kaosu özleyen yanım sakinlik arayan yanımla kapışıyor. yakında bir smut da alırız btw. 🤟
"Demek yana yakıla benden sakladığın şey buydu." elinde henüz birkaç dakika önce yastık kılıfımın içinde bulduğu yüzükle, daha doğrusu yüzüğümle karşımda ayakta duruyordu. Saçlarımdan sıkıca tutup savurması yüzüden onun aksine yerdeydim, çoktan ıslanan gözlerimle, dizlerimin üzerinde ona bakıyordum.
"Ne halt ediyorsun sen?" bir anda bağırdığında istemsizce irkildim, elinde tuttuğu yüzüğü yüzüme yaklaştırıp tüm öfkesiyle gözlerime baktı. Koyu kahveye dönen gözleri siniriyle daha da kararıyordu sanki. "Sana ondan ayrıl dedim, beni kandırdığın yetmezmiş gibi bir de evlenmeyi mi düşündün?"
Öfkesini bastıramadan saçımın arka tarafından tuttuğunda kendimi tutamadan inledim acıyla, onu ilk kez böyle delirmiş görüyordum. Tamam, Rin'le olan her şeyde öfkeliydi ama bu onun sınırıydı.
"Daha kaç yaşındasın farkında mısın sen?" diye bağırdı hemen dibimde. Komşuların bile duyduğuna emindim sesini, bu da utancımı ikiye katlıyordu. "O herif bir çete üyesi farkındasın değil mi? Ömrünü cezaevi kapısında koca bekleyerek mi geçirmek istiyorsun sen?"
Son anda toparlayabildiğim cesaretimle saçımdaki elini çekiştirdim, canımı fazla yakıyordu ama asıl korkum bunun Rin'e ulaşmasıydı. "Ben onu seviyorum!"
Tek hissedebildiğim yanağımdaki yanma hissiydi, bedenim istemsizce yan tarafa eğildiğinde göz yaşlarımı sildim elimin tersiyle. "Ben seni bunun için büyütmedim." hemen üzerimdeki bedenine bakmıyordum, içim sinir ve nefretle kavrulmakla meşguldü.
"Ben seni zamanı geldiğinde doğru biriyle, benim izin verdiğim şekilde evlen diye yetiştirdim." tek düşünebildiğim bu evden kaçmaktı ama gidecek bir yerim olduğundan emin bile değildim. Rin ve Ran'a sığınmak aklımdan geçse de bu sadece daha fazla sorun yaratırdı, kimseye yük olmaya hakkım da yoktu.
"İşi gücü milleti dövüp kargaşa çıkarmak olan biriyle gizlice evlen diye bu yaşa getirmedim seni." başımı zar zor kaldırıp ona baktığımda daha da öfkeleniyordu sanki, beni görmeye tahammülü yokmuş gibiydi.
"Ne yaptığı umurumda değil," diye mırıldandım hâlâ ısınan yanağımı tutarak. "Olacaklardan korkmuyorum, onunla kalacağım."
Bu cesur tavrım hoşuna gitmemiş olacak ki başından beri parmaklarında döndürdüğü yüzüğü hızla fırlattı, bana yaklaşıp bağırmaya başladığında ciddi anlamda titrediğimi hissediyordum. "Hastasın sen, kafayı yemişsin, delisin. Takıntılı olmuşsun o herife, naptıysa artık sana."
Bu dediğinden sonra bir anlığına duraksadı, eğildiği yerden kalkıp ayakta durmaya devam ederek bana dikti gözlerini. "Bana sakın düşündüğüm şeyi de yaptığını söyleme."
Burnumu çekip gözlerimi silerken sadece halıya bakıyordum, verecek bir cevabım yoktu. Hayır desem dahi anlayacak kadar zeki olduğunu biliyordum, kaçmama gerek yoktu. Zaten her şeyimi kaybetmiştim.
"Sen ciddi olamazsın," şaşkınlığı sesinden belli oluyordu. "Hamile falan değilsin, değil mi?"
Başımı iki yana salladım, bundan neyse ki emindim. "Hayır, değilim. Korunduk."
Tüm sabrını kaybetmiş gibi duruyordu, buna rağmen az önceki tavrından eser yoktu. Korkutucu derecede sessizdi. "Burdan gidiyoruz."
Başımı hızla kaldırıp ona döndüğümde o bana bakmıyordu bile, kenara hırsla fırlattığı telefonuna sarıldı. "Shin'le konuşacağım ve bu soktuğumun yerinden taşınacağız. Ve sen de, bir daha o herifin adını geçi-"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
salvatore, | rindou haitani.
Short Story"en sevdiğim fırtınalardan birinin vurduğu yaz gecesinde, tam ikimiz eşitken, öp beni. " /rindou haitani esaslı kurgu. /tamamlandı 𓍯