📻26.Bölüm📻

6K 546 140
                                    


26.Bölüm
''Sana güzel sevda demek, yar demek, can dost demek...''

_____________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________

Büyük avuçların içinde ömürlük bir müebbet verilmişti küçük ellere. Yaprak yeşili gözler ince tül ardından zifiri harelere kısa bakışlar atıyor, kiraz dudaklar mahcubiyet dolu tebessümler ile kıvrılırken irisleri sağa sola kaçışıyordu. Gece karanlığı gözlerin ise ondan bir an bile kopası yoktu. İçi gider gibi hayranlık dolu bakışlar sevdiğinin varlığına inanmayı ister gibi bakıyordu. Kalın parmaklar avuçlarında duran nahif elleri okşuyordu. Saniyelerdir sürüyordu bu sükunet. Kalpleri vuslatın sevinci ile mutluluğun doruğu arasında donakalmıştı. Sanki bıraksalar genç adam karısını günlerce, hatta haftalarca böyle izleyebilirdi. Lakin göğsünün içinde her an duracak gibi ritmini şaşıran o delişmen buna müsaade etmiyordu. Sert bir yutkunuş geçmişti boğazından. Dudakları besmele ile kıpır kıpır olurken büyük ellerini uzatmış, nihayet simli tülden duvağı usulca açmıştı. Uzun kirpikler, birer yaprağı andıran yeşil menevişler, biçimli ve kiraz renkli dudaklar, al yanaklar... Kesik bir nefesle uzatmıştı ellerini o yanaklara. Ve dudakları sevdiğinin alnına aşkının mührünü bırakmıştı. Hafifçe sallamıştı başını iki yana.

-İnanamıyorum.'demişti bir rüyanın içindeymiş de sesini biraz yükseltirse uyanacakmış korkusu ile. Elini uzatmış, parmaklarının ardıyla tüy gibi bir dokunuş bırakmıştı kiraz dudakların kıyısına. 'Burada olduğuna, beni sevdiğine, benim olduğuna inanamıyorum Feride. Bu gecenin düğün gecemiz olduğuna inanamıyorum. Yüreğimin bunca mutluluğu kaldırabildiğine inanamıyorum.'

İçtenlik doluydu genç kızın gülüşü. Gözlerinin içi eşi benzeri olmayan bir huzurla parıldıyordu. O da inanamıyordu. Hala Mehmed Tahir'e kavuştuğuna inanamıyordu. Sanki hakikaten bir rüyanın içinde gibiydiler. Sabah olduğunda uyanacaklar ve ucu bucağı bulunmayan o hasreti tüketmeyi sürdüreceklerdi. Böyle anlarda hep o rüya geliyordu aklına. Mehmed Tahir'in marangoz atölyesinde kaza geçirdiği ve imtihana gittiği günün gecesinde gördüğü o korku dolu rüya geliyordu. Şimal yıldızının parıldadığı gökyüzünün bir anda kararışı, ardından hiçbir vakit parlaklığını yitirmeyen yıldızın sönüp gidişi... He ne kadar o gün yaşadığı kaybetme korkusundan dolayı gördüğünü bilse de en mutlu olduğu anlarda gözlerinin önüne hep o rüya geliyordu. Küçük avucunu kaldırıp kocasının yanağında duran eli üzerine usulca kapatmıştı.

-İnan artık canımın şenliği. Seninleyim, seninim. Ve tüm benliğimle seni seviyorum. Düş değil bu, hakikat!'

Sevdiğinin fısıltısı ile yüzünde iri bir gülüş belirmişti Mehmed Tahir'in. Oturduğu yatakta biraz kıpırdayıp aralarındaki mesafeyi sıfıra indirgemişti. Elleri gelinliğin açıkta bıraktığı ince kollara süzülmüş, aşk kokulu okşayışlar bırakmıştı karısının tenine. Hakikatti ya! Mutluluk dolu bir hakikat! Uzun bir sabrın nihayeti olan hakikat! Öyle inanıyordu ki bu güzeller güzeli kızın onu sevmesi bahtına vuran en büyük talihti! Başını ağır ağır eğmiş, evvela omuzuna, ardından müptelası olduğu kokunun kaynağı olan ak gerdana doğru değdirmişti dudaklarını. İçine derin nefesler çekmiş, ciğerlerine bayram ettirmişti. Kuaförün neredeyse serbest bıraktığı iri dalgalı saçlara uzanmıştı eli. Kalın parmaklarını siyah tutamlar arasında gezdirirken nazikçe ayırmıştı duvağı karısının saçlarından. Yaprak yeşillerine değmişti kömürden hareler.

-Seviyorum seni.'demişti avuç içleri sırmaları okşarken fısıltıyla. 'Ekmeği tuza banıp yer gibi. Geceleyin ateşler içinde uyanarak, ağzımı dayayıp musluğa su içer gibi.' Dudaklarında peyda olan hoş tebessümle eğilmiş, usulca yaslamıştı alnını alnına. 'Ağır posta paketini neyin nesi belirsiz, telaşlı , sevinçli, kuşkulu açar gibi. Seviyorum seni, denizi ilk defa uçakla geçer gibi. İstanbul'da yumuşacık karırken ortalık, içimde kımıldayan birşeyler gibi.' Elini karısının ürperen teninde gezdirip küçük elini kavramış, ardından sol yanına bastırmıştı. 'Seviyorum seni, yaşıyoruz çok şükür der gibi...'

Ömür Çıkmazı 📻 (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin