🌿
"Bizler sadece hakkımız olanı arıyoruz ve onu alacağız."
Müzik seslerini tekrardan duyduğumda korkuyla gözlerimi araladım, Aaron ile ayaktaydık ve sanki dansı yeni bitirmişiz gibi duruyordu. Korkuyla etrafa bakındığımda alkış sesleri duydum, herkes birbirlerini alkışlıyorlardı. Yaşadığım olayı kavrayamadım, çaresizce etrafa bakındım. Yere düştüğümden, herkesin korkuyla bağırdığından emindim.
"Sen iyi misin?" diye sordu Aaron, garip bakışlarımı fark etmişti ve az önceki ifadesi silinmişti. Bana kuşkuyla baktığı her saniye şuan ki duruşumuzu anlamaya çalışıyordum, yere düştüğüme dair bir kanıt arıyordum.
"Bayıldığımı hatırlıyorum en son." dediğimde kaşlarını çattı.
"Bayıldın mı?"
"Evet, hatta sen beni tuttun."
"Hayır, bayılmadın." Aaron'ın her kelimesi beni daha da geriyordu, mantıklı düşünme yeteneğimi kaybetmiş gibi bir çıkış aradım ama hiçbir şey mantıklı gelmiyordu. O an ne gördüğümü tekrardan hatırladım, Eğitmen Dan'i görmüştüm. Tüylerim diken diken olurken o görüntü tekrardan aklıma geldi, bu da beni olması gerektiğinden daha da korkuttu.
"Aida, iyi gözükmüyorsun."
"Eğitmen Dan'i bulmamız gerek!" dedim hızlıca ona yaklaşıp, vakit kaybetmemek adına kolunu kavrayıp onu çekiştirmeye başlamıştım. Şuan nasıl bir tepki vereceğimi de bilmiyordum, gördüğüm şeylerden çok korkuyordum.
"Aida, sakin olur musun?"
"Olamam! Sana diyorum ya Eğitmen Dan'i bulmalıyız!"
"Eğitmen Dan köşede duruyor, kafanı çevirirsen görürsün." dedi ve kolunu benden kurtarıp kafası ile ilerideki köşeyi gösterdi. Hemen o tarafa baktım, Eğitmen Dan'in çiçeklerle ilgilendiğini görünce o kadar rahatlamıştım ki yere yığılacaktım neredeyse. Yaşıyordu, canlı kanlı bir şekilde orada duruyordu.
"İyi değilsin, ne olduğunu anlatacak mısın?" Beni tutup kendine çevirdi, ne olduğunu anlamak için ona bakmama zorladı. Ona gördüğüm şeyden bahsedeceğim sırada dans ederek yanımıza Gilbert geldi, bir elini sanki yanında biri dans ediyormuş gibi hareket ettiriyordu. Elini kaldırdı ve sanki birini etrafında döndürüyormuş gibi durdu.
"Güzel kız, değil mi Aida?" dedi gevşek bir sesle. Ona garipçe baktım ve ne yapmaya çalıştığını anlamaya çalıştım, ilk başta dalga geçtiğini düşünüyordum ama şuan ciddi ciddi boşluk ile dans ediyordu.
"O şeyleri içmemeliydik." dedi Dina, bir yandan etrafa gülerek bakan Rose'u tutuyordu bir yandan da onu yanımıza çekiştiriyordu. "Bize olmayan şeyleri gördürüyor, ondan bir ölçek içmeliydik ama şu turuncu kafa hepimize üç ölçek koymuş." Dina, Gilbert'ın boğazına yapışacakmış gibi bakıyordu. Gilbert ise umursamadan dansına, daha doğrusu danslarına devam ediyordu.
"O gördüğüm şey hayal miydi?" dedim şaşkınca, Dina bana bakıp olumlu anlamda kafasını salladı.
"Ne gördün bilmiyorum ama içkinin etkisinden dolayı olmalı, betin benzin atmış baksana." Dina beni o kadar rahatlatmıştı ki şuan Aaron'ın üzerine yığılabilirdim. Üstelik Eğitmen Dan tamamen sağdı ve mutlu bir şekilde çiçekler ile ilgileniyordu.
"Size inanamıyorum çocuklar, okuma yazmanız yok mu?" Eğitmen Oni bize doğru sinirli bir ifadeyle seri adımlar ile yaklaşıyordu ama o kadar mutluydum ki onun da kollarına atlayabilirdim. "Üstelik bana da içirdiniz."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
CEHENNEM KADEHİ VE AZİZLER | KARANLIK İSYAN 1 |
FantasySonsuz olduğu düşünülen bir okyanusa şeytanın son parçası düşmüş derler, bunun sonucunda o parçanın suya değdiği an yok olduğunu anlatırlar. Bundan çıkarmamızı bekledikleri ders ise kötülüğün her zaman kaybedeceği olurdu. Herilas'ın dünyaya düşen pa...