+o benim..
Mektup
Hiç kimse masum değil sözünü bana öyle bir kanıtladın ki, senden sonra kimseye güvenim kalmadı.
Senden sonra..
Senden sonra ne kendime ne de bir başka insana inancım, güvenim, dokunabilme hakkım kalmadı.
Sen benden de zalimsin.
Sen benden daha çok kirli, daha çok merahmetsizsin. Beni öldürdün! Beni kendinle zehirleyip parça parça öldürdün! Beni kendinle öldürdün! Kendinle..Sana da, o gece sana dokunan ellerime de lanet olsun!
Buhran Eroğlu
"İnsanlardan korkuyor bu çocuk! Evet çok saçma ama korkuyor. Ya çok utangaç ya da çok korkak baksana haline. Bak şimdi sana daha çok şaşıracağın birşey göstereceğim beni izle."Haylaz çocuk arkadaşına eğlenen bir bakış atıp dakikalardır karşılarındaki kaldırımda sessiz sedasız oturan sıska çocuğa doğru yaklaştı yavaş adımlarla. Aslında git gide yaklaştığı çocukla dalga geçmek istiyordu ama korkuyordu da. Adını çok duymuştu çünkü. Herkes "Şu çocuk çok korkunç değil mi? Adı mı? Buhran'mış adı" diye aralarında konuşurken duymuştu çocuğun adını. Her ne kadar dalga geçmekte kararlı da olsa bir yanı neden herkesin kendisine"korkunç" dediğini düşündüğünden tedirgindi.
Karşı kaldırımda oturan Buhran'ın yanına geldiğinde korkusuz çıkan sesiyle "Hey baksana bana!" diye seslendi önce ama cevap alamadı. Hatta nedense Buhran başını bile kaldırıp bakmıyordu kendisine. Haylaz çocuk arkasında kendisini izleyen arkadaşına alay konusu olmaktan korkarak bu sefer hâlâ daha yere bakan Buhran'a doğru yaklaşarak kendisine tekrardan alaylı sesiyle seslendi.
"Hey kara çocuk sana diyorum sana! Duymuyor musun beni! Yoksa önünü göremediğini gibi sağırmısında?"
Yine başını kaldırmadı Buhran. Bu haylaz çocuğu git gide daha da çok öfkelendiriyordu. Amacı alay etmekti çünkü alay konusu olmak değil. Buhran'ın cevap vermek, kavga etmek bir yana dursun yüzüne bile bakmadığını gördükçe daha da çok öfkelendi. Hızla arkada kendisini izleyen arkadaşına döndüğünde başka arkadaşlarınında gelip Buhran ile kendisini izlediklerini görünce, birde üstüne üstlük "Oğlum Buhran'a yaklaşılır mı lan azrail gibi çocuk!" diye gülerek kendisiyle alay ettiklerini görünce daha da arttı haylaz çocuğun öfkesi. Şimdi Buhran'ı sinirlendirip alay atmezse gerçekten alay konusu olacaktı çünkü. Bu sefer kendisini izleyen arkadaş kalabalığına eğlenen ama tedirgin yüz ifadesiyle seslendi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Muhal
General FictionBu kitap ben tarafından yarım bırakılan hayatların avucuna bırakılan bağışlanma isteğidir.. Yazmayı unutan adamın âhı, kendini milyon defa anlatmaya çalışan kadının duyulmayacak olan sesine armağandır. "Sana kaybettirecektim, sana kaybettim."