📻33.Bölüm📻

6K 559 136
                                    

33.Bölüm
''Tut ellerimden. Gitme benden, kalbimden. Evim ol sen ! Memleketin ben...''

_______________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________

İyiden iyiye ayyuka çıkmıştı zemherinin gelişi. Henüz kuru olsa da soğuk her akşam muhakkak sobaları tutuşturup bacaları tüttürüyordu. Hasene Hanım'ın bahçesinde çiçekler kış uykusuna geçmiş, ağaçların yaprak döküşü gayrı bitmişti. İyi ki bitmişti. O bahçeyi süpürmek ve tertipli tutmak uzun vakitlerini almıştı Feride ve Mehmed Tahir'in. Lakin artık ilkbahara dek rahattılar. Evliliklerine, birbirlerine alıştıkları gibi evlerine de tastamam alışmışlardı. Genç kız bazen doğduğundan beri burada yaşamış gibi hissediyordu. Bu sıcaklık küçük çatı altının onlara yuva oluşundan mıydı? Nice acılar , nice üzüntüler yaşamış olsalar da bu evde yüzleri daima gülmeyi bilmişti.

Erkenden olmuştu uyanışları. Feride artık alışkın bir tavırla kahvaltı hazırlamaya koyulmuş, ardından odaya dönüp kocasının giyinişine yardımcı olmuştu. En sevdiği şey Mehmed Tahir'in gömlek düğmelerini aheste aheste iliklemekti. Çünkü o düğmeleri iliklerken genç adam büyülenmiş bakışlarla onu izlemekteydi. Sonra uzanıp artık iyice uzayan saçlarına dokunuşu, geriye ittirdiği sırma tutamlar ardından çıkan ak gerdanına uzun bir buse bırakışı... Bunları yaşamadığı bir sabah eksik gibiydi.

Giyinişleri sonrasında Feride son hazırlıkları yapıyor, Mehmed Tahir içeri bahçeden odun ve kömür takviyesi yapıyordu. Gündüzleri sadece Hasene Hanım'ın odasındaki soba yanıyordu. Yemekleri eskisi gibi bu soba yamacında yiyorlardı. Nitekim yaşlı kadın artık evin içinde dahi zor gezinir olmuştu. Sağlığı günden güne bozuluyordu. Artık çoğu sabah namazını kaçırıyor, uyandığında üzülerek abdest alıp hemencecik kılmaya çalışıyordu. Gençlerin odasına da bir soba kurulmuştu. Ama şimdilik akşamdan akşama ufaktan tutuşturmak yetiyordu.

Genç adam karısı ve babaannesi ile kahvaltısını etmiş, güzel hanımefendileri öperek işine yollanmıştı. Hemen ayaklanıp akşam yemeği için kuru fasulye ıslamıştı Feride. Artık ev işlerine ve yemeğe eli alışmış ve pratikleşmişti. Tüm gün sıkılmamak adına el işi de yapıyordu arada. Artık incecik iplerle danteller örmek kalmamıştı elbet. Kalın yünler edinmiş, kocası sıcacık giysin niyetiyle süveter örmeye başlamıştı. Babaannesi de ona destek oluyordu. Gayrı mecalsizleşen kolları örmesine engel olsa da en azından tarif ediyordu.

Ön hazırlığını yaptığı yemeklerini nihayet pişirip akşama dek dinlenmeye bırakmış, mutfaktan çıkıp üzerini değiştirmişti. Bu ona annesinden kalan bir alışkanlıktı. Yemek ve temizlik yaptığı kıyafetlerle durmazdı. Üzerine triko bir kazak, ince bir yelek ve kadife bir etek geçirerek geçmişti içeri. Şimdi oturup rahatça örgüsünü örebilirdi. Derken kapı çalmış, genç kızın örgü hayalleri bir müddetliğine rafa kalkmıştı. Gelen annesiydi. Zehra işlerini bitirip annesine geçmiş, Gönül Hanım'da el işini alarak kızına kahve içmeye gelmişti. İhtilalden beridir aralarındaki soğukluk ve sorunlar epey azalmıştı. Gönül Hanım hep aynıydı. Sadece artık Feride'ye daha az karışıyordu. Nihayetinde evli barklı kadındı. Birazda iyi geçinmeye gönüllü olunca gerisi çorap söküğü gibi geliyordu.

Annesinin gelişine memnun olmuştu genç kız. Aralarının düzelmesi, Zehra ile güzel anlaşıyor olmaları hep mutluluk sebebiydi. Onu sobanın yandığı odaya buyur ederek mutfağa koşmuş, pişirdiği kahvenin yanına evvelsi gün yaptığı çörekten de koymuştu. Hasene Hanım'ın tarifiydi bu. Ve bu kadar lezzetli oluşu bunu hakikaten ben mi yaptım dedirtmişti ona. Pastahaneden alınmıştan halliceydi. Küçük tepsiyi kavramış, babaannesi banyoda abdest alırken nazik adımlarla odaya yürümüştü. Annesinin gözleri odanın ve evin köşe bucağında turluyordu. Bakışları içeri giren kızına da çevrilmiş, dudakları gördüklerinden memnuniyet duyuşu ile kıvrılmıştı. Feride ev hanımı olmayı iyi becermişe benziyordu. Ev pırıl pırıldı. Kendisi desen hanım hanımcık giyinmişti. Bacaklarında kot pantolon ile ortalıkta asi asi gezdiği vakitleri hiç olmamış sayacaktı. Yakında bir tane de çocuk doğurur, tam bir kadın olurdu. Küçük sehpa misafirin önüne çekilmiş, kahve üzerinde yerini alırken dış kapı telaşla vurulmuştu. Tepsiyi oturacağı sandalyeye bırakarak kapıya koşmuştu genç kız. Gelene şaşırarak irileşmişti yeşil gözleri.

Ömür Çıkmazı 📻 (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin