📻35.Bölüm📻

5.3K 582 107
                                    

35.Bölüm
''Herşeye rağmen seven affeder biliyorum...''

______________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________

Karısının feryadını duyduğu an şok halinde koşmuştu sesin geldiği merdivenlere doğru genç adam. Basamakları telaşla inmiş, Gönül Hanım da ellerini önlüğüne kurulayarak peşi sıra gelmişti. Ne olduğu hakkında en ufak bir fikri dahi yoktu. Birine kötü birşey olmuş, Zehra aldığı haberle fenalaşmış olabilirdi. Yahut da eve dönerken ufak bir kaza geçirmişti. Lakin aşağı indiklerinde gördükleri manzara ile donup kalmışlardı. Gönül Hanım gelininin bacaklarından süzülen kan damlalarını gördüğünde Zehra yavrum diyerek yanına koşmuştu. Mahir ise istemsizce çatılan kaşları ile karısına bakakalmıştı. Bacaklarından sızan ve açık rengi elbisesinin yer yer lekeyen kan damlaları, Zehra'nın elleri karnında ağlayışı ve üst kattaykend duyduğu o haykırış. Mahir bebeğimiz...

Suratına sert bir tokat yemiş gibi bir anda olmuştu kendine gelişi. İçine kesik bir nefes çekerken hemen kalan basamakları inmiş ve karısını sarsmamaya özen göstererek kucağına almıştı. Hastaneye gitmeliydiler. Fakat Zehra yolda sarsılabilir, kaş yapmak isterken göz çıkabilirdi. En iyisi alt caddede muayenehanesi olan doktoru çağırmaktı. Hem çabuk gelir, hemde en azından durumdan haberdar ederek yol gösterirdi. Hıçkırıklara boğulan kızı odaya götürüp yatağa yavaşça bırakmıştı. Zehra öyle ağlıyordu ki Mahir'in beyni adeta durmuş gibiydi ! Ellerini şakaklarına değdirip kısaca nefeslenmiş, ardından karısını annesine emanet ederek fırlamıştı evden.

Belki de tek nefeste olmuştu incir altındaki bakkala varışı. İçeri paldır küldür dalmış, telefon edeceğini yarım yamalak söyleyerek ahizeyi kulağına yaslayıvermişti. Güm güm atıyordu kalbi. Nefesleri ciğerlerine tıkanıyordu. Eğer Zehra gebeyse ve daha müjdeleyemeden bebeğe birşey olursa... İşte o zaman Zehra'yı kimse toparlayamazdı. Ara ara mahsunlaşıp boşluğa takılan o maviş gözler bir daha asla neşeyle bakmazdı. Karşı taraftan alo sesini duyduğunda telaşla durumu özetlemiş, adresi vermişti. Şimdiyse yapacağı tek şey eve gidip karısının elini tutarak doktorun gelişini beklemek olacaktı.

Bakkala koştuğu kadar hızla dönmüştü eve. Yol boyunca gözleri dolu dolu olmuş, başını kaldırıp gökyüzüne bakarak Allah'ım sen evlat acısıyla sınama diye sayıklamış durmuştu. Anlayamıyordu. Nasıl olmuştu bu kaza? Zehra ne ara gelmiş, ne ara yukarı çıkmış da geri inmeye karar vererek düşmüştü? Aklına düşenle çatılmıştı kaşları. Acaba annesinin o malum kişiyle alakalı söylediklerini yarım yamalak duymuş ve yanlış mı anlamıştı? Ah Zehra ! Mahir'in varı yoğu mavi gözleri olmuşken geçmişe takılıp kalabilir miydi?

Çıktığı gibi aceleyle girmişti içeriye. Nitekim dış kapının aralık kaldığını bile eve döndüğünde fark etmişti. Hemen içeriye girmiş, doktorun az sonra burada olacağının haberini vererek yatağa doğru yürümüştü. Genç kız kızarıp şişmiş suratı ve artık ağlayacak dermanı kalmayan haliyle kayınvalidesinin sırtına koyduğu yastıklara yaslanmışt. Bacakları taş kesilmiş gibi kıpırtısızca uzanıyordu yatağın üzerinde. Gönül Hanım temiz bir bezi yıkayıp kan izlerini temizlemiş, yamacına oturup dualar mırıldanarak gelininin saçlarını okşamaya koyulmuştu. Ağlıyordu Zehra. Omuzları ve  göğsü sessiz hıçkırıkları ile sarsılıyor, dönüp dönüp birşey olmamıştır dimi Gönül Anne diye soruyordu. Karısının bu haline dayanamayan Mahir ise ellerini ensesine yaslıyor, odada endişeyle turluyordu.

Ömür Çıkmazı 📻 (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin