4. dem

376 24 24
                                    









فصل٤

istikbâlimin nihayetine...







saibine verilemeyen mektup

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

saibine verilemeyen mektup

Bugün onu gördüm.. Öyle yakınındaydım ki, öyle sağında, öyle baş ucunda, öyle onunla.. İlah onu görmeye layık gördü beni.. Varlığının yanında bir ceset gibiydi varlığım, o ise, öyle güzle vardı işte..
Bir metro çıkışındaydı. Nereye gidiyor bilmek istedim, neden böyle heyecanlı, neden bu kadar hızlı adımlar atıyor, geç kaldığı başka bir menzili mi var benden başka artık merak ettim.. Hele bi gözleri gözlerime değseydi, neden bana da böyle gelmedin derdim. Neden bana gelmedin.. Gelmemekte haklıydın, yine de bir kez olsun gelmeli değili miydin..
Merdivenleri nasıl koşarak çıkıyordu, kalabalıklar arasında heyecanıyla nasıl gözler önüne seriyordu farklılığını. Biri görecek, fark edecek, onun o masumiyetine göz değecek diye nasıl kaskatı kesildim.. Ben kesildim, elden, ayaktan, yaşamdan.. Bir el kesti alnımı, kazıdı sanki tüm bu yaşanmışlıkları.. Onun.. Onun hâlâ peşinden koşabileceği inançlarının oluşunu gördüm. Bu sineme nasıl ağır geldi.. Mutluluğu gerçekten beni de mi mutlu etmeliydi? Ama ben mutlu olmadım. Bencilce farkındayım, ahlaksızca bir tavır lakin onu mutlu görmemeliydim. En azından bu denli mutlu..
O gülümsüyordu.. O gerçek bi mutlulukla gülümsüyordu anlıyor musun.. Onda gördüğüm her detay kendime yaşamayı ne denli mahrum ettiğimi bi sille gibi vurdu yüzüme.. Bir tek ben mi? Ben mi yanlışım bu kadar. Anlamıyorum, anlamıyorum o hâlâ nasıl böylesine yaşayabiliyor?
O nasıl hâlâ yaşayabiliyor..
İyi ki yaşıyor ama hayır neden yaşıyor..
Ben.. Ben hâlâ aynı anda, aynı zamanda, aynı odada, aynı yerdeyim, o nasıl yaşayabiliyor...


Buhran Eroğlu




Acı nedir?

Acı çekmek nedendir? Elzem midir hakikaten, kutsal mı? Layıkıyla hissettiğimiz bir his mi acı çekmek? Ya farklı duygulara bu ismi layık görüyorsak? Ya korkuyla acıyı, ya yalnızlıkla acıyı, ya yoksullukla acıyı, ya şiddetle acıyı, ya sevilmemek ve yahut sevmemekle acıyı karşıtıyorsak? Bizi üzen her duygu acı mıdır hakikaten?

Bu soruları ve daha nicesini böylece uzun uzadıya sıralıyor ve kendime soruyorum çünkü ben bugüne değin tecrübe etmek zorunda bırakıldığım bir çok duyguyu, yaşam, insanlar ve hatta bazen kader neticesiyle şu şahsi bedenime ve batınıma değen neredeyse her sillenin tattırdığı hissi acı olarak yorumlamış ve adlandırmıştım bu güne değin. Misal insanın yanağına vurulan o sert tokatın ardında bıraktığı kızarıklık ve uyuşma acıdır bana göre. Bir hayvanın adım atmayı reddettiği için acımasızca boynuna vurulan o ince ağaç dalının süratle çıkardığı ses, acının sesidir. Beşerin gözlerinden saniyesiyle akmaya başlayan göz yaşlarının nedeni, ansızın ayağına saran krampın hareketsiz bırakan sızısı, kıvrandırıcı düşüncelerin ve hatta bazen işitilen nahif ses tonunun duyurdukları bile acıdır kimi zaman. En azından ben tüm bunları ve benzerlerinin acı olarak yorumluyordum. Acı, cana dokunan şeydir. Acı, hissedilen olumsuz herşeydir..

MuhalHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin