I wanna hold u, when I'm not suppose to.
"Yani.. Artık tamamen eminiz ha?" Sasuke elinde tuttuğu teste bakarken mırıldandı, sesinden bile belli olabiliyordu ağlamak üzere olduğu. Başımı salladım bir diğer pozitif teste bakarken, belirginleşen ikinci çizgide takılı kaldı gözlerim bir süre.
"Ondan vazgeçmek istemiyorum." Sasuke'nin başı bana döndü o an. Ben hâlâ teste bakarken kısık sesle konuştu benimle, sanki birinin duymasından endişelenir gibi.
"Sen.. Doğurmayı mı düşünüyorsun?"
"Düşünmüyorum." testi avcuma saklayıp oturduğum yataktan kalkım geri. "Yapacağım."
Elimi yakaladı Sasuke ona bakmam için, ela rengi irisleri endişeyle beni buldu bu sefer. "Rindou'ya söyleyecek misin?"
Başımı iki yana salladım cevap olarak, şuan olmazdı, şimdi öğrenirse işleri daha çok karıştırırdı sadece. "Öğrenirse şirketi annemin elinden alamam, onu Kanada'ya da gönderemem."
Testleri peçetelere sarıp kutulara tıkarak kanıtlardan kurtulduktan sonra, toparlanıp eve dönmek için hazırlanıyordum ki, sokaktan bir müzik sesi yükseldi aniden. Yüksek volümde devam eden sesi önemsemesem de Sasuke'nin camına isabet eden taşla kaşlarım çatıldı bir an.
"Taş mıydı o?" Sasuke merakla kalkıp pencereye giderken peşinden yürüyordum ki koluyla geride tuttu beni. "Ben bakarım."
Onu dinlemeden birkaç adım gerisinden baktığımda gördüğüm siyah arabayla gözlerim kısıldı, sesin niye bu kadar yakından geldiği aşikardı şimdi, yolun karşı tarafından geliyordu. Sasuke pnecereyi açtığında arabanın şöfor tarafındaki cam da yavaşça aşağı indi.
"Ne var lan gene?" Sasuke duyması adına bağırdığında Rin istifini bozmadı, arabadan indiği gibi kapıyı kapatıp ona yaslandı. "Ablanı çağırsana."
Belli ki beni kenardan göremiyordu, görüş alanına girdiğimde göğsüne birleştirdiği kollarını çözdü anında. Sasuke bana kaşları çatık bakarken gülümseyerek rahatlatmyı umut ettim onu, yalan söyleyemem, hoşuma gitmişti.
Eh, her gün kapımın önünde Die For You açan bir Rindou Haitani görmüyordum.
"Ne istiyorsun?" duyması için bağırdığımda belli belirsiz gülümsedi Rin. "Seni."
"Nah alırsın." ben perdeyi çekecekken tekrar bağırdı Rin. "Dur! En azından göreyim seni be kadın, ne inatsın ya!"
Gözlerimi devirmemek için savaşırken orta parmağımı kaldırmakla yetindim Rin'e karşı, o da işaret parmağını tehdit eder gibi salladı bana. "O parmağını yediririm ama barışınca, haberin olsun."
İç çekip perdeyi bıraktığımda Rin gülümsedi, tekrar arabaya yaslandığı sırada ellerimi pencere pervazına yerleştirdim rahat konuşmak için onunla. "Ben tükürdüğümü yalamam ama sen şuan pek güzel yalıyor gibisin Rindou."
"Yavaş abla.. Yavaş.." Sasuke boğazını temizleyip öksürdüğünde giderek kızaran Rin'in suratına bakıyordum ben de. Sinirlendiği belliydi, şimdiye kadar gitmemiş olması bile bir mucizeydi ama inattı işte. "Ya aşağı gelirsin ya da evin tüm camlarını indiririm."
Kendimi tutamadan güldüğümde çatılı kaşları hafiften gevşedi Rin'in. "Yirmi beş yaşında kazık kadar adamsın ama hâlâ camla pencereyle mi tehdit ediyorsun beni?"
"Ran senin vereceğin tavsiyeyi de, seni de.." peşinden sürücü koltuğunun yanındaki kapı açıldığında takım elbiseli Ran indi arabadan. "İşe yaramıyor bu!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
salvatore, | rindou haitani.
Short Story"en sevdiğim fırtınalardan birinin vurduğu yaz gecesinde, tam ikimiz eşitken, öp beni. " /rindou haitani esaslı kurgu. /tamamlandı 𓍯