15

615 114 41
                                    

Bölüm 15: yırtılan günlük

Jimin

"Bakın bay Jeon hakaret etmek istemiyorum ama aptal mısınız siz? Sizle kırk kere bir harfi tekrar ediyoruz ama kafamı çevirdiğim dakika unutuyorsunuz?" Özel ders için evime gelen bay Jeon beni çıldırtıyordu. 3 haftadır haftanın iki günü özel ders veriyordum ona.

"Minik çocuklar gibi kısa sürede öğrenemem elbet, beynim almıyor ne yapayım?" Gerçekten çıldırmak üzereydim.

"Bay Jeon anlıyorum sizi tamam ama onlara yirmi kere anlatıyorsam size kırk kere anlatıyorum. Bu çabanın yarısını onlara versem profesör olurlardı." Elindeki kalemi sinirle masaya vurmuş ve silgi ile kağıdı parçalamak istermişcesine silmeye başlamıştı harfleri.

"Çocuk gibi triplere girmeyin bay Jeon. Yetişkin adamsınız" dediğime daha da sinirlenmiş olacak ki silgiyi de sinirle masaya bırakıp tekrar kalemi almıştı eline. Tehtid edercesine sallıyordu.

"Bana bay Jeon demekten vazgeç, jungkook yada Jeon tamam mı? Bay yok" iki haftadır ona bay Jeon dememden rahatsızdı ama ben rahat etmiyordum. "Bay Jeon, dersinize odaklanın. Kaytarmaya çalıştığınızın farkındayım"

Sabır dilermiş gibi yukarıya bakmış ve tekrar önündeki defterle cebelleşmeye başlamıştı. K harfini bir türlü yapamıyordu.

"Hayır bay Jeon çok yukarıdan çizgi çıkarıyorsunuz" bende sabır diliyordum sadece ama öğretmen olduğum için çok belli etmek istemiyordum. İlk kez yetişkin birine ders veriyordum ve bende ister istemez panik oluyordum.

"Biraz ara verelim öğretmen, kafam çok karışık şu aralar" başımı onaylar anlamda sallamış, birer fincan kahve getirmek için mutfağa gitmiştim.

Geri döndüğümde kahvesini verdim ve uzun süre ikimizde konuşmadık. Uzun süreli sessizliği ilk o bozdu. "ne zaman farkettin?"

Sorusuyla kafamı ona çevirmiş ve neyi kast ettiğini anlamaya çalışmıştım. "Eşcinsel olduğunu ilk ne zaman farkettin?" Sorusuyla afallasam bile ona bu konuda bir cevap vermek istiyordum. üç hafta önceki konuşmamızdan bu yana hiç konusunu açmamıştı. Cevap verirdim ama özelimi henüz bir iki aydır tanıdığım birine açamazdım.

(O sırada yolda gördüğü kadına hayat hikayeleri anlatan analarımız)

"Bilmiyorum, sadece kızların ilgimi çekmediğini farkettim" derin bir nefes alıp daha da yaklaştı bana. "Peki neden eşcinsel belki hiç kimseden hoşlanmayan birisin" ona seokjin hyung'tan bahsedip bahsetmemek arasında kaldım.

"Bir erkekten hoşlandım. Hemde çok hoşlandım." Devamını getiremedim getiremezdim çünkü devamı yoktu. Sadece ben sevmiştim onu.

"Sevgilin oldu yani" neyi bu kadar merak ediyordu bilmiyordum ama cevaplamak, içimi biraz da olsa dökmek istiyordum. Herşeyimi içimde saklayamıyordum. "Sadece ben hoşlandım bay Jeon."

Kafasını onaylar anlamda sallamış ve daha fazla soru sormamış bende anlatmamıştım zaten. Yarım bıraktığımız dersi bir yarım saat daha işleyip bay Jeon'u uğurladıktan sonra yatağıma girdim ve şu sıralar daha çok aklıma hücum eden seokjin'i düşündüm.

O benim ilk aşkımdı, unutmam kolay olmamıştı ama tekrardan beynimi ele geçirmesi beni tedirgin ediyordu. O beni yarı yolda bırakmıştı.

Jimin han nehrinin kenarında durmuş bir dondurmacının yanında seokjin'in gelmesini bekliyordu.

Buluşma saatinden neredeyse bir saat geçmişti ama seokjin'in attığı 'kesinlikle geleceğim' mesajı yüzünden hala buradan bekliyordu.

Yavaş yavaş umudunu kaybetmek üzereyken yanına oturan beden ile kalbine dur diyemedi ve hızlıca atmaya başladı. "Geç kaldığım için üzgünüm Jimin, bir arkadaşımın annesi kötüleşmiş hastaneye kadar götürdüm."

Jimin onun bu iyilik dolu kalbine aşık olduğunu düşündü. O çok iyi biriydi melek gibi bir adamdı. "Sen ne konuşmak istemiştin?" Jimin elini çantasına atmış ve içinden bir günlük çıkartmıştı.

"Bunu okumanı istiyorum hyu-" seokjin daha lafını bitirmesine izin vermeden günlüğü açıp ilk sayfasında yer alan "aşık olduğum adama, seokjin hyunguma" ithafını görünce dondu.

Jimin'in planları böyle değildi. Seokjin yavaşça günlüğü her bir sayfasını okuyacak ve ona bir cevap verecekti. Seokjin'in birden kalkıp defteri yere fırlatması asla tahmin edemeyeceği bir şeydi.

"İbne misin sen?!" Yüzüne tiksinip, tükürürcesine konuşan adama şokla ve dolu gözlerle baktı Jimin. Yıllarca kendisi için özenle yazdığı defteri saniyeler içinde yerle buluşmuştu. Gözünden akan yaşlara engel olamadı.

"Hyung ne yap-" konuşmasına bile izin vermeden Jin defteri yerden almış ve sayfalarını yırtmıştı. Jimin bir çığlık atıp defteri elinden almak istese bile Jin buna engel oldu.

"Sen aciz beyin yapınla beni mi seviyorsun?" İgrenir yüzü Jimin'in göz yaşlarını daha da akıtıyordu. "Sana etmek istediğim küfürler karakterime yakışmaz Jimin, geber" Jin'in defteri yere atması ile Jimin hemen başına oturmuş ve defterinin yapraklarını toplamaya çalışmıştı.

İyi kalbine aşık oldum demişti ya. Jimin onun bir kalbi olduğuna şüphe etti.




Seokjin çok değişik bir yerden fırlayacak

SWYHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin