Changbin kapının çalınmasıyla uyandı. Ne vardi ki bu saatte geliyordu? diye düşündü.
"Geldim"
İçinden mırıldandı. "Kim bu alacaklı gibi çalan?"
"Hyunjin eğer sens-"
Gördüğü yüzle ağzı açık kaldı. Gözlerini bile kırpamadı, öylece dondu kaldı.
2-3 dakika sonra anca kendine gelebildi."S-senin bur-da ne işin var"
Zar zor konuşuyordu, kelimeler boğazında düğümlenmiş gibiydi. Gözlerinin dolmaması için savaş veriyordu.
"Changbin lütfen dinle"
"Felix git!"
Tabii ki gelen Felix'ti. Minho'dan haber beklemeyip hasret kaldığı kişiyi görmeye çoktan gelmişti.
"Neyini dinlicem afedersin?"
"C-chang-"
"Daha fazla konuşmadan git istersen. Konuştukça sadece kendini batırmak dışında birşey olmayacak çünkü. Zaten hangi yüzle gelebiliyorsan hala"
"Lütfen dinle. Dediklerinin her kelimesine kadar haklısın ama nolur-"
"Haklıyım tabiiki. Birde sen mi haklı olacaktın"
"Yalvarıyorum bak yalvarıyorum"
Changbin'in gözleri dolmaya başladı.
"Felix. Sen. Beni. Terk. Ettin!"
"Sikeyim evet! Terk ettim! Köpek gibi pişmanım! Dinle beni artık bana kendimi açıklamam için izin ver!"
"İnan buna değmezsin"
Changbin suratına kapıyı kapamak istiyordu ama yapamıyordu.
"Seni çok özlüyorum"
"Evet o yüzden terk ettin"
"Hayır! Kariyerim için!"
"Neden Felix? Neden!? Neden bırakıp gittin hiçmi düşünmedin beni? 8 yıldır neredeydin? Senin yüzünden 2 yılım bir hiçe gitti. Senin yüzünden"
Son cümleyi eliyle Felix'i işaret ederek söylemişti.
Felix'in de gözleri kızrmaya başlamıştı. Changbin kendini daha fazla zorlamadı ve gözleri doldu.
"Y-yalvarırım lütfen sakince oturalım ve konuşalım. Bana geri dön demiyorum ama sadece konuşalım bir daha karşına çıkmam"
"Eğer seninle konuşursam seni affederim ve ben bunun olmasını istemiyorum"
Ve kapıyı Felix'in yüzüne kapadı. Felix kapının ardından bağırdı.
"Konuşana kadar peşini bırakmıyacağım Seo Changbin!" diyip kendi evinin yolunu gözyaşları içinde tuttu.
Changbin kapının arkasına yaşlanmış ağlıyordu, kendi kendine mırıldandı. "Seo Felix olabilirdin. Eğer beni 8 yıl önce terk etmeseydin şuanda mutlu bir evliliğimiz hatta çocuğumuz bile olabilirdi ama sen Lee Felix bunu kendi ellerinle mahvettin."
Araya hıçkırık sesleri girdi.
"Seninle konuşursam gururumu bir kenara atıp affederim. Ama asla."
....
"Uyan aşkım"
Mırıldandı büyük olan.
"İstemiyorum, hayır"
"Uyanman lazım aşkım"
"Uynıpta gerçeklerle yüzleşmek istemiyorum"
Küçük olan öylece kaldı. Ne diyeceğini bilemedi. Büyük olana biraz daha uyuması için orada bıraktı ve aşağı indi.