Sımsıkı birbirine kenetlenmiş eller, tanıdık parka gelince birbirinden ayrıldılar. Atsumu hâlâ sorar gözlerle bakıyordu kıvırcık çocuğa. Ancak Sakusa da bu ani kararının sebebini bilmiyordu. Sadece sorması gereken sorular vardı ve bunları bir an önce sormazsa patlayabileceğini hissetmişti.
"Sana birkaç bir şey soracağım. Ama önce bir oturalım." diyerek yıllanmış banka doğru ilerledirler. İkisi de oturduğunda Kiyoomi bir süre daha konuşmadı. Kelimelerini toparlamaya çalışıyordu. Atsumu ise parkı incelemeye koyulmuş, oyunlar oynayan küçük çocukları ve şefkatli bakışlarıyla çocuklarına bakan annelerin üzerinde gezdirmişti bal gözlerini. Kalbi biraz burkulmuştu bu görüntü karşısında.
"Öncelikle ceketin cebinden bu çıktı." diyerek numara yazılı kağıdı gösterdi Atsumu'ya. Sarı çocuk ilgiyle kağıda baktığında hatırlar gibi başını salladı. "Ha, lunaparktaki çocuk vermişti. Oraya mı koymuşum?" dedi sakince. Sakusa tahminin doğru çıkmasıyla iyice gerilmişti. "Evet, oraya koymuşsun. Çok mu aradın?" İster istemez alıngan çıkan sesiyle Atsumu gülümsedi. "Yok, unutmuşum cekete koyduğumu ondan şaşırdım. Bu muydu soracağın?" Sakusa kafasını iki yana salladı. Elbette bu da arasındaydı soracaklarının ama şimdi geçiştirmek istemişti bu konuyu.
"Annen nasıl?" Belki birazdan söyeleyecekleri için alakasız bir soru olmuştu ama cidden merak ediyordu. Atsumu'nun bu durumu çabuk unutmuş gibi davranmasına aldanmayarak gerçekten neler hissettiğinden haberdae olmak istiyordu.
"Daha iyiymiş. Tabi daha yeni yatmaya başladı ama eski hali gibi de değilmiş. İlaçlarını düzenli almaya başlamış, hafızası yavaş yavaş düzene oturuyormuş, krizleri azalmış... Bizi içeri almadıkları için pek bilmiyorum bir şey."
"Neden almıyorlar sizi?"
"Psikolojisini nasıl etkileyeceğini kestiremiyorlarmış. Sonuçta ona dolaylı da olsa kazayı ya da babamı hatırlatıyoruz, normal olarak tetiklenebilir." diye cevapladı. Daha fazla bu konu hakkında konuşası yoktu sarışının. Kiyoomi bunu anlamış olacak ki konuyu başka yöne çekti.
"Tokan çok yakışmış." Tabi bu başka yön, gitmek istediği yön değildi ama hâlâ heyecanlanıp batırmaktan korkuyordu.
"Teşekkür ederim." dedi Atsumu boyalı saçındaki metak yıldızlı tokaya dokunarak. İltifat hoşuna gitmişti. "Başka sorun yok mu?"
"Pek soru gibi olmayacak ama var, var tabi..." heyecandan terlemeye başlamıştı bile en sonunda yanındaki çocuğa tamamen dönerek bir ayağını bankta büktü. Atsumu da aynı hareketle ona doğru dönmüştü.
"Tsumu, ben senden hoşlanıyorum." Atsumu'nun şaşkınlıkla açılan bal gözlerine karşılık gülümsedi ve derin bir nefes alarak konuşmasına devam etti.
"Böyle konuşmalarda pek iyi sayılmam. Genelde duygularını dille anlatmak benim için zordur. Kağıda yazarım hep ne hissetsem. Bu yüzden sana hak ettiğin gibi güzel bir teklif yapamayacağım. Yine de siyah şiir defterimdeki her şiirin ilhamı olduğunu bilmeni istiyorum. Sayfa sayfa pembe dudaklarını, çipil çipil bakan gözlerini tatlı kokunu ve neşeli gülümsemeni yazdığımı bilsen benden uzaklaşır mısın bilmiyorum ama seni seviyorum." Cümlelerini bitirdikten sonra birçok duyguyla harmanlanmış kömür gözlerini karşısındaki genç adama doğrulttu.İkisinin gözleri de birbirine kilitlenmişken Atsumu yaklaşarak kıvırcığın dudaklarına rüzgar kadar hafif bir öpücük bıraktı.
"Ben de seni seviyorum Omi."
⋆⋆⋆⋆
bitti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
poem || sakuatsu
FanfictionArkadaşını beklerken panolara bakmaya karar verdi Atsumu. Her zaman birçok yazı ve resimle dolu olmasına rağmen hiç kimsenin bakmamasını üzücü bulsa da rast gelmedikçe o da bakmazdı. Tarihi resimlerin asılı olduğu panoyu kısaca inceledikten sonra ya...