2.Bölüm
''Masallar anlatıp avutamazsın, talihim gözünü açtı diyorum. Ninniler söyleyip uyutamazsın, gönlümün uykusu kaçtı diyorum. Müsaaden olursa ben gidiyorum...''________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________
Düşünce doluydu boşluğa bakan yaprak yeşili menevişler. Uzun kirpikleri dalgınlıkla kıpırdanıyor, parmakları arasında tuttuğu kaleme tırnağını hafifçe sürtüyordu. Zihni dün gecede takılıp kalmıştı. Karşı pencerede dudakları arasından beyaz dumanlar üfleyerek onu izleyen bir Mehmed Tahir... Gözbebekleri birleştiği an zaman durmuştu sanki. Genç adam olduğu gibi kalmış, Feride göğsüne sert bir yumruk yemiş gibi nefessiz kalırken ancak saniyeler sonra kendini toparlamış ve penceresini kapatıp perdesini çekmişti. Kalemi sıraya bırakıp ellerini sol yanına derin bir nefes çekerek yaslamıştı. O an aklına geldikçe nefesinin tekrar kesilmesine engel olamıyordu. Ne tuhaf bir andı o! Hayatının belki de her günü gördüğü adamın bir bakışı onu nasıl bu denli etkileyebilirdi ? İçinde bulunduğu gerçeklik bir an çarpıvermişti suratına. Ona bakıyordu Mehmed Tahir ! Onu izliyordu ! Cigarasının dumanını onu izlerken çekiyordu ciğerlerine ! Allah'ım ne delilik !
-Feride? Beni duymuyor musun ?'
İrkilerek çıkmıştı dalgın düşüncelerinden. Göğsünden ayrılan elleri tek yandan örüp ucuna beyaz kurdele bağladığı saçına can simidi misali sarınmıştı. Ona seslenen yanında oturan sıra arkadaşı Filiz'den başkası değildi. Genç kızın bir an telaş dolan yeşillerini gördüğünde elini uzatıp omuzuna koymuştu.
-Ne'n var kuzum? Çok dalgınsın bugün.'
Kızın dediğiyle yeşillerini ona çevirip endişe dolmuş çehresinde gezdirmişti Feride. Filiz iyi bir kızdı. Annesi ağabeyi solcu olduğundan onunla arkadaşlık etmesini istemiyor, başımıza bir de anarşiklik çıkarma Feride diyordu her lafı geçtiğinde. Lakin bugüne dek kızdan yana tek bir rahatsızlık duymamıştı. Yalnızca birbirlerinden çok farklı iki kişiliklerdi. Feride'nin beline dek uzattığı sırma saçları varken Filiz saçlarını her daim erkek gibi kısacık kestiriyordu. Feride her haliyle zarafetin vücut bulmuş haliydi. Oturuşu , kalkışı, konuşmasıyla tam bir hanımefendiydi. Birazda süslü. Saçlarını her gün değişik toplar, çeşit çeşit örgü bilirdi. Filiz ise giydiği siyah önlükten dahi rahatsızlık duyardı. Erkekler gibi pantolon gömlek giyseler olmaz mıydı yani? Genç kız hafifçe yutkunurken oturduğu yerde dikleşmişti. Zorlukla tebessüm etmişti.
-Geç yattım dün gece. Ondandır.'demişti çarçabuk konuyu kapatmayı ister gibi. Yaprak yeşilleri Filiz'in defteri arasına sıkıştırıp gizlice okumaya çalıştığı saman sayfalara düşmüştü. Kaşları istemsizce çatılırken ona doğru başını yaklaştırmıştı. 'Bu nedir Filiz? Niçin gizliyorsun?' Filiz duyduğu soruyla parmağını dudaklarına götürüp sıra arkadaşına susmasını işaret etmiş, sonrada etrafına temkinle bakınıp kimsenin onları dinlemediğinden emin olmuştu. Kesik bir nefesle dönmüştü yanındaki kıza.
-Bunu ağabeyimin kütüphanesinden gizlice aldım. Yasaklı kitaplardanmış! Ama öyle merak ediyorum ki okumazsam orta yerimden çatlardım !'demişti sır verir gibi. Kısık sesle kıkırdayarak kitabı defterin arasına iyice gizlemişti. Çenesinin ucuyla kitabı işaret etmişti. 'Sende okumak ister misin? Bitirdiğimde ödünç verebilirim.'
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ömür Çıkmazı 📻 (Tamamlandı)
Novela Juvenil-Neden?'demişti sıcak nefesi genç adamın dudaklarına vururken. Uzun siyah saçları kirpiklerine takılmıştı. Ancak onu çekecek ne hali nede aklı vardı. Ona değen bedeni adeta karıncalanmıştı. Dolgun dudakları hafifçe titremişti. 'Neden kurtardın beni...