18

696 64 106
                                    

Arkadaşlar yorum yaptığınızda ne kadar hevesle bölüm yazıyorsam yorum gelmediğinde de hevesim o kadar kaçıyor bilginize. Ve bu yazma hızımı aşırı etkiliyor.

Her bölüm yorum yapan birkaç kişi var onlara çok çok teşekkür ederim, siz üstünüze alınmayın lütfen. Ama yorum yapmayı geçtim okuyup da oy bile vermeyenler var. Lütfen bu konuda biraz daha düşünceli davranın. Sadece kendim için söylemiyorum, eğer bir hikayeyi beğenip de takip ediyorsanız lütfen yazarına da destek olmaya özen gösterin. Yazılmış bir cümleye attığınız random bile inanılmaz mutlu ediyor çünkü bizi. Bir tepki alabiliyoruz, sizi güldürdüğümüzü görüyoruz. Ve bölüm yazarken inanılmaz bir motivasyon oluyor bize.

Her bölüm başında yorum yapın diye hatırlatmak istemiyorum gerçekten. O yüzden son kez yazıyorum bunları. Elbette her satıra yorum yapın demiyorum ama en azından ara sıra verdiğiniz tepkileri yazın ki ben de okurken ne hissettiğinizi bileyim. Ya da okurken bölmek istemiyorsanız en basitinden bölüm hakkında iyi-kötü genel bir yorum da yapabilirsiniz. Cidden çok zor olmamalı bu.

Herhangi bir sınır koymayacağım ben. Ama bölüm yayınladıktan sonra oy ve yorum sayısından dolayı hayal kırıklığına uğrarsam kimsenin bölüm beklemediğini varsayar ve bölüm yazmak için hiç acele etmem. Tamamen keyfime göre, araya çokça zaman girmesini umursamadan yazarım.

Bu söylediklerimi anlayışla karşılamanızı umuyorum ve hepinize iyi okumalar diliyorum❤️

...

Kafasını öne eğmiş, dolu gözlerini ve titreyen dudaklarını gizlemeye çalışarak yürüyordu genç kadın. Dışarıda olmasına rağmen oksijen yetmiyormuş gibi hissediyor, nefes alamıyordu. Kalbi ağrıyordu ve kendini sıkıyordu ağlamamak için.

Nereye, kime gidebilirdi hiçbir fikri yoktu. Belki de hiçbir yere gitmemeli, yalnız kalmalıydı. Ağlamalı, bağırmalı, çığlık atmalıydı. İhtiyacı olan buydu. Uzun süredir içine attığı şeyleri dışarı atmak, dağıtmak...

Bunu özgürce yapabileceği, kimsenin onu göremeyeceği bir yer düşündü. Şu anda kafasının çalışmamasına rağmen aklına bir yer gelmişti neyse ki. Daha önce hiç yalnız gitmediği için yerinden emin olmasa da bulabileceğini umuyordu.

Yürümeyi bırakıp durdu. Sonra yüzünü kaldırıp gökyüzüne baktı bir süre. Ve gözlerini kırpıştırıp gözyaşlarından kurtulmaya çalıştı. O esnada işlek bir caddede olduğu için ona dönen bakışları umursamıyordu az öncenin aksine. Şu anda amacı kısa bir süreliğine daha kendine hakim olmaktı.

Derin derin nefesler aldı bu yüzden. Ardından gözlerini koluyla sildi ve cebindeki parayı çıkarıp baktı. Şanslıydı ki Minho, genç kadının cüzdanı yanında olmadığı için ona taksi parası verirken tam vermeyi yedirememiş ve gereğinden fazla vermişti.

Taksiyle gideceği için bir kısmını ayırıp cebine geri koydu. Kalanıyla da gördüğü ilk markete girdi ve çalışandan yardım isteyip parasının yettiği en sert alkolü aldı. Ardından taksiye binip gideceği yeri en ayrıntılı şekilde tarif etti.

Yol koşullarından ötürü tam yerinde olmasa da yakınında inmiş, kalan yolu da yürümüştü. Böylesi daha iyi olmuştu çünkü taksi şoförü kabul edip arabasını bu engebeli toprak yola soksa bile bazı yollar ikiye ayrıldığı için doğru tarif edemezdi Lin. Kendisi de tek seferde bulamamıştı zaten. Ama kaybolmayı ve geri dönüp diğer yoldan gitmeyi umursamamıştı. Çünkü amacı zaten yalnız kalıp ağlamaktı. Bunu yürüyerek yapmak önemli değildi.

fairytale | lee minhoHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin