16. Bölüm

993 74 19
                                    

Songül şubeye geldiğinden beri evden çıkmadan önceki gazete haberini düşünüyordu. Evden çıkarkenki durgunluğunu Sadi fark etmiş sormuştu. Ama Songül geçiştirerek cevap vermişti ona. Sadi kendi yöntemleri ile ilerlemesi gerektiğini anlamış kadına daha fazla birşey sormamıştı. Şimdi ise Songülün içinde bulunduğu durum canını sıkıyordu. İstanbul'a gelme amacı başından beri ailesiydi. Ailesinin ölümüne sebep olan katilleri yakalayıp, anne ve babasının huzur içerisinde uyumasını sağlamaktı. Ankara'da bunu başarması çok zor olacağı için Mazlum müdürü daralmış, en sonunda da Sadinin yeni hikayesine dahil olarak gelmeyi başarmıştı İstanbul'a.

Buraya geldiğinden beri Sadi ile ilgilenmekten bir türlü vakit ayıramamıştı. Daha fazla vakit kaybetmek istemiyor, her geçen boş anda ailesine ihanet ediyor gibi hissediyordu. Daha fazla vakit kaybetmeden şubeden çıkarak ,eski dosyaların olduğu arşiv binasına doğru yola çıktı. İçeri girdiğinde polis kimliğini görevliye uzatarak arşivin yerini sorup hızlı ama bir o kadar da ürkek adımlarla ilerledi odaya. İçeriye girdiğinde milyonlarca dosyanın olduğu kasvetli bir yerdeydi. Nereden nasıl başlayacaktı. Hemen babasının son araştırma yaptığı ve ölümüne sebep olan dosya yılını hatırlamaya çalıştı. Songül ailesini kaybettiğinde 12 yaşındaydı. Şuan 30 yaşında olduğuna göre bu dosya 18 yıl öncesine aitti. Arşiv raflarında eski yıllara doğru çıktığı yolculukta onu durduran bir dosya olmuştu. Dosyayı bulunduğu raftan çıkartıp incelediğinde gözleri doldu dolu oldu. Akan göz yaşlarına engel olamamış, dosyayı gözyaşları ile ıslatmıştı. Aradığımı dosya buydu. Babasının son araştırdığı, ailesini ondan alan dosya buydu. İncelemeye başladığında denk geldiği bir kaç evrakın resmini çekerek çıktı arşivden. Hiç vakit kaybetmeden araştırmak bir sonuca ulaşmak istiyordu.

Arabasına binerek dosyada denk geldiği Kabaklı köyüne gitmek için yola çıktı. Yarım saat kadar sonra köyün girişine vardığında Kabaklı köyü tabelasını gördü. Arabasından inerek etrafına bakarken yine göz yaşlarına boğuldu. 'Demek burada verdiniz son nefesinizi' diyebildi sadece. Kendini toplamaya çalışarak tekrar bindi arabasına köyün içinde ilerlerken ilk denk geldiği kişiye muhtarın yerini sorarak tarife göre köy meydanına doğru ilerledi. Meydana geldiğinde kalabalık bir kahve ile karşılaştı. Kendini ele vermemek için silahını arabanın torpidosuna koyarak çıktı dışarı. Kahveye geldiğinde ise bütün gözler ona bakıyordu.
Songül : Merhaba ben bu köyün muhtarını arıyorum
Muhtar : Buyurun benim. Ne için arıyordunuz beni?
Songül : Müsaitseniz biraz konuşabilir miyiz acaba
Muhtar : Tabi buyurun

Songül adamın işaret ettiği sandalyeye oturarak anlatmaya başladı .
Songül : Ricamı kırmadığınız için teşekkür ederim. Ben gazeteciyim. Bir araştırma yapıyorum. Bundan yıllar önce köyünüzün girişinde bir trafik kazası olmuş.
Muhtar : Evet. Bir polis memuru ve eşi öldü o kazada.
Tabi ona kaza denirse.
Songül : Anlamadım. Kaza değil mi?
Muhtar : Valla hanımefendi. Bana göre pek kaza gibi değil. Haberlerde ve gazetelerde kaza diye verdiler ama ben öyle olduğunu düşünmüyorum. Bunu ispatlayıcı bir kaynağım yok. Ama dikkat ettiyseniz bu köyün her binası muhtarlıkta olmak üzere Kırdar lojistik firması tarafından yaptırıldı. Üstelik kazadan çok kısa bir süre sonra. Sizce tesadüf mü?

Songül duydukları ile etrafına daha dikkatli şekilde baktığında adamın dediği gibi her yerde aynı firmanın isminin yazdığını gördü.

Songül : Belki sahibi buralıdır.
Muhtar : Maalesef bende öyle düşündüm . Araştırdım sordum. Kabaklı ile alakaları yok. İleride bir depoları var hatta.
Songül : Çok uzak mı buraya
Muhtar: Yok yakın. Araba ile geldiniz değil mi?
Songül : Evet araba ile geldim.
Muhtar : Tamam köyün çıkışına doğru ilerleyin. Köyden çıkmadan sağa sapın . Düz ilerlediğinizde depoyu göreceksiniz.
Songül: Anladım. Peki çok teşekkür ederim verdiğiniz bilgiler için. Ben daha geniş bir zamanda tekrar uğrarım yanınıza.
Muhtar : Tabi bekleriz her zaman .

SadGül 👨🏻‍🏫👮🏻‍♀️Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin