+ beni de al..
sahibine verilemeyen mektup
Sûreti beyaz bir simanın varlığına muhtacım..
Vatanına yabancı çocuğun bilmediği topraklarda yalın ayak yürüyüşü misali bulamıyorum yolumu. Sessizliğin peyda olduğu şu etin, şu kemiğin, şu aciz kızıllığın içerisinde bulamıyorum o insafsızı. Benden daha merhametsiz olan o güzeli bulamıyorum vatanımda.Küskün bana..
Şensiz, sessiz gök celalleniyor o döner bana. Dargın ama siyah asfaltta gemiler yürüyor o dener bana.Buhran Eroğlu
Merhamet..
Mecburi suskunluğun geride bıraktığı mirası, boğazlanan her canın, merhamet edilesi ufak bedenlerin arayıp arayıp denk gelemediği durağı. Bu dünyada kaybolduğu varsayılan ilk kural. Kabil'in kalbine giydirilen gömleğin o daracık hissettiren halinin izahı..
"Merhametsizlik dünyada mı yoksa bizler mi zalim hakimleriz?"
Yüz yılların sorususudur bu soru. Cevabı vermesi adına koca sıska dünya mahkemeye çıkarılıyor bir gün. Getirildiği meclisin en tenha köşesine kurulup merhamet bekliyor hakimlerden. "Herkes beni suçluyor merhametsizlikle.." deyip göz yaşı döküyor. Gökten yağan her yağmur damlasının dünyanın göz yaşları olduğunu bilmeden umutla göğü izliyor insanoğlu. Bereket diyor yağan yağmura. Bereket diyor..
Dünyanın sitem dolu sesi tekrardan duyuluyor mahkeme salonunda.
"Ben değil insanlar merhametsiz! Hâlbuki cana kıyan onlar! Kimisi yoksulluktan ölürken, kimisi tok oluşuna, daha fazla tüketemediğine ah vah ediyor. Asıl merhametsiz onlar ben değilim! Ben yalnızca kir kokan insanları ağırlamaklı sorumluyum. Yine.. Ama yine her sitem ettiklerinde benim adım anılıyor. "Nasıl dünya burası!" deyip olmayan merhametlerini dillendirip vicdanlarını doyuruyorlar! Duysun insanlar! Her biri duysun sırtında kendilerini, zalimliklerini taşıyan sesimi! Zalim olan sizsiniz! Bedenleriniz toprağımdan iki metre bile etmezken ufacık çocukların çığlıklarıyla arşı titreten, her gün bir başka kadının rengini boğazını kese kese akıtan sizlersiniz! Her yeni gün bir başkasının yarınlara olan inancını yitirmesine sebep olan, siyaset diye idareye leke süren, hakikat diye neyin peşinden gittiğini bilmeyen sizsiniz siz! İhtilaf, belirsizlik, siyaset, kaygı, hırs, şiddet... Tüm bunların hamalı insanlar. Asıl beni, dünyayı bu hale koyan onlar!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Muhal
General FictionBu kitap ben tarafından yarım bırakılan hayatların avucuna bırakılan bağışlanma isteğidir.. Yazmayı unutan adamın âhı, kendini milyon defa anlatmaya çalışan kadının duyulmayacak olan sesine armağandır. "Sana kaybettirecektim, sana kaybettim."