38.Bölüm
''Emrin olur güzelim , boynum sana kıldan ince!''_____________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________
Ellerinden sıkıca tuttuğu arkadaşının çığlığı ile olmuştu Feride'nin kendine gelişi. Kalbi bulundukları durumun vehametiyle kapana kısılmış güvercin misali çırpınmaya başlamıştı. Başlarında bir tane bile büyük yoktu! Anneler ve babalar İstanbul'un diğer ucundaki bir düğüne gitmişlerdi. Mehmed Tahir ise Mahir'i alıp pideciye gidecekti! Peki ya bu kız suyu dahi gelmişken onların dönüşünü nasıl bekleyecekti? İçine tıpkı Zehra gibi derin derin nefesler çekerken biraz da yedi ay sonra yaşayacaklarını yakinen seyreder gibiydi. Acıyla dolan denizden mavilikler korkuyla açılmıştı.
-Erken ! Daha erken Feride! Neredeyse bir ay vardı doğuma!'demişti can havliyle konuşarak. Genç kız ne diyeceğini bilemez haldeydi. Bebek hem erken hemde vakitsiz geliyordu. Şimdi sokağa çıkıp taksi bulmaya çalışsa Zehra'yı asla evde bir başına bırakamazdı. Başını camdan uzatıp imdat diye mi bağırsaydı acaba ? Yok yok! O zamanda bütün çıkmaz kapıya dökülür, ölen kalan var zannederdi. Bir de tek doğuran siz misiniz bu ne canım diye laf yerlerdi bilmiş teyzelerden! Telaşla girmişti arkadaşının koluna.
-Korkma canım. Korkma arkadaşım. Halasının kuzusu sıkıldı demek ki içeride. Gel yatağına götüreyim seni. Şimdi gelir ağabeyimler. Vallahi bak eli kulaklarındadır sık dişini!'
Kısa kısa nefesler çekerek Feride'nin kolunda odasına doğru yürümüştü Zehra. Dediği gibi sakin olmaktan ve Mahir'lerin gelişini beklemekten başka çare yoktu. Hem Gönül Hanım daha geçen anlatmamış mıydı Mıstık'ın yedi buçuk aylık terlik kadar doğduğunu ? Şimdi maşallah ağabeyinin boyuna gelmiş eşşek kadar olmuştu! Demek ki onun bebeği de amcasına çekecekti! Biraz ağlamaklı, biraz ürkek bakışlarıyla açtığı kapıdan içeri yürümüştü. Doğum dalgaları sıklaşmaya başlamıştı. Tevekkeli sabah beri vuran bel ve sırt ağrıları onu inim inim inletmişti. Anlaşılan o ki o ağrılar doğumun habercileriydi. Lakin kendisi cahilliğinden anlayamamıştı! Zorlukla yatağa kadar yürümüş, derken giren keskin sancı ile bir anda iki büklüm olmuştu. Tiz çığlığı bu kez yatak odası duvarlarını çınlatmıştı.
-Dayanamayacağım daha fazla! Birşey yap Feride! Bebek geliyor!'
Genç kız arkadaşını yatağın ucuna iliştirmiş, elleri dudaklarına yaslanırken eli kolu titreyerek birkaç adım gerilemişti. Ne yapacaktı şimdi? Kızcağızın kapı önüne çıkacak hali dahi kalmamıştı! Mahir ve Mehmed Tahir gelse bile imkanı yok hastaneye yetişemezlerdi! El mahkum doğum evde olacaktı! Lakin bari ebe yetişebilseydi! Tam o esnada Zehra'dan acı dolu bir çığlık daha yükselmişti.
-Feride yardım et! Filiz'in bebeği de sen doğurtmamış mıydın ? Yardım et n'olur dayanamıyorum!'
Duyduğu serzenişle yüzünde ağlamaklı bir ifade belirmişti. Evet Filiz'in doğumuna destek olmuştu. Fakat o gece ne yaptığını asla bilmiyordu! Üstelik şimdi mevzu bahis olan kendi canı , kanıydı! Ya birşey olursa? Ya yanlış bir şey yaparsa? Vallahi ölürdü kahrından! Ama böyle de eli kolu bağlı duramazdı. Kızcağız resmen acı içinde kıvranıyordu. Kendi kendine cevap verir gibi başını sallamış, koşarak çıkmıştı odadan. Anneleriyle yaptıkları doğum muhabbetinden aklında ne kalmışsa onu yapacaktı. Evvela koşarak mutfağa gitmiş, gördüğü en büyük tencereyi su doldurup ocağa sürmüştü. Sıcak su lazımdı. Lakin neye lazımdı? Derinden oflayarak koşturmuştu yeniden odaya. Zehra'nın yatağına yatmasına yardımcı olmuş, arkasını oturma odasından topladığı kırlent yastıklar ile desteklemişti. Koştururken ara ara durup etrafına bakınıyor, ellerini şakaklarına yaslayarak ne yapacağını düşünüyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ömür Çıkmazı 📻 (Tamamlandı)
Novela Juvenil-Neden?'demişti sıcak nefesi genç adamın dudaklarına vururken. Uzun siyah saçları kirpiklerine takılmıştı. Ancak onu çekecek ne hali nede aklı vardı. Ona değen bedeni adeta karıncalanmıştı. Dolgun dudakları hafifçe titremişti. 'Neden kurtardın beni...