📻28.Bölüm📻

5.9K 549 192
                                    

28.Bölüm
''Ay ışığı tende bıçak, giden sürgün kalan kaçak. Aşk bize sıla...''

______________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________

Takvimler on üç eylül bin dokuz yüz sekseni gösteriyor olsa da henüz sabaha güneş doğmamıştı. Nitekim güneş o gün ve günlerde kolay kolay doğmayacaktı. Filiz binbir acı ve kıvranış ile nihayet bebeğini sağ salim dünyaya getirebilmişti. Minicik, tıpkı annesine benzeyen tatlı bir kızı olmuştu. Onu gördüğünde Oktay'da tıpkı böyle söylemiş, genç kız ağabeyine sımsıkı sarılıp dakikalarca hıçkıra hıçkıra ağlamıştı. Ardından biraz olsun uyuyup dinlenmiş, sonrada temizlenip bebeğini ilk kez emzirmişti. Bu anlara böyle yakinen şahitlik edebildiği için mutluluk dolmuştu Feride. Şimdiyse Filiz'in lavaboya gittiği bir anda minik bebeği kucağına almış, değiştirip temiz çarşaflar yaydığı yatağın ucuna oturmuştu. Yaprak yeşilleri avuç içi kadar suratı olan güzelliği seyre dalmıştı. Öyle ki , içeri girip yanına ilişen ve kollarını ona sarmalayan kocasını bile sonradan fark etmişti. Mehmed Tahir başını karısının omuzuna yerleştirmiş, yanaklarını usulca birbirine yaslamıştı. Derin bir iç çekmişti Feride.

-Bir melek gibi değil mi ? Hatta bir mucize! Ellerime doğduğuna hala inanamıyorum.'demişti sona doğru bir fısıltıya dönüşen mırıltısıyla. Genç adamın duyduğu sözlerle dudakları içtenlikle kıvrılmıştı. Kırk yıl düşünse bu gece bu çatı altında bir bebek sesi duyacağı gelmezdi aklına. Tek dileği sevdiğine kavuşmakken yaşadıkları şaşırtıcıydı. Elini uzatıp karısının bebeği tutan narin parmaklarına sevgi dolu bir dokunuş bırakmıştı.

-Sendeki huzuru fark etmiş görünüyor. Baksana nasıl da rahat uyuyor kollarında.'

Dediğiyle yüzünü çevirip Feride'nin az evvel giydiği elbisesinin açıkta bıraktığı gerdanına uzanmış, burnunu oraya hafifçe sürterek belli belirsiz bir buse kondurmuştu. Saatler evvel aynı yatakta tutkuyla sevişirken şimdi hiçbir şey yaşanmamış gibi bebek seviyorlardı. Hakikaten insanoğlunun bir saniye sonrasına garantisi yoktu. Genç kızın gözleri hissettiği dokunuşun huzuruyla kapanmış, boğazından geçen kısa yutkunuş ile dönüp yaprak yeşillerini kocasının esmer çehresinde gezdirmişti.

-Bu yaptıklarını ömrüm boyunca unutmayacağım. Çok korkuyorum. Lakin yanımda sen olduğun müddetçe dik durmayı öğreniyorum.'demişti incecik duyulan nahif sesiyle. Unutmayacak, hatta nefes aldığı her gün kendine bu günleri anımsatacaktı. Kim evlendiği gece karısının hatrına iki komünisti, üstelik de ihtilal olduğu vakitler evine alırdı ki ? Ama yapmıştı. Mehmed Tahir ne hissettiğini bildiği halde Oktay'ı dahi misafir ediyordu evinde. Bunun minneti nasıl olacak bilmiyordu. Genç adam ise bunları konuşmak istemiyordu. Evet bunları Feride için yapıyordu. Her an ona diklenen, terslenen, karısına karşı olan hislerini fütursuzca göstermekten çekinmeyen o adamı bu çatı altında Feride için tutuyordu. Fakat karısının bunlar için ona ölesiye bir minnet duymasını istemiyordu. Aşklarının minnetin gölgesinde kalmasını istemiyordu.

-Bir gün...'demişti hemen mevzuyu değiştirmeye çalışırken. Elini uzatıp baş parmağıyla minik bebeğin yanağına belli belirsizce dokunmuştu. 'Ama öyle yakında değil. Okulun bittiği, mesleğini edindiğin , hayallerine kavuştuğun vakitler tıpkı böyle pembe tenli bir kızımız olsun istiyorum. Huyu suyu, çehresi tıpkı sana benzesin.' Cümleleri bittiğinde yüzünü ona dönmüş olan karısına doğru yaklaştırmış, alınlarını birbirine ağır ağır yaslamıştı. Mutlulukla kıvrılmıştı Feride'nin dudakları. Mehmed Tahir ile bir kız çocuklarının olması... Onun çocuğunun annesi olmak... Öyle güzel bir düşünceydi ki bunun hayali dahi içini huzurla doldurmaya yetmişti. Kirpiklerini kaldırıp zifiri harelere yakından ve içtenlikle bakmıştı.

Ömür Çıkmazı 📻 (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin