Nabersiniz aşklarım? Ben sizi ara verdiğimiz süre boyunca çoook özledimmm!! Bu kadar ara bize yetti de arttı değil mi? Aynı ara verirken olduğu gibi yine aşırı güzel bir bölümle geri döndük size. Yorum yapmayı ve oy atmayı unutmayın olur mu? Yorumlarınızı okumaya bayıldığımı biliyorsunuz. İyi okumalar!
Şarkılar:
Endamın Yeter - Kıraç
Cambaz- Mor ve Ötesi
Sevdim Seni Bir Kere- Barış Akarsu
Seni Her Gördüğümde - Erkin Koray
25. Bölüm: BİRTAKIM TEKLİFLER"Sen bu karanlık ömrümün içine bir sevinç ışığı gibi, kurumaya yüz tutan can veren bir nisan yağmuru gibi birdenbire geldin."
~Sabahattin Ali...
Meriç'in dudaklarıma yapışıp "Çok özlemişim," demesinin üzerinden koskoca bir beş ay geçmişti. Anılarla dolu koskoca bir beş ay.
Meriç beni öptükten sonra gelen afallamayla birlikte yanağına okşar gibi tokat atmıştım. Tokat benim yaptığımı görse tokatlığından utanırdı. Evet, biraz garip bir cümle oldu ama öyle olurdu.
Benim attığım tokat daha çok 'Yiaağ şapşal' der gibi bir tokattı. Ama ikimiz de sanki tokatım yanağında iz bırakmış gibi davranıp konuşmuyorduk. Belki de konuşamıyorduk. Ne olmuştu bize?Benim tokat sayılanayacak olan tokatımdan sonra eve gitmek için arabaya binmiştik ve eve giden yol boyunca çıtımız çıkmamıştı. Sanırım ben hâlâ düzgün atmadığım tokatın derdindeyken Meriç de yaptığı şeyin gerçekliğini idrak etmeye çalışıyordu.
Bu dolu dolu geçen beş ayda Meriç benim ayaklarımı yerden kesecek her şeyi yapmıştı. İlk başta köşe bucak ondan kaçsam da en sonunda odama yemek siparişi gelir gibi üç öğün içinde notlar olan çiçekler gelince dayanamayıp soluğu Meriç'in yanında almıştım. Ben ondan kaçtıkça o beni daha çok kovalıyordu. Bir yerden sonra ise ben de kaçmayı bırakmıştım.
Birlikte İzmir'e gitmiştik, bir sürü sokak gezmiş, kordonda yürümüştük. Tabii bir de İzmir'den fazlaca süs eşyası ve takı almıştım. Eve gidince hepsine yer bulmakta zorlansam da ayarlamıştım bir şekilde.
Meriç yıllar önce yaptığımız her şeyi bana tekrar yaşatmıştı. Tekilalı oyun hariç. O oyunu oynadıktan sonra ki sabah aldığım haber tüm dünyamı başıma yıktığı için onu tekrar oynamamıştık. Lunaparka gitmiş, o tepeye çıkmış, eskisi gibi komşu bile olmuştuk ama o oyunu oynamamıştık. Oynamamalıydık da...
Çoğu akşam birlikte yemek yemiştik. Bazen bir restoranda, bazen Meriç'in evinde, bezense benim evimde. Ne kadar sinir bozucu olsa da Meriç benden daha güzel yemek yapıyordu. Bu benim suçum değildi. Elimin lezzeti onun kadar yoksa ben ne yapayım yani?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KALPTEKİ SİYAH NOKTA (TAMAMLANDI, DÜZENLENİYOR)
Teen FictionSüveyda'ydım ben 19 yaşında, tek hedefi üniversite sınavında ilk 3'e girmek olan o kızdım. Sırf bunun için mezuna kalmıştım. Ailem öz ailem değildi. Öz ailem beni terk etmişti ve onları merak etmiyordum. Ta ki karşıma garip, tehditkar notlar çıkana...