10. çürük kokusu

140 24 3
                                    







- neden yaşattın bunca şeyi?

+ yaşadım



sahibine verilmeyen mektup

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

sahibine verilmeyen mektup

kaç vakte göreceğim yüzünü,
göğün kanatacak göğsümü.
sal sokak başıma başını artık..

Buhran Eroğlu


Bir yaz günü, sıcak rüzgarın ter akıttığı tenini okşayıp rahatlattığı bir yaz gecesi yalın ayak yürüyordu küçük erkek çocuğu

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Bir yaz günü, sıcak rüzgarın ter akıttığı tenini okşayıp rahatlattığı bir yaz gecesi yalın ayak yürüyordu küçük erkek çocuğu. Daha yeni bastığı on beş yaşının deli doluluğunun tersine daima takındığı o sessiz ve öfkeli tavrı takınmıştı yine. Evlerinin aşağısında bulunan ormanda Said ile beraber yürüyordu bir süredir. Orman ve yeşillikleri özenle bakılmışcasına tertemiz bir pürüzsüzlükle duruyordu ayaklarının altında. Burnuna dolan toprak kokusu, bulundukları konum itibariyle her nefeste hayran kalınası havanın temizliği kendisini sakinleştirebilme gücüne sahip nadide kudretlerdendi.  Gebe yeşilliklerin doğurduğu renk renk çiçeklerden her ne kadar hoşlanmasada, hatta yanlarından geçmekten bile imtina etse de şuan karşısında gördüğü orman tablosu mükemmel sıfatına yaraşır bir güzellikteydi. Lakin gördüğü güzelliğin tam olarak tadını çıkaramıyor, kendisini rahat ve huzurlu hissetmeye adapte olamıyordu. Nedeni belliydi, hatta hemen yanında yürüyen şahıstı.

Hafifçe solundaki kişiye doğru döndü yüzünü. Yanında yaşıtı olan çocuğun yüz hatlarını süzdükçe ceplerine koymuş olduğu elleriyle bacaklarını sıkmaya başladı. Tek başıma yürümek istiyorum demek istiyordu, hatta söylemeye her karar verdiğine yutkunup kendisini hazırlıyordu ama hayır bunu söylemek düşündüğü kadar kolay değildi.
Biriyle bir diyalog kurmak hiç kolay değildi.

"Karar verebildin mi?"

Kendisine dönen yüz ve muhatap olduğu soruyla yönünü hemen tekrardan önüne dönüp fazlasıyla uzaklarda kalan buğulu tepelere baktı. Duymamış gibi yapmalıydı. Hayır kesinlikle duymuyordu. Çünkü ürkütücü geliyordu bir insan ile yakın diyolagta bulunmak. Bu sebeple Said'in sorduğu onca soruyu ciddiyetle duymamazlıktan geldiği gibi bunu da duymamazlıktan gelme kararı aldı.  Çünkü anlamıyordu Said'in kendisine yakın olma çabasını. Üç aya yakındır evlerinde çalışan baş korumanın oğluydu Said. Üç ay bir yakınlık kurmak için fazla azdı. Yıllar gerekliydi.

MuhalHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin