bölümleri şarkıyla özetlemek 🤝 ben.
Gözlerim kalabalığın arasında irislerini buraya dikmiş çocuğun üzerinde bir süreliğine gezindi, korku kalbime saniye saniye işlerken dikkat çekmemek adına sakince masadaki elini tuttum Rin'in.
"Birini mi fark ettin?" konuştuğunda ona dönüp gülümsedim, hiçbir şeyi belli etmemek adına mimiklerimi dahi kontrol altında tutmalıydım. Hafif bir baş sallamayla ona baktığımda bile Kaito'nun gözlerini üzerimde hissedebiliyordum, bu da midemi bulandırıyordu. Yanağım sanki ısınmaya başlıyor, üzerine bir şey yapışmış gibi pis hissettiriyordu.
"Annemin arkadaşı ama sanırım fark etmedi." gözlerimi onun mor harelerine çevirdiğimde yüz ifadesinden ve kasılan çene attından gerildiğini anlamak zor değildi. Tuttuğu elimi hafiften sıktığında istemsizce ufak bir tıslama bıraktım dudaklarımdan, fark ettiğinde elini gevşetip yavaşça dudaklarına götürdü. Elimin üzerine yumuşak bir öpücük bıraktığında şaşkınlıkla onu izliyordum, dışarda bile itibarını koruyan Rin'den izler arıyordum.
"Hani bir itibarın vardı?" diye mırıldandım. "Bir Haitani olmakla ilgili söylediğin şeyleri unuttun mu?"
Elimi masaya geri indirdiğinde baş parmağıyla öptüğü yeri ovaladı bir süre. "Hâlâ var, Arin. Dikkat çekmememiz ve normal bir çift gibi gözükmemiz gerekiyor, klinikten kaçan hasta ve çete üyesi gibi değil."
Gözlerimi devirip başımı hafifçe öbür tarafa çevirdim, bu en azından 'duygusal' sayılabilecek yanından yararlanıp ağzından güzel şeyler almaya çabalıyordum ama anlaşılan Rin her zamanki Rin'di.
"Ayrıca," diye devam etti sözlerine kısık sesle. Onunkinden ayırmaya çabaladığım elimi daha sıkı yakaladı bu sefer. "İki yıl öldüğüne inandığım sevgilimi buldum, bırak da ne kadar özlediğimi göstereyim."
Diğer söylediklerine kıyasla çok daha kısık bir sesle konuşsa da duyabiliyordum onu, her saniye kalbimin atışı hızlanıyor, yanaklarıma az öncekinin aksine çok daha hoş hissettiren bir ısının yayıldığını hissediyordum. Ona döndüğümde gerginlikle yutkunup bana baktı, bana hep güzel şeyler söyledikten sonra biraz kızarıp utanırdı ve geçen iki yıl bunu da değiştirmemişti.
"Rin.." sessizce mırıldandıktan sonra elini ellerimin arasına aldım, parmaklarımla yavaşça tenini okşarken meraklı bir tavırla mırıldandı. "Hm?"
"Olanlar için özür dilerim." parmaklarını sevip okşarken başımı kaldırıp gözlerine bakamıyordum, elimde olmadan kendimi suçlu hissediyordum ve haklıydım da. Aptal bir korkaklık yüzünden ona büyük acılar yaşattım.
"Ben.. Annemin sana öyle söylediğini bilmiyordum, yemin ederim." bana doğru yaklaştığını fark ettiğimde başımı kaldırdım istemeden, gözlerinin üzerimde olduğunu fark etmek kalp atışımı düzensizleştiriyordu içimde. Gözlerimi birkaç kez kırpıştırdım, o lilalar böyle üzerimdeyken söylediğim şeyi unutuyordum resmen.
"Devam et." sesi diğer konuşmalarımıza kıyasla derindi, mırıldanmadan biraz daha yüksek de olsa bana yakın olduğundan duyabiliyordum.
"Ben, ben.. " dikkatimi tekrar toparlayıp aklımdakileri düzgünce cümlelere dökmek adına döndüm geri, eline odaklanmak işime yarayabilirdi belki. "Seni bir okul için terk ettiğim yalanını söyledi, sana ulaşırken sadece nasıl olduğunu bilmek istedim. Engellersin sandım."
"Ne zaman yaptı bunu?" aynı ses tonuyla konuşmaya devam ediyordu, eğildi ve işaret parmağını yatay tutarak çenemin altına yerleştirdi. Nazikçe yukarı kaldırıp ona bakmamı sağladı. "Gözlerime bak. Utanacağın son kişi bile değilim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
salvatore, | rindou haitani.
Kısa Hikaye"en sevdiğim fırtınalardan birinin vurduğu yaz gecesinde, tam ikimiz eşitken, öp beni. " /rindou haitani esaslı kurgu. /tamamlandı 𓍯