📻5.Bölüm📻

8.4K 635 252
                                    





5.Bölüm
''Son verdim kalbimin işine, aklım ermedi gidişine !''

______________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________

Boynunda hissettiği keskin sızı ve koluna giren kramp ile acı içinde aralamıştı yaprak yeşili gözlerini genç kız. Eli istemsizce tutulan boynuna gitmiş, başını dayadığı sert zeminden ağır ağır kaldırmıştı. Bu esnada zorlukla açık tuttuğu gözkapakları ardından bulunduğu yeri anlamaya çalışıyordu. Ah bunu yapmış olamazdı değil mi ? Gece yazı yazarken masa başında uyumuş olamazdı ! Üstelik pencere de açıktı! Boynu ve sırtı niçin böyle ağrımış sorgulamasına lüzum kalmamıştı. Uykusu geldiği halde inatla yatağına gitmezse böyle olurdu işte ! Lakin hak vermeden edemiyordu kendine. Nicedir hasret kaldığı o güzellik dolu anları yaşarken insan bırakıp da uyumak ister miydi? Aklına gelenle ardına dek açılmıştı gür kirpikleri. Mehmed Tahir ! Şimdiye dek o kapatmadan bir kez olsun kapatmamıştı penceresini. Peki ya dün gece? Elini tutulmuş boynundan çekemezken acıyla buruşturduğu yüzünü merakla çevirmişti karşı apartmana. Ve gördüğü ile dudaklarını birbirine bastırmıştı. Pencere açıktı ! Hatta perdenin bir kısmı dışarı çıkmış , hafifçe esen rüzgarda uçuşmaya başlamıştı. Demek o da kapatmamıştı penceresini. Derken bir anda açık duran pencerede Zehra belirmiş, dalgınlıkla elindeki toz bezini camdan aşağı silkelerken gözleri karşı camdaki arkadaşına takılmıştı. Yüzünde hemencecik tatlı bir tebessüm belirmiş, elini kaldırıp sallamıştı.

-Hayırlı sabahlar Feride! Hazırlanmamışsın hala. Yoksa bugün okula gitmeyecek misin?'

Duyduğu soruyla düşüvermişti bulunduğu gerçekliğin içine. Gözlerini telaşla komedinin üzerinde duran saate çevirmişti. Masa başında neredeyse günün ilk ışıklarına dek oturmak ona yaramamıştı. Neyse ki acele ederse hala ilk derse yetişebilirdi. Başını sağa sola sallarken boynunun acımasıyla dudaklarından bir inilti firar etmişti. Çabucak kalkışmıştı ayağa. Önlüğünü almak üzere dolaba yönelse de duraksayıp Zehra'ya tekrar dönmüştü.

-Yok yok gideceğim. Hemen giyinip çıkacağım şimdi. Sen neden bu kadar erken giriştin temizliğe? Hem ağabeyin uyumuyor mu odada?'demişti sesinde sona doğru merak dolu hisler ayyuka çıkarken. Öyle ya, açık açık Tahir uyandı mı diye soramazdı ! Zehra toz bezini silkmeyi bırakmış, dirseklerini pencerenin mermerine koyup dertli dertli iç çekmişti. Çokça severdi ağabeyini. Bu zamana dek aralarında ne bir kardeş kıskançlığı, nede bir tersleşme olmamıştı. Tahir ona ve Zeynep'e karşı her daim babacan ve kibar davranmıştı. Maviş gözlerini hafifçe kırpıştırmıştı.

-Az evvel yolcu ettik ağabeyimi. İzni bitti, birliğine teslim olmaya gitti. Bende toplayayım diye girdim odasına ama yatağı bozulmamış bile. Zaten uykusuzluk akıyordu gözlerinden. Yolda bari uyusaydı.'

Zehra bıcır bıcır konuşmaya devam etse de Feride olduğu yerde kalakalmış, gitti'den sonra sol yanını alevler sarmıştı. Gitmişti demek Mehmed Tahir . Bir rüya gibi gelip gitmişti. Bütün bir gece karşı penceresinde uyuyan sevdiğini izlemiş, sabah ise bavulunu alıp aralarına girecek aylara karışmaya gitmişti. Burun direğinin keskince sızlaması ve gözlerinin dolmasıyla sertçe yutkunmuştu Feride. Gitmişti ha ! Bir veda dahi etmeden çekip gitmişti! Tek bir kelam demeden, aralarında hem var, hem yok gibi olanı aşikar etmeden gitmişti! Beni bekler misin diye sormadan gitmişti! Sükut-u hayal dolu bir inci tanesi yanağına sızarken uzun kirpiklerini kırpıştırmıştı. Bakışları masa üzerindeki dolma kaleme takılmış, titreşen dudaklarıyla kendi kendine mırıldanmıştı.

Ömür Çıkmazı 📻 (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin