- neden yaşattın bunca şeyi?
+ yaşadım
sahibine verilmeyen mektup
kaç vakte göreceğim yüzünü,
göğün kanatacak göğsümü.
sal sokak başıma başını artık..Buhran Eroğlu
Bir yaz günü, sıcak rüzgarın ter akıttığı tenini okşayıp rahatlattığı bir yaz gecesi yalın ayak yürüyordu küçük erkek çocuğu. Daha yeni bastığı on beş yaşının deli doluluğunun tersine daima takındığı o sessiz ve öfkeli tavrı takınmıştı yine. Evlerinin aşağısında bulunan ormanda Said ile beraber yürüyordu bir süredir. Orman ve yeşillikleri özenle bakılmışcasına tertemiz bir pürüzsüzlükle duruyordu ayaklarının altında. Burnuna dolan toprak kokusu, bulundukları konum itibariyle her nefeste hayran kalınası havanın temizliği kendisini sakinleştirebilme gücüne sahip nadide kudretlerdendi. Gebe yeşilliklerin doğurduğu renk renk çiçeklerden her ne kadar hoşlanmasada, hatta yanlarından geçmekten bile imtina etse de şuan karşısında gördüğü orman tablosu mükemmel sıfatına yaraşır bir güzellikteydi. Lakin gördüğü güzelliğin tam olarak tadını çıkaramıyor, kendisini rahat ve huzurlu hissetmeye adapte olamıyordu. Nedeni belliydi, hatta hemen yanında yürüyen şahıstı.
Hafifçe solundaki kişiye doğru döndü yüzünü. Yanında yaşıtı olan çocuğun yüz hatlarını süzdükçe ceplerine koymuş olduğu elleriyle bacaklarını sıkmaya başladı. Tek başıma yürümek istiyorum demek istiyordu, hatta söylemeye her karar verdiğine yutkunup kendisini hazırlıyordu ama hayır bunu söylemek düşündüğü kadar kolay değildi.
Biriyle bir diyalog kurmak hiç kolay değildi."Karar verebildin mi?"
Kendisine dönen yüz ve muhatap olduğu soruyla yönünü hemen tekrardan önüne dönüp fazlasıyla uzaklarda kalan buğulu tepelere baktı. Duymamış gibi yapmalıydı. Hayır kesinlikle duymuyordu. Çünkü ürkütücü geliyordu bir insan ile yakın diyolagta bulunmak. Bu sebeple Said'in sorduğu onca soruyu ciddiyetle duymamazlıktan geldiği gibi bunu da duymamazlıktan gelme kararı aldı. Çünkü anlamıyordu Said'in kendisine yakın olma çabasını. Üç aya yakındır evlerinde çalışan baş korumanın oğluydu Said. Üç ay bir yakınlık kurmak için fazla azdı. Yıllar gerekliydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Muhal
Fiksi UmumBu kitap ben tarafından yarım bırakılan hayatların avucuna bırakılan bağışlanma isteğidir.. Yazmayı unutan adamın âhı, kendini milyon defa anlatmaya çalışan kadının duyulmayacak olan sesine armağandır. "Sana kaybettirecektim, sana kaybettim."