Hyunjin'in arabası garaja girdiğinde yardımcılar Sara'ya misafirlerin geldiğini haber verdiler. Bunun üzerine Lin ve Sara da ayağa kalktı ve onları karşılamak için açık kapının önünde dikilmeye başladılar.
"Gülümse Lin, mükemmel görünüyorsun." dedi Sara, kısık sesle kızını uyararak. Aynı zamanda da dirseğiyle onu hafifçe dürtmüştü.
Lin ise gözlerini devirdi ve "Tabii..." diye mırıldandı. Yüzü asıktı çünkü görünüşünden hiç memnun değildi. Üzerindeki elbiseyi annesi almıştı ona bugün için. Saçı ve makyajı ise eve gelen profesyoneller tarafından yapılmıştı. Öncesinde de komple bakımdan geçtiği için hazırlığı saatler sürmüştü ve sonuç... Fazla abartılıydı.
Elbise su yeşiliydi. Mini, straplez bir astardan ve tüllerden oluşuyordu. Tüller asimetrik bir kesime sahipti. Etekten sarkan parçaların bir kısmı kısayken bir kısmı da uzundu. Kolları da tüldü. Elbisenin kötü olduğunu söyleyemezdi Lin ama kesinlikle basit bir akşam yemeğine uygun değildi. Ayrıca abartılı olan tek şey de elbise değildi. Maşalanmış saçları, simli farı, parlak ruju... Lin kendisini bir fotoğraf çekiminde gibi hissediyordu.
Ama böyle bir durumla karşılaşacağını tahmin etmeliydi. Her şey annesinin onu sabahın erken saatlerinde arayıp eve gelmesini istemesinden belliydi. Yemeğe Hyunjin'le gelmesini reddetmişti Sara. Önceden gelmesini, güzelce hazırlanmasını ve misafirleri evde karşılamasını istemişti.
Lin de fazla itiraz edememiş, eziyet gibi geçen saatler sonrasındaki görünümü yüzünden morali daha da bozulmuştu. Yine de bunu misafirlere belli etmemesi gerekiyordu, bu yüzden kendilerine yaklaşan Hyunjin ve annesini gördüğünde yüzüne bir gülümseme yerleştirdi. Ama Hyunjin'in baştan sona kendisini süzen gözlerini görünce gülümsemesini uzun süre koruyamadı. Utanıyordu şu anda. Neyse ki yüzünde kızardığını gizleyecek fondöten vardı.
"Hoş geldiniz."
Eve giren ikiliye annesinin ardından o da 'hoş geldiniz' derken ilk olarak Hyunjin yaklaştı ona. Eğilip çok kısa sarılırken de kulağına doğru fısıldadı.
"Peri gibi olmuşsun."
Aldığı iltifat onu daha da utandırırken "Abartılı olduğunu düşünmüyor musun?" diye sordu Lin.
"Öyle ama sebebini anlayabiliyorum." Bir kez daha kulağına doğru eğildi Hyunjin. "Yolda bir ton laf işittim annemden." diyerek üzerini gösterdi. Kot pantolon, beyaz bir tişört ve üzerine de krem rengi bir hırka giymişti. Hoş görünüyordu ama annesi özensiz göründüğünü söyleyerek azarlamıştı onu.
Lin, Hyunjin'in gülüşüne eşlik ederek kafasını iki yana salladı. İkisinin annesi bu konuda çok benziyordu. Aslında onları ilgilendiren çoğu konuda benziyorlardı ve zaten bu yüzden ikisini zor bir gece bekliyordu.
Hyunjin'den sonra annesi genç kadına yaklaştı. Uzaktan görünüşüne bakıp memnuniyetle gülümserken de sarıldı. "Hayatım, çok güzel görünüyorsun." Sonra da Hyunjin'i işaret etti. "Bir de benimkine bakın, markete gider gibi giyinmiş."
"Onun yüzü yeter." Hyunjin'e sarılan Sara her zamanki gibi yakışıklılığını överken Lin de destek çıktı.
"Bence çok hoş görünüyor." Sonra Hyunjin'in annesine döndü tekrar. "Ayrıca siz de çok güzel görünüyorsunuz."
Bu şekilde iltifat ve teşekkürlerle geçen karşılamanın ardından çok kısa bir süreliğine salonda oturmuşlar ardından Hyunjin'in aç olduğunu söylemesinin üzerine de yemeğe geçmişlerdi.
Bahçeye kurulan masanın baş köşesinde Sara, karşısında da Hyunjin'in annesi vardı. Hyunjin ve Lin ise yan yana oturmuşlardı. Servis yapılırken iki anne 'nasıl gidiyor' temalı konuşmalarına başlamış, yemeğin ilk dakikaları da bu şekilde geçmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
fairytale | lee minho
FanfictionLee Minho, kızıyla birlikte gittiği bir mağazada üç yıl önce kaybettiği sevgilisiyle karşılaşır.