissediyorum. Öncesini öğrendiyse şimdiyi de öğrenir. Gidip anlatmam ve özür dilemem gerek"
"Hayır hiçbir yere gitmiyorsun ve özür dilemeyi bırakıyorsun."
Derin bir nefes aldı ve devam etti.
"Senin bu hallerin beni çok üzüyor Hyunjin. Lisede değilsin artık ve bunu aştın. Artık özür dilemeye bir ara veriyoruz ve kendimizi ezdirmiyoruz tamam mı bebeğim?"
"Tamam"
"Öyleyse bu akşam kafa dağıtmaya çıkıyoruz. Seungmin ablasının arabasını almış, o götürüyor buradan çıkışta."
"Ama benim eve uğramam lazım, hem senin kıyafetini almalıyız hem de üstümü değiştirmeliyim."
"O zaman çocuklara söyleyim hep beraber senden giyiniyoruz bugün"
"Ayy tamam size çok güzel kombinlerim var"
"Sen heyecanlandın mı güzellik?"
Okuldan çıkışta doğrudan bizim eve geçtik. Felix benim ona hazırladığım üstü giymişti, altına da dar deri bir pantalon. Üstündeki kıyafet yer yer tenini gösteriyordu ve pantolon da ona tam olmuştu. Cidden kıyafeti çok iyi taşıyordu. İşte benim modelim.
Jeongin ve Seungmin de bizimle uyumlu giyinmişti. Gece dışarı çıkacağımız zaman özenli olurduk ama birlikte dışarı çıkmayalı uzun süre olmuştu O yüzden daha bir Özen gösteriyorduk. Çocuklar kendilerini makyaj yapmaya koyulmuştu Ben de Minho hyungdan gelen mesaja bakıyordum
Bugün biraz geç geleceğim Sorun olmaz değil mi?
Cevap yazmaya kalmadan Jeongin beni kolumdan tutup makyaj masasına doğru sürüklemişti. Seungmin ile ikisi zorla bana makyaj yapmaya başlamışlardı. Felix de bana İtiraz kabul etmeyen bakışlar gönderdiğinde ağzımı açmamayı seçtim.
Yol boyunca da son ses müzikle gitmiştik o yüzden şimdiden eğlenmeye başlamıştım. Felix'in rezerve ettiği masaya oturup bir şeyler söylemiştik. Ne ara ayarladı bunları diye düşünürken Jisung geldi. Ne büyük tesadüf, Jeongin hemen kalkıp sarılmıştı sevgilisine. Kısaca selam verdi bize de.
Birazdan çıkacağı ile alakalı bir şeyler söyledi ve gitti. Mekandan çıkacak herhalde diye düşünürken içeceklerimiz gelmişti.
Çok geçmeden bütün ışıklar kapanmıştı ve sahne aydınlanmıştı. Jisung ve diğer iki arkadaşı sahnedeydi. Jisungların bir şeyler çaldığını biliyordum ama burada sahneye çıkacaklarını bilmiyordum. Müzik başladığında Jeongin, sevgilisine tezahürat yapıyordu. Burada çıkacağını biliyordu demek ki tepkisine bakılırsa. Vay çakal. Diğerleri de çoktan ayaklanmış, coşmuşlardı.
Çoğu kişi sahnenin önündeki piste zıplayarak dans ediyordu. Tabii Biz de oradaydık. Jeonginler, sevgilisinin onu görmesi için sahnenin en önüne gitmişlerdi, ben biraz geride kalmıştım ama umursamadan dans etmeye devam ettim.
Birisi arkadan bana yaklaşınca durdum ve ona bakmaya başladım. Alkol etkisini göstermeye ve müzik bedenimi ele geçirmeye başlıyordu o yüzden dans etmek cazip geldi. Adamı umursamıyordum ama çok fazla yakınlaşmıştı. Artık beni rahatsız ediyordu. Telefonu gösterip birini aramam gerek dedikten sonra uzaklaşmaya başladım, yalan değildi.
Minho huyunga haber vermemiştim ve onun bana söylediği şeyler aklıma gelmeye başlamıştı mesaj atmaktan vazgeçip arama tuşuna bastım. O sırada başka bir telefon sesi geldi. Bulunduğum yerin karşısındaki koridordan telefonun sahibi bana doğru gelmeye başladı.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Hyunjin'in kafası güzelken anlatmaya çalıştığı şahane kombin
Minho diye ölmüşüm Bayılıyorum bu çocuğa ya biri beni kurtarsın.
