4

660 111 33
                                    

Bölüm 4: Cahilliğinde boğul

Sabahın ilk ışıkları ile beraber jungkook erkenden kalkmış ve namjoon'un yanına gitmişti. Atlar için nelerin eksik olduğuna dair bir liste almalıydı ki bugün şehire indiğinde alabilsin.

"Emin misin bir şey eksik olmadığından?" Jungkook tekrar tekrar namjoon'a soruyordu. İki hafta boyunca şehire inmeyecekti, eksik olan veya bitebilecek herşeyi alması lazımdı.

"Eminim diyorum jungkook, ne itiraz ediyorsun?" Jungkook klasik tavırlarından göz devirmeyi yapmış ve ahırdan çıkmak için adımlamıştı.

Atların yanından geçerken gözüne takılan beyaz at ile sorma gereği hissetmişti. "Bu öğretmenin atı değil mi, Neden burada?" Namjoon üç adımda jungkook'un yanına varmış ve ata bakmıştı. "Binmeyi bilmiyormuş o yüzden sizde kalması daha uygun dedi"

Jungkook kafasını iki yana sallamış ve ahırdan çıkmıştı. Çenesi çok düşüktü ama hiçbir işi beceremiyordu.

Çarşıda alınacak çok bir şey olmadığı için geç çıkacaktı bu yüzden ilk başta okula uğramak istedi. Abisinin oğluda oradaydı ve neler yapıyordu görmek istiyordu.

Okulun bahçesinden içeri girdiğinde öğrencilerin tenefüste olduğunu anlamıştı. Yeğeni jisan'ı ararken gözü az ilerde taemin ile konuşan öğretmene takılmıştı. Köy halkına kendini sevdirmişti.

"Öğretmen bey" seslendiği beden kendisine döndüğünde taemin'de ona dönmüş ve bir baş selamı vermişti. "Jisan nerede? onu göremiyorum da"  Jimin de başını etrafta gezdirip bankta tek başına oturan çocuğu göstermişti.

Jimin jungkook'tan önce jisan'ın yanına varmış ve neden tek oturduğunu sormuştu. "Üst sınıflar benle oynamak istemedi, zarar verebilirlermiş. Benim arkadaşlarımda iki kişi beraber oynuyor ben tek kaldım." Jimin hemen küçük çocuğa sarılmış ve onunda kendisine sarılmasına izin vermişti.

"Onlar önemli değil zaten, sen derslerine bak yeter" Jimin hemen ayağa kalkıp jungkook'un karşısına dikilmişti. Ne saçma konuşuyordu. "Ne dediğiniz farkında mısınız bay Jeon. O daha çocuk elbet arkadaşları olacak ve arkadaş edinecek. Cahilliğinizi bu kadar belli etmeyin"

Jungkook eliyle kendini göstermiş ve ben mi bakışını atmıştı. "Sen kimsin de bana cahil diyorsun her şeyden önce karşında bir büyüğün var kendine gel!" Jungkook sinirle bağırmıştı jimin'e.

"Ben büyüğe saygıyı çok iyi biliyorum ama siz bir eğitimci ile nasıl konuşmanız gerektiğini bilmiyorsunuz belli ki" Jimin tükürürcesine konuşmuştu. Bu cahil adam çok sinirlerini bozuyordu.

"Kısa boyun kadar uzun dilinde var belli ki susmak bilmiyorsun çünkü" Jimin minik bir kahkaha patlatmış ve ellerini beline koymuştu.

"Bu beğenmediğiniz adam bir daha okula girmenizi engelliyor. Bundan sonra sizi okulun çevresinde bile görmeyeceğim ciddiyim çok kötü olur." Tam arkasını dönmüş gidecekken bir şey hatırlamış gibi arkasını dönüp son kez seslenmişti.

"Ama eğer ben jisan'a sıra arkadaşı olur ve onunla beraber eğitim alırım diyorsanız o başka. Kapım size her zaman açık." Muhteşem gülümsemesini bahsetmiş ve okula girip tenefüsün bittiğine dair zili çalmıştı.

Jungkook

"Anne ben geldim nerdesin?" Şehirden geldikten sonra önce annemlere uğrayıp daha sonra eve geçmeyi düşünüyordum ki annemin yanında gördüğüm beden yine beni sinirden uykusuz bırakacak gibiydi.

"Merhaba bay Jeon nasılsınız?" Öğretmenin sorusuna karşılık olarak sadece göz devirmekle yetinmiştim. "Jungkook ne kadar ayıp oğlum. İnsan selam verir Jimin oğluma."

Adı Jimin miydi? Şimdiye kadar neden öğrenmemiştim. Zaten önemli de değildi.  "Ne işin var burda öğretmen? Yine hangi konuyu açıp sinirlerimi bozacaksın."

Jimin genişçe gülümsemiş ve anneme bakmıştı. Bir dişi yamuk muydu sanki? "Annenizle rastgele tanıştık ve biraz konuştuk. Sizin evlenmenizi istiyormuş ve bir talibiniz de varmış ama okuma yazmanız yok diye vermiyormuş. Bende annenize benim öğretebileceğimi söyledim."

Annemin yine tüm hayat hikayemizi yoldan geçen birine anlattığına emindim. "Evlenmekte öğrenmekte istemiyorum. Şimdi git." Annem ayağa kalkıp bana bağırmıştı. "Kes sesini Jeon jungkook. Öğretmenine saygılı ol. Ben git dediysem gideceksin."

Jimin'in yüzündeki o zafer gülümsemesi daha da sinirimi bozuyordu. O okula gitmeyecektim. "Hadi ama bay Jeon. Okuyun ve evlenin işte neden bu kadar itiraz ediyorsunuz?"

Evlenmek istemediğimden değildi olay, sevemediğimdendi. Şimdiye kadar en çekici kadınlara karşı bile bir çekim hissetmemiştim. Ama bunu çevremde hiç kadın olmamasına bağlıyordum. 3 erkek kardeştik, kuzenlerim hep erkekti. Kadınların nasıl varlıklar olduğuna dair bir fikrim yoktu.

"Bence seni ilgilendirmeyen şeylere burnunu sokma öğretmen. Hayatım seni ilgilendirmez şimdi defol!" İstemsizce sesim sert çıkmıştı. Ne annem ne de öğretmen beklemiyor olacak ki ikiside şaşkın şaşkın bana bakıyordu.

Öğretmenin gözleri mi dolmuştu? Hadi ama ne bu tavırlar. "Kız çocukları gibi bir bağırdım diye ağlıyor musun öğretmen?"

Sorumla histerik bir gülüş atmış ve çantasını koluna takıp kapıya doğru gitmişti. Tam kapının önündeki bana omzunu çarpmış ve kulağıma o sözleri fısıldamıştı.

"Siktir git Jeon jungkook umrumda değilsin. Cahilliğinde boğul." Ve kapıyı çarpıp çıkmıştı. Annem bana onaylamaz bakışlarını atarken ben mutluydum.

Artık beni okutmak gibi bir amacı yoktu. Kafam rahattı.


Jimin vazgeçti mi woah inanmıyorum ben buna siz inanıyor musunuz????

SWYHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin