- insan nedir?
+ biçim almış yokluk
sahibine verilemeyen mektup
Bir gün bir sonbahar
Kaldırıma çöküşün canlanıyor gözümde
yine kendime kızıyorum..Öfkeliyim sana, öfkeliyim İnşirah..
Buhran Eroğlu
Günlerdir tanımlamak adına uğraş verdiğim bu hissin esması nedir..
Ebeveyni bencilik, ebesi mantık, doğduğu hastane göğsün sol ilçesinde sözde özel bir kurum, tarihi ise dokuzuncu ayın on biri.Bu hissi sancıyla doğurduğum gün Said ile gitmeyi reddettiğim gündü. O gittikten sonra kapıyı kapatacak kadar bile kendimde değildim, ruhum onunla katiline gitmeyi tercih etmişti. Açık kapı, aydınlanmaya yüz tutmuş hava, öten kuşlar ve evinin salonunda nefes almakta zorlanan bir ben.
11.09.
O gün doğurmuştum işte üç aydır kucağımda büyüttüğüm hissi. Sancılarım çığlık olarak yükselmiyordu belki semaya ama canım yanmıştı. Ziyadesiyle.
O his, pişmanlık.
Evet pişmanım. Bunu yüzlerce kez tekrar etmek, bağıra bağıra evvela kulaklarıma, ardından âlemin canlı cansız her varlığım üzerine kazımak istiyorum.
Pişmanım, pişmanım, pişmanım, pişmanım, pişmanım, pişmanım, pişmanım...
Pişman olmalı mıydım olmamalı mıydım bilmiyorum, tek bildiğim pişmanlığım tarifi mahiyetinde ayak altında çiğnenmiş bir ekin gibi hissettiğim. İçim dışına vurmuş, dışı içine kusmuş, pörsümüş, rengi akmış bir ekin. Çünkü o seher vaktinden sonra göğsümde eski işi bir soba kuruldu, torba torba kendimden harcayarak gece gündüz yakıyorum. Yanıyor bağrım, tüten duman gözlerimi yakıyor, göğüs kafesim eriyor ama o denli sıcak ki parmaklarımı bile dokunduramıyorum..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Muhal
Genel KurguBu kitap ben tarafından yarım bırakılan hayatların avucuna bırakılan bağışlanma isteğidir.. Yazmayı unutan adamın âhı, kendini milyon defa anlatmaya çalışan kadının duyulmayacak olan sesine armağandır. "Sana kaybettirecektim, sana kaybettim."