12.Bölüm: YANLIŞ KONUM

64 42 16
                                    

Nasılsınız??? Eğer beni soracak olursanız ben sizin ve yazmanın hasretinden öldüm bittim şu iki haftada. Hem sizi hem yazmayı delilercesine özlediğim için ben hemen bölümü yazmaya gidiyorum. Bölüm sonunda buluşalım bebeklerim.

Şarkılar:
Sena Şener-Affettmem
Sezen Aksu- Aşktan Ne Haber
Ebru Gündeş-Cennet

Şarkılar:Sena Şener-AffettmemSezen Aksu- Aşktan Ne HaberEbru Gündeş-Cennet

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

12. Bölüm: YANLIŞ KONUM

Araba Meriç'in bahsettiği mekan olduğunu düşündüğüm yerin önünde durdu. Meriç emniyet kemerini çözüp arabanın anahtarını çıkardı, anahtarı havaya attı ve sonra geri tutup cebine attı. Anahtarı cebine attıktan sonra bana baktı ve gülümseyerek, "İşte geldik en güzel siyah nokta olan sevgilim," dedi Meriç.

Kızarma. Kızarma. Kızarma.
Kızarmadı değil mi? Yanaklarım hala kendi renginde kırmızılaşmadı falan.
Kızardı sanki.
Off! Her halta bu kadar heyecanlanıp neden saçmalıyorum ben?

Yanaklarımın kızarmadığını umarak Meriç'e gülümsedim ve arabadan indim. Eğer yanaklarım kızardıysa Meriç görmesin diye önden önden yürümeye başladım. Tam mekanın önüne vardığımda arkamdan Meriç'in gülmesiyle karışık olan sesi geldi. "Sen öyle önden önden gittin de oraya gitmeyecektik ki. Tam olarak şuradakine yanındakine götürecektim seni. Ama eğer orayı sevmiyorsan burası da olur benim için," dediğinde kafamı dağlara taşlara vurmak istiyordum. Gerçekten şu hayatta benden daha şanssız bir kişi daha yoktu. Meriç yanağım kızardıysa görmesin derken daha feci rezil olmuştum. Ellerimi yüzüme götürüp yüzümü kaparken arkamı döndüm ve "Ben yanlış gitmişim ya. Senin dediğine girelim," dedim ama Meriç'in beni duyduğunu sanmıyordum. "Iıı...Şey... Sadece karıştırdım işte. Gülüp durmasana! Ya Meriç gidiyorum bak," dedim kollarımı küsmüş gibi yapıp birbirine dolarken.

Meriç gülmeyi bırakmayınca zıt yönde yürümeye başladığımda ne kadar ciddi olduğumu anlamış olacak ki gülmeyi bırakıp peşimden koşarak kolumu tuttu. "Tamam, gülmüyorum. Zaten seni götüreceğim yer gittiğin yerdi ama ben senin yanaklarının kızarıklığını benden saklamaya çalıştığını bildiğim için öyle söyledim," dedi. Evet, bunu bana itiraf etti ve bunu yaparken çok rahattı. Gerçekten çok rahattı! Gözlerimi büyüterek Meriç'e baktım. "Sen şimdi beni eğlenmek için mi kullandın? Ama ben bunun intikamını senden çok pis alacağım yakışıklı suratının altında şeytan yatan sevgilim," onu onun silahıyla vuruyordum. O bana sevgilim dediğinde ben kızarmıştım. Peki ya o? Meriç ne yapacaktı? Meriç'in tepkisini beklemeden yanından hızla geçtim ve Meriç sanki dediklerimi yeni idrak ediyormuş gibi peşimden gelerek yanıma geldi. "Sen sonda ne dedin bir daha söylesene. Ben tam duyamadım rüzgardan," dediğinde bu sefer gülen bendim.

"Yalnız, sevgilim hava oldukça güneşli ve hiç rüzgar yok. Kulaklarına baktırsak mı ki acaba?" dedim. "Çok güzel sevgilim diyorsun. Gerçi her dediğin kelime çok hoşuma gidiyor ama sen daha çok hoşuma gidiyorsun."
"Meriç artık içmiş gibi konuşmayı bırakacak mısın? Bak sana bir daha sevgilim demem. Sana kesin açlık çarptı. Hem ben yanlış hatırlamıyorsam eğer sen yemek yemeyi çok seviyorsun. Bunlar kesin açlıktan oldu. Hadi artık yürü de karnımızı doyuralım. Özellikle de seninkini."

 KALPTEKİ SİYAH NOKTA (TAMAMLANDI, DÜZENLENİYOR) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin