📻Tanıtım📻

26.1K 879 272
                                    

Hello 🌸
Bana yine bir Orhan Gencebay şarkısından estilerrrr 🦋





Başlama tarihini şöyle alalım ; 👇🏻





~~~




📻 Ö M Ü R Ç I K M A Z I 📻



_________________________________________________________________________________________________________



(...)

Çok değil az evvel çıktıkları sokak silah sesleriyle inlerken küçük eli avuçlarında mümkünü varmış gibi biraz daha sıkı sarmıştı genç adam. Kunduralarının tabanı koştukları her adımda sokağın sessiz kısımlarını çınlatıyordu. Lakin dur durağı yoktu bu gidişin. Durmak ölümdü. Durmak ölümden beter bir düğümdü! Kendine değildi korkusu. Hatta başına çöreklenecek binlerce mihneti yamacındaki şu küçük kız için çekmeye razıydı. Lakin ona bir zarar gelirse... Düşüncelerini bölen girdikleri sokağın sonunda da bir beliren araba ışığı olmuştu. Geliyorlardı ! Her bir yandan sarmışlardı mahalleyi! Koşuşu aniden kesilirken dönüp nefes nefese bakmıştı genç kızın yüzüne. Deli gibi çarpan kalbiyle irislerini ay gibi parıldayan çehresinde dolaştırmıştı. Gecenin karanlığında , sokak lambasının loş sarılığında dahi ayan beyân ortadaydı yeşil gözleri. Korku doluydu irileşmiş menevişleri.

Boğazından sert yutkunma geçerken ani bir kararla dönüp yakınında durdukları eve doğru yönelmişti genç adam. Ancak beline kadar gelen beton bahçe duvarından içeri telaşla atlamış, ellerini uzatıp ardından gelmeye çabalayan kızı belinden tek koluyla kavrayarak duvarın üzerinden atlatmıştı. Ses çıkarmamaya özen göstererek bahçenin diğer kıyısındaki sundurma altına varmaları ise saniyeler sürmüştü. Görünmemek adına üst üste istiflenmiş odunlar ardına sığışmaya çabalamışlardı. Derken araba tam da gizlendikleri evin önünde durmuş, inen polislerden biri elindeki fenerle karşıdaki eve yönelirken diğeri bulundukları bahçeye doğru atmıştı adımlarını. İçeri girmek yerine az evvel atladıkları duvara yaklaşmıştı. Gözlerini kapatıp nefesini tutmuştu genç kız. Narin bedeni ona birkaç beden büyük gelen yeşil parkanın içinde kaskatı kesilmişti. Elleri ise ondan bağımsızmış gibi sarınmıştı genç adamın ceketinin yakalarına.

Polisin el feneriyle bahçeyi kontrol edişi saniyeler sürse de gizlenen gençlere bir ömür kadar uzun gelmişti. Tuttukları nefesler, taş kesilmiş bedenler ve deli gibi çarpan iki kalp... El fenerinin ışığı ayaklarının dibine dek gelse de onları muallaka çıkaramamıştı. Polis memuru ise bahçeden ümidini keserek arabaya geri dönmüştü. Diğer memurunda binmesi ile arabanın motor sesi duyulmuştu. Tuttuğu nefesi büyük bir rahatlama ile bırakırken yeşil gözlerini nihayet aralayabilmişti genç kız. Kurtulmuştu ! Büyük bir beladan kurtulmuştu ! Hemde öyle ki , onu kurtaran kişi hiç beklemediği biriydi. Gözbebekleri yalnızca milim ötesinde duran bir çift siyah göze takıldığında sertçe yutkunmuştu. Kalbi az önce korkudan hızlı hızlı atarken şimdi nedendi bu delirişi ? Kasılmış parmakları halen genç adamın yakalarını tutmaktaydı. Bir an düşüvermişti bulundukları gerçekliğe. Hiç tanımadıkları bir evin odunluğunda hiç olmadıkları kadar yakınlardı! Genç kızın sırtı istifli odunlara yaslanmış, delikanlı ise onu bedeniyle bürümek ister gibi kendini siper etmişti. Nefesini duyabiliyor, bedeninin sıcağını hissediyordu. Sert bir yutkunma daha geçmişti boğazından.

-Neden?'demişti sıcak nefesi genç adamın dudaklarına vururken. Uzun siyah saçları kirpiklerine takılmıştı. Ancak onu çekecek ne hali nede aklı vardı. Ona değen bedeni adeta karıncalanmıştı. Dolgun dudakları hafifçe titremişti. 'Neden kurtardın beni Tahir ağabey?'

Neden? Neden ? Neden? Zihninde milyonlarca şey olsa da şuan duymak istediği şey bir cevaptı. Neden? Sesini, bakışını, gülüşünü haram ederken bu yaptığı nedendi ? Mahallesinin küçük kızına ağabeylik mi yapıyordu? Yoksa sağcılar kahvesinde solcu bir kızı polis elinden kurtardım diye alaya mı alacaktı? Tahir'in nefesi ciğerlerinde takılı kalmıştı. Kolları arasındaki kız perde ardından gördüğü o basma fistanlı bıcır bıcır kız çocuğu değildi. Örgülerine beyaz kurdeleler takılmış siyah önlüklü talebe de değildi. Bacaklarına geçirdiği kot pantolon, sırtına giydiği yeşil parka ve gözlerine sürdüğü kalın sürmeler ile bambaşka olmuştu. Genç bir kadın olmuştu. Lakin yinede içindeki o cıvıldayan kız çocuğunu yok edememişti. Çenesinin kıyısına bulaşan boya onu duvarlara yazı yazan bir devrimciden çok sulu boyasıyla resim çizen bıcırık yapmıştı. Çenesine doğru inen ince bıyıkları dudaklarının titreyişi ile kıpırdanmıştı.

-Bilmiyorum.'demişti nefes verir gibi bir fısıltıyla. Sözleşmiş gibi gözlerini bir lahza çekmiyorlardı birbirlerinden. Mehmed Tahir'in eli kıpırdanıp kızın sırtından omuzuna doğru süzülmüştü. 'Bilmiyorum ama, eğer lüzum etseydi ben senin için ölüme de giderdim Feride.'





~~~





Şimdi kader çıkmazında
Çıkar bir yol arıyorum
Aşk eğer bir kumar ise
Son şansımı oynuyorum
Ey sevgili sen yerine
Ben dertleri sarıyorum
Hangi yöne gitsem yine
Aynı yöne varıyorum








Ömür Çıkmazı 📻 (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin