📻18.Bölüm📻

6.6K 653 241
                                    


18.Bölüm
''Sevemedim kara gözlüm seni doyunca! Ayırmasın Mevlam bizi ömür boyunca!''

________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________

Kıyılan nikahın ardından ayaklanıp evvela Hasene Hanım'ın ellerinden öpmüşlerdi sevdalı gençler. Yaşlı kadının mutluluğu gözlerinden okunur vaziyetteydi. Bir tanecik Mehmed Tahir'i seneler boyu hayalini kurup dualarına eklediği gibi ahretliğinin torunu güzeller güzeli Feride ile evlenmişti. Bu daha ilk adımdı. Onlara daha anlı şanlı düğün dernek kuracak, eğer burada onunla yaşamak isterlerse kıyısında köşesinde neyi varsa verip bu köhneleşmiş evi onlara tazecik bir yuva edecekti. İşte tüm bunları yaptığında gözü ardında kalmayacaktı. Huzur içinde yumacaktı gözlerini ahir dünyasına.

Mehmed Tahir babaannesinin elini öpüp ardından can dostu, kardeşten ötesi Mahir'e çevirmişti yönünü. Mutluluk ve heyecanla dolu zifiri bakışlar mahcubiyetin en koyusuna boyanmış elalara içtenlikle tutunmuştu. Bu gelişe öyle sevinmişti ki! Kendilerini bildikleri günden beridir bir kez olsun küs uyumamışlardı. Gündüz yaşadıkları tartışmaların , hatta vuruşmaların sonları hep akşam eve giderken barışmak olmuştu. Şimdide bozulmamıştı adetleri. Mahir ilk şaşkınlıkla ettiği tüm lafları yutmuş, Tahir ise duymamazlıktan gelmişti. Daha fazla duraksamadan sarılmıştı iki iri kıyım delikanlı. Kaderde can dostluktan akrabalığa geçmek de vardı demek.

Mehmed Tahir dostunun kollarından huzurla ayrılıp hemen köşede duran kız kardeşine yönelmiş, Feride ise kocasının ardından ağabeyinin karşısında kalakalmıştı. Nikahtan evvel odaya girdiklerinde Mahir'e değen gözleri hemen doluvermişti. Şimdiyse yeniden burnunun direği sızlıyor, içi koyu bir hasretle kavruluyordu. Aylar olmuştu ağabeyine sarılmayalı. Ona kızgın, kırgın olmalıydı. Peki ya şimdi müsaade edecek miydi bu hasretin son bulmasına? Mahir kız kardeşinin içinden geçenleri ve kıvranışını duymuş gibi ona doğru bir adım atmıştı. Yüzünde tek bir ifade dahi yoktu. Hatta tanımayan biri ona öfkeli dahi diyebilirdi. Lakin değildi. En az Feride kadar hasret dolu, en az Feride kadar bu hasretin son bulmasını istemekteydi. Elini havaya kaldırıp kız kardeşine doğru uzatmış, elaları yaprak yeşillerine ağır ağır tutunurken kaşlarını havalandırmıştı.

-Hayırlı olsun bacım. Allah mesud etsin.'

Ağabeyinin sesini duyduğu an gözlerinden birer inci tanesi solgun yanaklarına süzülmüş, hemen atılıp uzattığı elinden öperek alnına koymuştu Feride. Bu Mahir'in onu affettiği anlamına geliyordu değil mi? Aralarında bir kırgınlık kalmayacağının, ağabeyinin onun varlığını ömründen ve dahi yüreğinden silmeyeceği manasındaydı? Elini öptürmekle kalmamıştı Mahir. Ela gözleri içinde bulundukları vaziyetle dolu dolu olurken kendini sıkıp ağlamamış, kız kardeşinin alnına uzun bir buse kondurup onu bağrına basmıştı. Bu manzarayı gören diğerleri ise rahat bir nefes almışlardı.

Kısa kutlamalar ardından imam efendi müsaade istemiş, damat bey ve gelin hanımın ağabeyi onu geçirmek üzere birlikte dışarı çıkmışlardı. Onların gidişleri ile küçücük oda bir anda boşalmış, Hasene Hanım ben yatsı için abdest tazeleyeyim diyerek bastonuyla odadan ayrıldığında ise iki genç kız karşı karşıya kalıvermişlerdi. Zehra'nın maviş gözleri aylardır göremediği can arkadaşının üzerinde mahsunlukla dolaşmıştı. Nasıl  da zayıflamış, bir deri bir kemik kalmıştı. Eskiden capcanlı bakan yaprak yeşili gözleri şimdi olgunluk ve mahcubiyet ile bezenmiş, rengi solmuştu. Saçları ise... Mahalledeki tüm kızları kıskandıran gür ve simsiyah o güzelim saçlarıysa hem kısacık kesilmiş, hemde eski kuvvetini yitirip cansızlaşmıştı. Ömür Çıkmazı'ndan uzakta eriyip gitmişti Feride. Şimdi daha iyi anlıyordu Tahir'in nikah için neden bu kadar gözünü kararttığını. Niçin anne , babasını karşısına almak pahasına onu çıkmaza geri getirdiğini. Bitiyordu Feride. Özünü ve benliğini yitiriyordu göz göre göre. Ve ona uzanan eli can simidi gibi tereddütsüzce kavradığına göre bu yitişi istemiyordu. Denizden menevişler yere doğru dönerken başını önüne eğen kıza doğru bir adım atmıştı. Yüreğinde kocaman bir yara vardı. Fakat yamacında onun her halini bilip dilinden dökülmeden aklından geçeni bilen dostu olmadan o yara iyileşemeyecekti.

Ömür Çıkmazı 📻 (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin