13.İSYAN- Ateşin Çağrısı

33 8 0
                                    

Keyifli okumalarrrrr!!!

🔥

Günleri saymaya başladığımda akan zaman daha da yavaş akmaya başlıyordu sanki. Günler geçmeye devam ederken içimdeki gücün filizlerini hissetmiştim, Herilas'ın haklı olduğuna bir kez daha emin olduktan sonra ise bunu durduramamıştım.

İçimdeki yanan ateşin varlığını hissettiğimde bir daha söndürmek istememiştim.

Uzun sürmüştü ama başarmıştım, en azından artık bedenimde yanan o ateşin varlığını hissetmiştim. Kontrolüm iyi değildi ama varlığını bilmek iyi hissettirmişti. Bu benim için böyleydi, Eğitmen Ray ve Lord Owen için asla iyi değildi.

"Bugünlük bu kadar yeter." dedi Eğitmen Ray üzgün bir sesle. İkisinin de morali bozuktu, bir hafta geçmişti ve ben sadece küçük hamleler yapabilmiştim. Varlığı kesindi ama kontrolü fazlasıyla zordu bu gücün.

"Biraz dinlenin Eğitmen Ray, ben ilgilenirim onunla.  Sabah benden erken geldiniz, fazlasıyla yoruldunuz."

"Teşekkürler Lord Owen, size iyi şanslar." dedi Eğitmen Ray. Lord Owen'ın karşısında saygıyla eğildi ve bana el sallayıp antrenman yaptığımız alandan ayrıldı. O gittiğinde yere oturup bağdaş kurdum.

"Umutsuz bir vaka olduğumu düşünmüyorum." dedim Lord Owen'a aşağıdan bakarken. Elinde tuttuğu çubukları bir kenara bıraktı ve yanıma yaklaştı Lord Owen. Bir hafta boyunca her gün yanımda olmuştu, her açıdan yardımcı oluyordu ama elimden gelenler onu memnun etmiyordu. Bu süreçte takım arkadaşlarım ise kendilerini geliştiriyordu, bu yüzden bazı günler onları göremiyordum bile.

"Yalan söyleyemeyeceğim, sadece bize verilen zaman az ve sen ise yavaş bir ilerlemeye kaydediyorsun. Yaratıklar bugün bir köye saldırmış, askerler bastırdı ama yaratıklar kaçmasaydı bastırabileceğimizi düşünmüyorum."

"Yaralı var mı?" dediğimde yanıma oturdu ve benim gibi bağdaş kurdu.

"Var, hem de fazlasıyla. Bu konuda arkadaşın Rose gönüllü oldu. Şifalı otlardan anlıyormuş anlaşılan, birazdan köye uğrayacak." dediğinde ona doğru döndüm ve parıldayan gözlerle bakmaya başladım ona. Bu bakışımdan dolayı ondan bir şey isteyeceğimi hemen anladı, tek kaşını kaldırıp sorgularcasına bana baktı.

"Rose'a eşlik edebilir miyim?"

"Hayır. Bu çok tehlikeli. Eğer Resha'nın yaratıkları geri gelirse hazırlıksız yakalanırsın. En güçlü silahımızı daha yolun başında kaybetmek istemiyorum."

"Ama Rose'u gönderiyorsun."

"Yanında korumalar olacak, o kadar koruma sadece tek kişiyi koruyabilir. Bu yaratıklar çok güçlü Jane."

"Lütfen Lord Owen, kendimi koruyabilirim. Fazladan koruma da istemiyorum. Şuan kafam çok dağınık, biraz Rose ile dışarıya çıkmam iyi gelebilir. Hem halkınız ile de tanışırım."

"Birincisi bu çok riskli, ikincisi ise onlar benim halkım değil. Bunu biliyorsun."

"Sonradan gelmiş olsalar bile sizin sınırlarınız içerisindeler. Sizden uzaktalar ama bunun nedeninin bu topraklarda yaşanılmayacak olduğunu bildiklerinden yeşilliğin yoğun olduğu alana kaçtıkları olduğunu biliyorsunuz. Buraya gelirken bir kesim ile tanıştım, izin verin diğer kesimlerle de tanışayım. Hem kafamı dağıtmış olurum." dediğimde Lord Owen ilk başta sessiz kaldı, ardından da kaşlarını indirip kaleye doğru baktı.

CEHENNEM KADEHİ VE AZİZLER | KARANLIK İSYAN 1 |Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin