-01

393 19 92
                                    

"Yapabilirsin!"

Ağzına iki parmağıyla sıkıca yakaladığı dokuzuncu Çikolatalı Kurbağasını sıkıştırmaya çalışan Alex ve çikolata tonundaki gözlerini kocaman açmış ona tezahürat yapan Cynthia'ya baktım. Alex'in yanakları, ağzındaki çikolatalar dolayısıyla tombul bir sincabınkine benzerken Cynthia elinde, açmak için hâlihazırda beklediği bir başka Çikolata Kurbağa paketini tutuyordu. Elmacık kemiklerinin hemen altı, heyecandan kırmızı kesilmişti.

Bağdaş kurduğum bacaklarım üzerindeki çıkartma albümünü olabildiğince sessizce kapattım ve dudaklarımda muzır bir gülüşle arkama yaslandım. Ela gözlerim usulca yanımda oturup elindeki romanı okuyan Iona'ya kaymış, onun buz mavisi gözleriyle buluştuğunda karşılıklı sırıtmıştık. İtiraf etmeliydim ki oldukça alışkın olduğumuz görüntülerden yalnızca biriydi bu yaşanan.

Benim tamamen çıldırmış olan tek kuzenim Alex, Quidditch Gryffindor Takımı'ndaki arkadaşlarından biri olan Jake Hitchfeed ile oldukça cüretkâr bir iddiaya tutuşmuştu. Eğer ağzına aynı anda, hiçbirini yutmadan on yedi Çikolatalı Kurbağa sığdırmayı başarabilirse Jake, ona en az iki katı kadarını gözünü kırpmadan alacaktı. Oldukça güzel bir iddia sayılırdı, üstelik tatlıların son zamanlarda pahalandığı düşünülürse.

Ancak eğer kaybederse, yıllardır özenle biriktirdiği Çikolatalı Kurbağa ambalaj koleksiyonunun tamamını ona vermeye mecburdu Alex.

"Bunu da al." diyen Cynthia, elindeki paketi aceleyle, yırtarak açtı. Alex bir şeyler söylemiş, ancak zor kapalı tuttuğu ağzı tamamıyla dolu olduğundan bu çabası sonuçsuz kalmış ve biz yalnızca homurtular duyabilmiştik. Tabii kendimden daha iyi tanıdığım kuzenimin daha fazlasını yiyemeyeceğini söylediğinden pekâlâ emindim. Bu bilgiyi, ne olacağını görebilmek için, şimdilik kendime saklamakta karar kıldım. Bunu birçok hususta yapardım.

"Tüm koleksiyonunu öylece kaybedemezsin, Alex! Haydi!"

Saçları gibi çikolata tonundaki irislerini kocaman açıp Alex'i tersleyen Cynthia, onun konuşmak için birkaç santim aralanan ağzına doğru bastırdı elinde tuttuğu çikolatayı. Bu sefer daha yüksek bir ses tonuyla anlaşılmaz şeyler homurdanan Alex, çikolatayı ağzına sığdırabilmek için mümkünmüşçesine daha da şişirdi yanaklarını. Bu hâliyle sahiden de bir sincaptı. Sağ dirseğimi kompartmanın penceresinin kenarına yaslayarak izlemeye devam ettim.

"Bir nanosaniye için mantıklı olmayı denerseniz, daha onuncu kurbağada olduğunuzu ve Alexander'ın başaramayacağını anlarsınız diye umut ediyorum."

Alaycılıkla değil fakat daha çok kendine özgü bir mizah anlayışıyla söylenen söz, yanımda oturan Iona'ya aitti. Pembe saçlarını rahat okuyabilmek için gevşekçe toplamış olsa da alnını kapatan kâkülleri bu dengeyi sağlıyordu. Yeniden göz göze geldiğimizde, yüzümde yer edinmiş sırıtışı daha da genişleterek yeniden ona sundum. Aynı şekilde karşılık alacağımı en başında biliyordum zaten. Söylediklerime tezat bir şen şakraklıkla ekledim. "Biraz daha zorlarsan Alex üstüne kusacak, Cyn!"

Alex'inkini andıran bir homurtu çıkartıp yüzüne gelen saç tutamına üfledi Cynthia. Benim tavrım sonucunda gülmemek için savaş veren dudak kıvrımlarını fark etsem de görmemiş gibi davranmayı tercih ettim. Çıkartma albümünü okurken, ne zaman yolculukta bir şeyler okumaya çalışsam hep olduğu gibi, peyda olan mide bulantımı geçireceğini tahmin ederek bakışlarımı pencereye yönelttim ve yanından hızla geçtiğimiz boş arazileri, gökyüzünü ve çalılıkları izlemeye koyuldum.

𝐒𝐏𝐈𝐑𝐈𝐓𝐔𝐀𝐋, 𝘸𝘪𝘻𝘢𝘳𝘥𝘪𝘯𝘨 𝘸𝘰𝘳𝘭𝘥Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin