Kiyoomi marketten çıkarak evine doğru yol almaya başladı. Saatin erken olmasına karşın cadde bomboştu.
Kafasına çok az konuşmuş olsalar da sohbet ederken mutlu hissettiği arkadaşı takılmıştı. Ne zamandır yazmıyordu değil mi? Acaba sıkılmış mıydı ondan, çoğu zaman sıkıcı olabiliyordu çünkü. Belki de onun için hatırlanacak biri değildi artık?Kafasını dolduran kötü düşünceleri yok ederek derin bir nefes aldı. Gözlerini batmakta olan güneşin oluşturduğu manzaraya çevirdi. Böyle kısa anlarda hayattan zevk alıyordu işte. Eve gitmekten vazgeçerek parka doğru ilerledi ve kendini çimenlerin üzerine bıraktı.
Park birkaç çocuk dışında boştu. Eski bir park olduğu için genelde de boş olurdu zaten. Eski ama güzel.Marketten aldığı sandviçi poşetinden çıkararak küçük bir ısırık aldı. Yemeğini yerken etrafa bakındığı sırada gözlerine boyanmış sarı saçlar takıldı. Kiyoomi merakla gözlerini dikti. Gitmeli miydi acaba yanına? Gitseydi ne diyecekti ki? Tanışmıyorlardı bile!
Sandviçinden bir ısırık daha aldı ve o sırada fark etti Atsumu'nun ağladığını. Gözleri hafif kızarmış, yanakları ıslanmış... Kendini tutmaya çalışsa bile akıyordu gözyaşları. O an Kiyoomi hiç düşünmeden hareket etti. beyni sanki bir güç tarafından susturulmuştu.Atsumu'nun yanına yaklaştığında yutkundu ve ne diyeceğini bilemeyerek banka oturdu. Onu fark eden Atsumu kollarıyla gözyaşlarını silmeye çalıştı. Kiyoomi yerinde rahatsızca kıpırdandı, ne kadar mantıklı bir hareket olduğunu kestiremese de poşetinden aldığı elma suyunu çıkardı ve Atsumu'ya uzattı. Atsumu bir süre ona uzatılan meyve suyuna baktı. Sonra gözyaşlarının ıslattığı yüzüne buruk bir gülümseme yerleştirerek elma suyunu Kiyoomi'nin ellerinden aldı. Pipeti takarak içmeye başladı. Konuşacak bir şeyleri yoktu. Kiyoomi ne olduğunu deli gibi merak etse de bunu sormak ona düşmezdi. Atsumu ise hatırlamak istemiyordu bir şeyleri.
"Mitoloji sever misin?" diye sordu Kiyoomi. sessizlik onu rahatsız etmişti ve bir şekilde konu açmaya çalışıyordu. Bu küçük çaba Atsumu'yu daha iyi hissettirdi. Kiyoomi'nin kendisine acıdığı için geldiğini düşünmüştü en başta.
"Yunan, Mısır , Sümer , Roma... Hangisinden bahsediyorsun?" Kiyoomi Atsumu'nun hepsini bildiğine inanamıyordu. Atsumu da bilmiyordu zaten. sadece kendi çapında eğlenmeye çalışıyordu."Ben yunan mitolojisini kast etmiştim. hepsini biliyor musun gerçekten?" dedi çocuksu bir merakla Kiyoomi. Atsumu kıkırdayarak "Hiçbir şeyi tam olarak bilemezsin. mesela adın?" dediğinde Kiyoomi'nin bunun bir soru olduğunu algılaması biraz uzun sürdü. "Ha, pardon! Sakusa Kiyoomi." dedi heyecanla. Atsumu tüm yaşananları unutmuş karşısındaki adamın güzellğine odaklanmıştı. "Miya Atsumu." diyerek o da kendini tanıttı.
Bu iki genç gün batımı bitene kadar beraber sohbet ettiler. İkisi de dünyadaki her şeyin varlığını unutmuş sadece birbirlerini görüyorlardı o sırada. Hava karardığında istemeseler de belli etmeyerek birbirlerinden ayrıldılar. Tekrar buluşmak üzere...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
poem || sakuatsu
FanfictionArkadaşını beklerken panolara bakmaya karar verdi Atsumu. Her zaman birçok yazı ve resimle dolu olmasına rağmen hiç kimsenin bakmamasını üzücü bulsa da rast gelmedikçe o da bakmazdı. Tarihi resimlerin asılı olduğu panoyu kısaca inceledikten sonra ya...