Seungmin istemeye istemeye eve geri geldi. Şuanda ne kadar canından çokta sevse Minho'yu görmek istemiyordu. Anahtarı çevirdi ve içeri girdi. Minho yine ve yine çalışıyordu. Seungmin, Minho'yu incelediğinde dudağı patlamıştı. Sanırım armadaşları ciddi anlamda dövmüştü.
Minho'yla son zamanlar konuşmasalar bile en azından Seungmin eve geldiğinde bir 'hoşgeldin' derdi. Ama şimdi oda yoktu. Yavaşça merdivenlerden yukarı çıktı. Kendini direk yatağa attı, yayıldı yatakta nasil olsa eşi evet bir eşi vardı ve yatağa gelmiyordu. O yüzden rahatça yattı Seungmin.Yaklaşık bir 5 dakika sonra odanın kapısı açıldı. İçeriye Minho'nun kendine kıyafet almak için girdiğini düşünmüştü bu yüzden arkasını dönmeye bile yeltenmeden yatmaya devam etti. Ama beline sarılan kollarla irkildi Seungmin. Hasret duyduğu koku şuan yani başındaydı. Seungmin arkasına döndü, Minho şuanda ona sarılarak gözlerini kapatmıştı. Acaba deliriyor muyum diye düşündü Seungmin.
Tam konuşucakken Minho karşısındakini susturdu. "Konuşma sadece yat"Seungmin normalde tripli olurdu Minho'ya ama onu çok özlemişti, sıçarım gururunu deyip oda Minho'ya sarıldı.
Gece yarısı olmuştu bile ikili hala sarılıyordu. Seungmin çoktan uyumuştu ama Minho uyumamıştı, karşısındaki kocasını izliyordu. Yavaşça eğilip dudaklarını öptü. Hasret kaldığı
dudakları...
Seungmin hafiften kıpırdandı.
Minho'nun gözünden düşen yaştan habersiz.
Sabah olmuştu. Seungmin uzun zaman sonra huzurla uyuduğu gecenin sabahında kocası yine yanında yoktu. Yavaş adımlarla aşağı indi. Ve gördüğü manzaradan hiç hoşnut olmadı. Minho gene çalışıyordu.
O sıra Seungmin anlamıştı, Minho sadece vicdanını dindirmek için yanına gelmişti. Artık Minho'nun sevgisinden bile şüpheliydi.
Birbirlerini herşeyden fazla severek evlendiği adamın şuanda kendisini sevip sevmediğini bile bilmiyor, ama aldırış etmedi, yine aynı kelimelerle kendini avuttu.Gözleriyle telefonunu aradı. Koltuktaydı ama Minho'da o koltuktaydı ve kucağında laptop vardı, çalışıyordu. Seungmin telefonunu almak için hareketlendi. Tam telefonunu alacakken Minho'nun sesini duydu.
"Günaydın"
"Sanada" sessiz ve tepkisizce söylediği şeye devam etti. "Yine çalışıyorsun sanırım"
"Gördüğün üzere"
"Harika"
Mutfağa doğru yürüdü. Karnı acıkmıştı. Kendine hemen tost yaptı ve yerken telefonuna girdi.
Bu grupta seungmo var
Jeongin:
GunaydiioqnasoanaonHyunjin:
Insan gibi günaydın demeyi bilmezmisinJeongin:
Sus be huysuzChangbin:
GU NAY DINJisung:
Taklitci oruspuChan:
Hergun gune soyle baslamazmisinizJeongin:
YoChan:
🤦♂️Seungmin:
🖕🏻🖕🏻🖕🏻
Selam madı fakırsHyunjin:
Oooo birilerinin keyfi yerindeSeungmin:
😌Chan:
Nasil geçti aksamSeungmin:
Güzeldi yanima geldi yattik sarilarakJeongin:
AKLI BASINA GELMIS SONUNDA PUŞTUNSeungmin:
Ya ne demezsin ||Changbin:
Sabah nasıldıSeungmin:
Iyiydi oyle beraber kahvaltı yaptıkJisung:
VAY VAY VAYY...
Telefonu kapatmıştı. Bu durumu arkadaşlarına söylemeyi düşünmüyordu. Çünkü zaten son zamanlarda sadece kendisinin sorunlarıyla ilgilendikleri için daha fazla onları yormak istemedi Seungmin. Bir süre saklayabilirim diye düşündü.
^^^
Seungmin hazırlanmaya başladı. Liseden beri görmediği arkadaşıyla buluşucaktı bugün. Üstüne siyah, mor desenli sweatshirt giydi. Altında haki yeşil bol bir pantolon giymişti.
"Çıkıyorum ben"
"Nereye?" Başını bile kaldırmaya tenezzül etmemişti.
"Arkadaşımla buluşucam"
"Hm, tamam iyi eğlenceler size"
"Hı hı"
Evden çıktı Seungmin ve buluşucakları kafeye doğru yürümeye başladı.
^^^^
Minho, Seungmin'in gitmesiyle laptopun kapağını sertçe kapattı. Bağırmaya başladı. Sadece bağırıyordu. Biraz olsun sakinleştiğinde kendi kendine sayıkladı. Neden ben? Neden biz? Neden bu kadar zor? Neden, neden, neden...
Gözleri dolmuştu artık, daha fazla tutmadı ve göz yaşları gözünden firar etti.~~~~~~~
Minho'ya noluyor????!Oylarr gelsin efenimm bölüm daha hızlı gelirrr
Gorusuruzzz seviliyonuz