Nasılsınız siyah noktalarım? Bu bölüm Süveyda ve Meriç'in çocukluğunu okuyacağız. Bu arada bu bölümü size ben anlatıyorum. Bugün çok şanslısınız çünkü çok konuşmadan gidiyorum hemen. Bölüm sonunda görüşürüz.
Şarkılarımız:
Ne Olursun-Jabbar
Geçmiş Değişmez-Deeperise, Jabbar
Yıldızlara Bak-Yaşlı Amca10.Bölüm: TEMPETE
(11 yıl önce...)
Küçük Süveyda evde durmaktan çok sıkıldığı için dışarıya çıkmaya karar verdi. Sahile doğru yürüyordu, hiç arkadaşı olmadığı için yine denizle konuşup denizle oyun oynayacaktı. Gerçi onunla oyun oynayacak ve konuşacak arkadaşı vardı ama onun da ailesi taşındığı için artık onunla da konuşamıyordu. Evet, en yakın arkadaşı hatta tek arkadaşı olan Ece çok uzaklara Ankara'ya gitmişti. Artık Ece de olmadığı için kendi kendine oyun oynayıp kendiyle konuşuyordu. Ama bunları yapmak minik Süveyda için çok sıkıcıydı. Bu yüzden çözümü deniz kıyısında buluyordu. Yine son iki haftadır yaptığı gibi deniz kenarına gitti.
Deniz kenarına vardığında yavaşça oturdu ve ayaklarını denize doğru uzattı. "Merhaba deniz. Yine ben geldim ve yine üzgünüm. Herkes bana 'Senin adının anlamı kalpteki siyah nokta. Senin kalbinde siyah nokta var bize de bulaştırma sakın! Uzak dur bizden,' diyor ve benimle oynamıyorlar, konuşmuyorlar. Ama benim kalbimde siyah nokta yok ki! Olsa hissederdim değil mi, deniz?" dedi Süveyda iç çekerek. "Hey!" dedi elini sallayarak. "Neden bana cevap vermiyorsun? Sana göre de mi adımın anlamından dolayı kötü bir kızım? Eğer öyle düşünüyorsan gerçekten kötü biri değilim. Keşke Ece gitmeseydi, yanımda olsaydı. Ece benimle oynuyordu, konuşuyordu hatta bana kalbimde siyah bir nokta olmadığını da söyledi. Ece gittikten sonra neden seninle konuşmaya başladığımı biliyor musun? Çünkü Ece bana denizle konuştuğu zaman kendini iyi hissettiğini ve üzüntüsünü aldığını söylemişti. Sen neden benim üzüntülerimi almıyorsun ki? Ece bana yalan söylemez. Neden onun üzüntüsünü alıp benim üzüntümü almıyorsun? Ayıp değil mi? Sen şu anda ayrım yapıyorsun. Eğer adımın anlamı yüzünden ise bu yaptığın ayrım bir daha seninle konuşmam, yalnız kalırsın," dedi denize içinden geçenleri çocuksu bir dürüstlükle denize anlatırken Süveyda.
Süveyda'nın omzuna küçük bir el dokundu. Süveyda korkuyla arkasına döndü ve koluna dokunan elin sahibine baktı. Daha önce görmediği bir erkek çocuğuydu, omzuna dokunan. "Sen de kimsin?" dedi Süveyda.
"Sen buraya gelip denizle iki haftadır konuştuklarını dinleyen kişiyim," dedi omzuna dokunan çocuk."Neden dinledin beni? Bu çok ayıp bir şey."
"Seni dinledim ama kimseye anlatmadım ki."
"Olsun. Kesin sen de diğerleri gibi benimle dalga geçeceksin," dedi kollarını birbirine dolarken Süveyda. "Seninle dalga geçen o siyah saçlı çocuğu dövdüm ben bir kere! Hem de burnunu kanattım," dedi küçük erkek çocuğu, yaptığını çok doğru bulup kendiyle övünürken.
"Sen Berke'yi gerçekten dövdün mü?"
"Tabii dövdüm."
"Ama Berke çok güçlü. Bir keresinde ayağıma çelme attı ve beni yere düşürdü," derken sanki o anı tekrar yaşamışçasına yüzünü buruşturdu Süveyda. "Bacaklarım, ellerim ve dirseklerim çok kanadı. Hatta bacaklarım böyle mor mor oldu," dedi Süveyda gözlerini kocaman açarak. "Daha yeni geçtiler. Berke'yi hiç sevmiyorum. Başlarda benimle oyun oynama şeklinin bu olduğunu düşünmüştüm ama artık canımı yaktığı için annem onunla oyun oynamamı yasakladı."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KALPTEKİ SİYAH NOKTA (TAMAMLANDI, DÜZENLENİYOR)
Teen FictionSüveyda'ydım ben 19 yaşında, tek hedefi üniversite sınavında ilk 3'e girmek olan o kızdım. Sırf bunun için mezuna kalmıştım. Ailem öz ailem değildi. Öz ailem beni terk etmişti ve onları merak etmiyordum. Ta ki karşıma garip, tehditkar notlar çıkana...