2018
Heyecandan yerinde duramayan genç kadın, salonda bir ileri bir geri yürüyor ve sürekli elindeki telefondan saati kontrol ediyordu. Minho evden çıktığına dair mesaj atalı 28 dakika olmuştu ve tam şu sıralar gelmesi gerekiyordu.
Heyecanlıydı Lin ama gergindi de aynı zamanda. Annesinin uyarılarını dikkate almasını ve bütün önyargılarını kenara bırakarak Minho'yu tanımaya çalışmasını istiyordu. Eğer bunu yaparsa bir gelecek kurmayı planladığı adamı annesinin de çok seveceğine emindi.
"Yeter, başımı döndürdün." Annesi onun aksine heyecanlı değildi tabii. Sinirleri bozuktu hatta. Her ne kadar bunu dışarıya yansıtmasa da sinirliydi ve kızı ayağındaki topuklularla etrafta dört döndükçe çıkan ses, onu daha da sinirlendiriyordu.
Lin, annesinin sesini duyar duymaz olduğu yerde durmuştu zaten bir anda. Ve her ne kadar çokça söylemiş olsa da işini garantiye alıp son dakikalarında bir kez daha uyarmak istediği için yüzünü hafifçe annesine çevirmişti.
"Anne konuştuklarımızı unutma tamam mı? Lütfen onu kötü hissettirecek bir şey söyleme ve onu sadece tanımaya çalış."
Gözlerini devirdi Sara. Daralmıştı sabahtan beri sürekli aynı şeyleri duyduğu için ve şu anda hiç mutlu değildi.
Bir yıldan uzun süredir kızının Minho'yla görüştüğünden haberi vardı aslında. Ama bunu fazla hatta hiç büyütmemişti çünkü kızının heves ettiğini, yakışıklı bir genç adamla yalnızca eğlendiğini düşünmüştü. Ciddiye almamıştı, ciddileşeceğine de ihtimal vermemişti. Bu yüzden bu tanışma işini fazlasıyla gereksiz bulmuştu. Yine de reddetmemiş, kızına 'kısa bir süre sonra hayatından çıkacağı biriyle tanışmanın saçma olduğunu' vurgulaya vurgulaya yemeği kabul etmişti.
Bu konuya daha fazla katlanamadığı için kızına herhangi bir cevap vermeyerek sessizliğiyle onu da susturmayı planlıyordu ki Lin'in bunu anlamasına fırsat kalmadan yardımcılardan biri yanlarına gelerek misafirlerinin aracının bahçeye girdiğini haber verdi.
Lin gözlerini yumup derin bir nefes alırken Sara'nın kaşları havalanmıştı.
"Araç? Otobüsle bahçeye kadar gelmedi herhalde?" Sorgularcasına kızına baktı ama onun konuşmasını beklemeden yardımcısına "Garaja yönlendirin." dedi. Sonra da dikkatli bakışlarla kızını izlerken devam etti. "Arabası olmadığını sanıyordum."
"Yeni aldı." diye bilgilendirdi onu Lin. "Lütfen bu konuda da herhangi bir şey söyleme Minho'ya. Yanlış anlayabilir."
Zaten bu konuda kendini yeterince kötü hissediyordu. Sevgilisi, annesinin söylediklerine o kadar takılmıştı ki bir yıl içinde gece gündüz, birden fazla işte çalışarak araba almayı başarmıştı.
"Senin şu Minho da çok alınganmış." diyerek ayağa kalktı Sara. "Güzel seçeceğim kelimelerimi merak etme."
"Minho'nun alınganlığıyla alakası yok bunun." dedikten sonra durdu Lin. Kısa bir süre düşündü. Belli etmemeye çalışsada da fazlasıyla alıngandı aslında Minho. Yine de bunu dile getirmek istemedi. "Senin ne kadar iğneleyici konuşacağını bildiğim için uyarıyorum."
Sonra annesinden önce davranarak kapıya doğru adımladı ve kapıyı açtı. İlk gördüğü şey de yardımcılarının yönlendirmesi üzerine onlara doğru yürüyen Minho olmuştu.
Bugün kendisine fazlasıyla özendiği için normalden daha da yakışıklı görünen sevgilisini ve elindeki çiçeği görünce burnunu kırıştırarak gülümsedi. Onu ilk karşılayan olmak ve sarılıp biraz olsun rahatlatmak istiyordu. Onun da gergin olduğunu biliyordu, mesajlaşırken üzerine kısa da olsa konuşmuşlardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
fairytale | lee minho
FanfictionLee Minho, kızıyla birlikte gittiği bir mağazada üç yıl önce kaybettiği sevgilisiyle karşılaşır.