BÖLÜM 18

59 13 0
                                    

Çalan kapı zili şekerleme yapan Zeynep'i uyandırdı. Görüntülü diyafonda Kemal'i görünce yastığın kabarttığı saçlarını ve kırışan pijamalarını alel acele düzeltti. Açıp açmama konusunda anlık tereddüt etsede fazla nazın aşık usandırma ihtimaline karşı kapıyı fazla bekletmeden açtı.
Kemal çocuksu bi tonla beklemeden hemen laf atmıştı.
"Balım küsmü bana hala?"
"Hayır küs değilim, sadece kızgınım o kadar."
"Peki o zaman hala kızgınsan kalbimi burada elimdeki kiraz kesesini eşikte bırakıp gideyim."
Zeynep, yarım ağız tebessümle;
"Off! Kemal. Yine hep aynı yerden vuruyorsun beni. Kirazı sevdiğimi ne ara öğrendin?"
"Gireyim mi içeri yoksa kapıdan mı konuşmaya devam edelim? Seranat yap dersen ona da kabulum."
"Güldürdün beni. Güya yumuşamayacağıma dair kendime söz vermiştim ."
"Ne demiş şarkısında Sezen?"
"Ne demiş?"
''Yok öyle güz gibi soğuk durma sana gülmeler yaraşır'' "Sevgilim."

Kemal'in kaslı kollarıyla biranda ince belinden kavraması Zeynep'te yelkenleri suya indirmişti. Sözde, gelip özür dilese bile hemen kabul etmeyecek yüz vermeyecekti. Ama dayanamamış dediğini yapamamıştı. Kemal'e duyduğu yoğun aşk herşeyin önüne geçiyordu. Kapısına kadar gelip gönlünü alma çabası fazlasıyla hoşuna gitmişti.
"Bu akşam sende kalmak istiyorum misafir kabul edermisin beni? Güzel bir yemek yeriz. Makarna yaparım sana. Yarında anadolu yakasında kahvaltı ederiz. Hemde bir sürprizim var.''

Kemal her zaman olduğu gibi yine söylemek istediklerini tek bir seferde arka arkaya söylemişti.
"Sürpriz mi?"
"Evet."
"Neymiş merak ettim şimdi."
"Adı üstünde sürpriz, söyledikten sonra bir anlamı kalmaz."
"Ya meraktan çatlarım."
"Azıcık meraklan. Hadi yemeği hazırlamaya başlayalım. Deli gibi açım."

Bal kabağı desenli mutfak önlüğünü giyen Kemal'in ipini bağlamasına yardım eden Zeynep sevgilisinin nasıl yemek yapacağını merak ediyordu. Daha önce mutfak deneyimi hakkında konuşmamışlardı. Kemal'in marifetlerinin ne olduğunu henüz bilmiyordu.
"Neli yapacaksın?"
"İtalyan usulü harika bir spagetti yapacağım."
"Makarnan var değil mi?"
"Sende beni iyice beceriksiz sandın galiba. Var tabi. Henüz 'imam bayıldı', 'hünkâr beğendi' yapamasamda, makarna hazır çorba ve tavuk sotede iddialıyım. Ama şuan merak ettiğim senin makarnan."
"Sen kendi menünü anlatmayı bırak şimdi Zeynep hatun. Başka birgünde sen yaparsın."
"Bana fesleğen, az kıyma, kaşar peyniri lazım."
"Kıyma ve kaşar var; ama fesleğenin olup olmadığından emin değilim bakmam gerek."
Buzdolabına yönelen Zeynep'i arkasından usulca takip eden Kemal biranda belinden sıkıca sardı. Saçlarını kulağının arkasına alarak ufak ufak öpmeye başlamıştı. Zeynep bir yandan boynunu kaçırmaya çalışıyor bir yandada buzdolabında fesleğen bulmaya çalışıyordu.
"Dur yapma huylanıyorum."
"Tamam tamam uslu duruyorum."
"Fesleğen yok maydonoz olsa olur mu?"
"Olur olur. Maydonozlu spagetti yaparız."

Zeynep, dolaptan bulduğu malzemeleri  tezgâhın üstüne koymuş, kullanıma hazır hale getirmişti.  Biraz geriye çekilerek Kemal'i hayranlıkla izlerken biryanda da karışmadan da edemiyordu. Bu sırada Kemal'de tencereye koyduğu spagettileri haşlamaya başlamıştı. Yaklaşık beş dakika haşladıktan sonra altını kapatıp süzgece  almıştı.
"Tam pişirmedin."
"Evet biraz sert kalması gerekiyor. Ayrıca yağlamak yok, bizdeki klasik makarnalar gibi."
"Nasıl! bu haliyle mi yiyeceğiz?"
"Evet aşkım."
"Nereden öğrendin böyle makarna yapmayı?"
"İş için gittiğim İtalya seyahatinde bir workshop'a katılmıştım. Aklına gelebilecek her türlü makarna sosunun olduğu harika tabaklar yapmıştık. Sonrada yemiştik. Aslında italyan makarnası deyince biz sadece spagettiyi biliyoruz. Halbuki yelpazeleri çok geniş.Penne, ravioli,tortellini dışında bile birsürü çeşit var. Hatta makarna tarihçesini bile anlatmışlardı. Kısaca bahsedeyim sanada. Güney İtalya'da çok tüketilen makarna yüzünden İtalyanlara "makarnacı ulus" denirmiş. Onların dilinde "pasta" şeklinde yer bulduğu söylenmişti. Etrüsklere, Çinlilere, Yunanlılara, Romalılara, Araplara kadar uzanıyor makarnanın öyküsü ve rivayetler bitmiyor aslında. ilk defa 1154 yılında Sicilya'da ortaya çıkmış. Genellikle irmik veya durum buğdayından elde edilen una, yumurta karıştırılarak hazırlanmış türlü biçimlerdeki kuru hamur ve bu hamurdan yaparlarmış. Aslında tarihçesi ülkelere ve ülkelere giriş öyküsüne göre değişiyor. Tabii makarnanın en bilindik ana ülkesi İtalya olduğu için insanlar daha çok o ülkedeki tarihçesini merak edip araştırıyor. Bende öyle yapmıştım.
"İşi mutfağında öğrendim desene şuna."
"Biraz öyle diyebiliriz. Ama çok basit. Sanada öğreteceğim."
Tabaklara servis ettiği makarnaların üzerine kıymalı salça sosu döken Kemal, rendelediği kaşar peynirini de ekledikten sonra en son maydonoz yaprağıyla süsledi. Zeynep görüntüsüne bayılmıştı.
"Vay canına harika görünüyor. Kuru sıska makarna
gitmiş, yerine giydirdiğimiz mankenler gibi alımlı süslü bir makarna gelmiş."
"Sen birde tadına bak. Şarap da açalım mı kirazın yanında iyi gider ne dersin?"
"Bence soğuk birer bira daha iyi gider."
Akşam olduğunda makarnalarını tıka basa yemişler, sonunda ikili koltuğa oturmuşlardı. İzleyecekleri filmi bir türlü seçemiyorlardı.
Zeynep yine aceleci ve sıkılgan bir tavırla;
"Çok sıkıldım haydi artık seç bir tanesini."
"Sende hiç yardım etmiyorsun ama. Deminden beri neredeyse ona yakın film sordum. Hiç oralı değilsin."
"Ne yapayım uykum geldi."
"Ne çabuk!"
"Sanırım uykumu bira getirdi."

KİRAZ AĞACI 🍒Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin