8.Bölüm
''Kimi benim gibi sever gönülden. Kimi senin gibi el olur gider!''____________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________
Zemheriydi mevsim. Elleri, ayakları, yüzü üşüyordu genç kızın. Lakin kalbi... Ah kalbi ! Gördüğü simayla gönlünün hasret dolu bulutları sağnağa durmuş, irislerinde yedi renkli çiçekler açmıştı. Hele de genç adamın ailesine verdiği evlilik cevabı... Feride ayaklarının yere değmediğini hissediyordu. Bu ne kutlu bir gündü böyle? Gönlünün en güzel köşesine astığı sevdasının katmerleniş günüydü!
Fotoğrafı istemeye istemeye Zehra'nın avuçlarına bırakmış, içine doğan güneş ile daha geç olmadan yönelmişti eve. Yüzünde son zamanlardaki en mutlu ifadesi asılıydı. Bu mutluluğunun kolay kolay bozulacağını sanmıyordu. Şimdi odasına çıkacak, sevdiği adamın penceresine bakarak birkaç nâme dizeleyecekti çiçek kapaklı defterine. An o andı. Zaman bu zaman ! Elini cebine atıp önlüğünün cebinden anahtarını çıkarmış, kapıyı sessiz olmaya çalışarak usulca aralamıştı. Ev sessiz görünüyordu. Mıstık ortadaki masaya defter kitaplarını yaymış, oflaya puflaya yazı ödevini yapıyordu. Okulunu ve derslerini sevme konusunda maalesef ki ablasına çekmemişti. Nitekim büyüdüğünde futbolcu olacağını söyleyerek ders çalışmasına gerek olmadığını her fırsatta vurguluyordu. Genç kız içeri girip ayakkabılarını portmantoya bırakmış, ardından elini uzatıp kardeşinin saçlarını onu her daim sinir eden bir şekilde karıştırmıştı. Mıstık huysuz homurtular ile ablasının elini iteklemiş, ardından çatık kaşlarla yazısına devam etmişti. Derken o beklenen ama gelmemesi umulan şey olmuş, Gönül Hanım ellerini el havlusuna kurulayarak önlükle çıkmıştı mutfaktan.
-Nerdesin kızım sen? Neredeyse akşam ezanı okunacak! Bulamadın mı evin yolunu?'
Annesinin dediği ile az evvel havalanan kademleri yere basmış, gözlerinden fışkıran pembe kalpler sönüvermişti genç kızın. Akşam ezanı olmadan gelmişti işte! Sorun akşam ezanından sonra gelmek değil miydi? Neydi bu böyle? Gittikçe daha mı erken gelmesi gerekecekti eve? Yok yok ! Bu gidişatın sonu hayır değildi! Yarın öbür gün üniversiteye başladığında ne olacaktı? Geç vakte dek sürecek derslerine girmemesi mi gerekecekti? Boğazından sert bir yutkunma geçerken çene kemiklerini hafifçe kasmıştı.
-Kâfi anne !'demişti ses tonu bir parça yüksek çıkarken. Göğsünün için öfke, kalbi ise az evvel sevdiği adamı görmekten ve dahi sevdasını hissetmekten ötürü kuvvet doluydu. Kaşlarını hırsla çatmıştı. 'Akşam ezanı okusa ne olacaktı? Kurtlar mı kapacaktı beni sokakta? Bak gördüğün gibi geldim ve buradayım! Deli gibi ders çalışırken kendime bir armağan verip arkadaşımla pastanede çay içtim ! Bunun için yine saçlarımı yolacaksan yol ! Çünkü benim bu durumdan kâfi derecede sıtkım sıyrıldı !'
Dedikleriyle tek bir lahza daha beklemeden merdivenlere yönelmişti. Gönül Hanım ise donup kalmış, bu çıkış karşısında adeta dumura uğramıştı. Feride hiç annesine ses yükseltecek bir kız mıydı? Değil ses yükseltmek, dediğinden çıktığı şimdiye dek görülmüş şey değildi. Eh, neyse. Bu aralar biraz heyheyleri üstündeydi anlaşılan. Onunla iyice tersleşmek istemiyordu. Zira bu akşam tüm enerjisini Mahir'e harcayacaktı. Feride'yi haftasonu geldiğinde Erhan Bey hale yola sokuverirdi artık.
Genç kız hışım dolu adımlarla çıkmıştı merdivenleri. Odasına girmiş, kapatıp sırtını nefessizce kapıya yaslamıştı. Suratı şaşkınlık doluydu. Ve eli böğründe adeta saniyeleri sayıyordu. Geçmişti! Aradan birçok dakika geçmiş fakat annesi onun arkasından bağırmak yahut odasına gelip saçına yapışmak gibi bir teşebbüste bulunmamıştı. Bunu yapmış mıydı sahi? Gönül Hanım'ı ilk kez ekarte etmeyi başarmış mıydı? İyice yükselen neşesiyle önlüğünü çıkarıp günlük kıyafetlerini geçirmişti üzerine. Bugün iki adım birden atmıştı hayatında. Hem sevdiği adamın sevdasından yana şüphesi kalmamış, hemde annesinin köhne zihniyetini kırmayı başarmıştı. Öyle bir güç dolmuştu ki göğsünün içi. Şimdi sokağa çıkası sağcılar yahut solcularla yürüyüşlere katılası vardı. Hatta duvarlara nice manalı sözler çizittirmek ! Öyle ulaşılmaz, öyle özgür, öyle çılgınca geliyordu ki o yapılanlar ! Belki onlardan biri olmak bu hissettiğinden daha güçlü edecekti onu.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ömür Çıkmazı 📻 (Tamamlandı)
Novela Juvenil-Neden?'demişti sıcak nefesi genç adamın dudaklarına vururken. Uzun siyah saçları kirpiklerine takılmıştı. Ancak onu çekecek ne hali nede aklı vardı. Ona değen bedeni adeta karıncalanmıştı. Dolgun dudakları hafifçe titremişti. 'Neden kurtardın beni...