53. Bölüm

1K 75 11
                                    

Salona serdikleri yer yatağında sarmaş dolaş uzanıyordu Payaslılar. Sessizliği bozan ise Songül'ün düşünceleri oldu .

Songül : Sadi
Sadi : Efendim karıcım.
Songül : Ne düşünüyorsun.
Sadi : Hiç. Sen ne düşünüyorsun.
Songül : Bu eve ilk geldiğimiz günü.

Sadi yerinden hafif doğrularak kadının yüzüne doğru baktı.

Sadi : Ciddi misin?
Songül : Evet. Hatırlasana. Birbirimize ne kadar yabancıydık.
Sadi: Evet sen beni bir kaşık suda boğacak gibiydin.
Songül : Sende bana çok sıcak davranmıyordun. Ama şimdi geldiğimiz hale baksana.
Sadi : Bir zamanlar birbirimize iki yabancı olduğumuz evde, şimdi birbirimiz olmadan kalamaz hale geldik.
Songül : Evet. Başıma bunların geleceğini söyleselerdi hayatta inanmazdım.
Sadi : Bende inanmazdım. Gerçi beni yakışıklılığım, cazibem her kadını erki altında bırakıyor. Bu konuda seni suçlayamam.
Songül : Ona ne şüphe. Deryadan gördük.

Sadi Songülden duyduğu laf ile birşey diyemedi. Kadının lafı ile yaşadıkları o günleri yeniden anımsarken Songülün sözleri ile yeniden dikkatini ona verdi .

Songül : Kırılman için söylemedim.
Sadi: Haklısın. Ne kadar zaman geçerse geçsin unutmayacaksın.
Songül : Unutmak , unutmamak değil ki olay. Sen bana her zaman dürüst ol , ellerin ellerimde olsun bana yeter.
Sadi : Sen hiç prenses ile çobanın hikayesini dinledin mi?
Songül : Öyle bir hikaye mi var.
Sadi: Var tabi. Hadi kapat gözlerini anlatayım.

Sadi karısını yeniden sarıp sarmaladı. Elinin birini kadının saçlarına çıkartıp sevmeye başladığında Songül çok huzurluydu.

Sadi : Evvel zaman içinde köyün birinde bir genç yaşarmış. Kimsesi olmadığı için köy halkı tarafından geçimini sağlayabilmesi için köyün koyunları ile ilgilenmesi şartı ile köyün çobanı ilan edilmiş. Genç adam hergün sabahın erken saatlerinde köydeki koyunları alıp otlatmaya çıkar, akşam gün batmadan geri getirir sahiplerine teslim edermiş. Gün boyu koyunlar otlarken oda bazen türkü söyler, bazense köydeki çocuklardan bulduğu kitapları yanına alır kendince okumaya çalışarak günü bitirirmiş.
Yine birgün koyunları otlatmaya çıkartmış. Yolda giderken bir genç kız ile karşılaşmış. Genç kız yolunu kaybettiği için tedirgin halde etrafına bakınıyormuş. Genç adam kızın giyiminden kuşamından buralara ait olmadığını anlamış. Yanına yaklaşarak yardım etmek istemiş.Genç kızın kaybolduğunu anlayınca ona gideceği yere kadar eşlik etmek istesede koyunları bırakamamış. Akşama doğru koyunları teslim ettikten sonra kendisinin evine dönmesine yardımcı olabileceğini söyleyince, genç kız hemen kabul etmiş. Genç adam koyunları önüne genç kızı yanına alarak yola koyulmuşlar. Gün boyunca birlikte sohbet edip, eğlenmişler. Genç adam kıza aşık olmuş. Genç kızda çobana. Akşama doğru dönüş yoluna geçtiklerinde ikisininde yüzüne ayrılacakları için bir hüzün oturmuş. Genç adam koyunları teslim ettikten sonra söz verdiği gibi genç kızın evine dönmesi içim ona eşlik etmiş. Genç kızın evinin önüne geldiklerinde ise genç adamın hüzünlü bakışları yerini şaşkınlığa bırakmış. Aşık olduğu kız bir prensesmiş ve sarayda yaşıyormuş. Genç kız adama teşekkür edip gideceği sırada sarayın kapıları açılıp kralın adamlarının yanlarına gelmeleri bir olmuş. Genç adamı apar topar kralın huzuruna çıkartmışlar. Genç kız ise hiçbirşey yapamamış. Genç adam kralın huzurunda kendini anlatmaya çalışsada, kral çobanın kızını kaçırdığını düşünerek ölüm emrini vermiş. Emri yerine getirme zamanı geldiğinde ise ne genç adamın, ne genç kızın feryatları çare olmamış. İki aşığın daha aşkları başlayamadan oracıkta son bulmuş.

Sadi hikayeyi bitirdiğinde Songülün uyuduğunu düşünüyordu. Songül ise bu himayedeki prensesin kendi, çobanınsa Sadi olduğunu başından anlamıştı. Dolan gözlerini silerek doğrulup adama döndürdü bakışlarını. Sadinin yaşlı gözleri ile karşılaşınca sildi tek tek adamım gözyaşlarını.

Songül : Bizim hikayemizde prenses yada çoban yok. Sadece Sadi ve Songül var.
Sadi : Bizim hikayemizdeki prenses sensin güzel karıcım. Bende sonu o çobana benzeyecek olan adamım.
Songül : O nasıl laf Sadi .
Sadi : Geçmişimin karanlığı senide içine alacak diye korkuyorum.
Songül : Sen karanlık tarafta değilsin ki. Aksine kalbin onca karanlığa rağmen aydınlıkta durmayı seçmiş. O aydınlık sayesinde biz birbirimizi bulduk.
Sadi : Aydınlık sayesinde değil , karanlık sayesinde .
Songül : Hayır Sadi . Sen karanlık bir adam olsaydın teslim olmazdın. Busenaza rağmen hayatına devam ederdin. Çünkü kalbi karanlık insanlar öyle yapar. Ama sen yapamadın. Yaşadığın acı seni teslim olmaya itti. Çünkü kalbin temizdi .
Sadi : Sen , sen beni sevdiğin için söylüyorsun bunları .
Songül : Evet seni seviyorum hemde çok. Ama ben senin gözlerini ilk teslim olduğun an o kameralarda gördüğümde, o okyanusların hayatımda önemli bir yere sahip olacağını hissetmiştim. Nasıl diyeceksin. İnan bende bilmiyorum. Ama o gün değişmedimi hayatımız.
Sadi : Evet değişti hemde baştan aşağıya.
Songül : Bak görev icabı çıktığımız yolda, kalplerimiz birleşti. Sahte karı kocalık derken, gerçek bir evliliğin içerisinde bulduk kendimizi.
Sadi : Sana hayal ettiğin hiçbir şeyi yaşatamadım.
Songül: Ben senden bir beklentim yok ki. Sadece birlikte olalım.
Sadi : Hepsini yapacağım. Hayallerini kurduğun gibi bir düğün, nişan , isteme . Hepsi olacak .
Songül : Sadi çok tatlısın. Ama benim isteneceğim bir ailem yok.
Sadi : Benimde istemeye geleceğim bir ailem yok. Hallederiz bir şekilde .  Sen yeterki hep gül.
Songül: Sen benim yanımda ol ben zaten hep gülerim kocacım. Aklınada öyle kötü şeyler getirme. İçinde gel git yaşamanı gerektirecek birşey yok.
Sadi : Ne bileyim Songül. Önce sana bakıyorum. Böylesine güzel gülen , alımlı, insanın aklını başından alan bir güzelliğe sahip bir kadın. Birde kendime bakıyorum. Senin gibi bir kadının benim gibi bir adamı sevme , sevebilme ihtimalli bile milyonda birdir.
Songül : Bende sana kendi gördüğümü söyleyeyim o zaman . Ben sana bakınca pek çok insandan daha merhametli , naif bir adam görüyorum. Sevdiği insanlar için canını bile hiçe sayacak kadar fedakar, yeri geldiği zaman gözü kara , bazende bir çocuk kadar masum ama sevimli bir adam görüyorum.  An be an değişen okyanuslarında gördüğüm duygu değişimleri bana gerçekliğini hatırlatıyor o adamın. Ve o adam benim için bir ömür geçirilecek kadar kıymetli.

Sadi Songülün cümleleri ile iyice duygulanmıştı. Akan gözyaşları yanaklarından süzülmeye başladığında, Sadide hafiflemeye başlamıştı. Songül ile her konuşması ona kendini iyi hissettiriyordu. Ama bu konuşma ile Songül  Sadiyi girdiği girdaptan çekip çıkartmış onu sarıp sarmalamıştı.

Sadi : İyi ki varsın Songül . Bu hayatta yaptığım en iyi şey o gün teslim olup , yolumu seninle birleştirmek oldu.
Songül : Hayır Sadi . Senin yaptığın en iyi şey onca karanlığa acıya rağmen kalbini aydınlıkta tutabilmek oldu .  Çünkü seni bana getiren o kalbin . Eğer kalbin aydınlıkta olmasaydı, sen yolunu bulamazdın tabi benide.

Songülün cümlelerini bitirmesi ile bir süre göz göze bakıştılar. Birbirleri ile her durumu bu şekilde konuşabiliyor olabilmek , birbirlerinin yaralarını görüp merhem olabilmek, birbirlerini bir bakıştan anlayabilmek onları artık tam anlamı ile bir yapmıştı.

Birbirine bakan gözler yavaşça dudaklara kaydı. Dudaklar birbirine minik birer buse kondurdu. Daha demin hüzünle bakan gözler ise şimdi gülüyordu. Gözler huzur ile kapandığında ise sadece birbirlerinin kalp atışları vardı kulaklarında.

Herkese merhaba. Sadinin anlattığı hikayeyi dinleyebilmeyi çok istemiştim. Çünkü Sadi o hikayeyi anlatsaydı, Songül anlatacaktı adamın o hikayede kendini koyduğu yeri. Umarım beğenirsiniz . Yeni bölümde görüşmek üzere.
Unutmadan yorumlarda buluşalım 🌹

SadGül 👨🏻‍🏫👮🏻‍♀️Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin