📻25.Bölüm📻

6.9K 637 161
                                    



25.Bölüm
''Güneşimsin, mehtabımsın, hasretimsin, canımsın...''

____________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________

Tepeden sıkıca bağladığı kuyruğu dalgalar halinde sallanırken elindeki tepsiyi dikkatlice tutup odanın kapısını dirseği ile açmıştı genç kız. Üzerinde tıpkı saçları gibi savura savura dolaştığı ara boy bir çan etek, dirseklerine kadar kısa kollu triko bir kazak vardı. Son günlerde hem düğün hazırlıkları hemde Mehmed Tahir'in ahvali derken istemsizce bir iki kilo verivermişti. Bunu hem gelinliğini diken terzi hemde Mehpare Hanım fark etmiş, kayınvalidesi gelinine derhal iki kavanoz pekmez göndermişti. Düğün üzeri olacak şey miydi bu? Zaten narincecik birşeydi bu kız. Bir de kısa zamanda böyle zayıflıyorsa düğüne dek bir deri bir kemik kalır, mazaallah hastalanırdı. Feride ise bu ihtimamdan oldukça memnuniyet duymuş, Hasene Hanım'ın da telkinleri ile kendine daha bir dikkat eder olmuştu. Kalın tabanlı terlikleri tahta zeminde ses çıkartırken mütebessim bir çehreyle yatakta oturan adama bakmıştı.

-Hadi doğrul biraz. Bak annen sana yine kemik suyuna çorba yaptı. İçince eskisinden daha sağlam olacakmışsın öyle dedi.'

Dediğiyle kıkırdayarak yürümüş, yatağın hemen kıyısına konumlandırılmış sehpaya tepsiyi bırakarak yorganın köşesine ilişmişti. Yaprak yeşilleri yüzünde beliren gülüşüyle okumakta olduğu kitabını kapatan sevdiğinde ağır ağır gezinmişti. Günler geçmişti üniversite imtihanının üzerinden. Lakin o hala farkında değildi. Çünkü imtihan çıkışında aldığı haber ona herşeyi unutturmuştu. Herşey genç adamın nişanlısını sabah erkenden imtihana götüreceği için var olan işlerini geç vakte dek olsa da bitirmek istemesiyle başlamıştı. Cemal Bey dükkanı oğluna bırakıp eve gelmiş, Mehmed Tahir ise işe devam etmişti. Lakin bir süre sonra hem dalgınlık hemde yorgunluk onu hiç ummadığı taraflara sürüklemişti. Küçücük bir dikkatsizlik bacağına koca bir çivinin saplanmasına sebep olmuştu. Şanslıydı, çünkü çivi paslı değildi ve kemiğe denk gelmemişti. Apar topar hastaneye kaldırılmış, o gece bol ağrılı geçmişti. Ricacı olarak babasını aratmış, Cemal Bey yanına Mahir'i de alarak hastaneye gelmişti. Binbir tembih etmişti onlara. Feride bu olayı bilmeyecekti. Mazaallah aklı karışır, dikkati dağılır ve emekleri bir kez daha zayi olurdu.

-Ben eskisinden de sağlamım zaten. Bakma hala yattığıma. İyiyim diye dükkana gidersem düğüne kadar bu güzel hemşiremi göstermezler bana.'

Nişanlısının dediğiyle kıkırdamıştı genç kız. İyi olduğuna sevinemiyordu bile. Aklı fikri dükkana döndüğünde başına ya bir daha böyle bir iş gelirse diye evham yapmaktaydı. Hasene Hanım verilmiş sadakamız varmış demişti. Haklıydı. Ve Feride ilk fırsatta bir sadaka daha vermeyi zihninin bir köşesine yazmıştı. Elini uzatıp Mehmed Tahir'in arkasındaki yastığı düzeltmiş, sehpayı biraz daha ona çekerken hafifçe kalkışmıştı yerinden.

-Ben kalkayım sen rahat ye.'demişti yavaşça ayağa kalkarken. Lakin o daha kalkmadan ince bileği büyük bir el tarafından sarmalanmış, sert sayılmayacak bir kuvvetle yatağa geri çekilmişti. Başını iki yana sallamıştı genç adam.

-Kal yanımda. Hatta...'duraksamış ve dönüp az evvel diğer yandaki komedine bıraktığı kitabını alıp sevdiğine uzatmıştı. 'Hatta ben çorbayı içerken kaldığım yerden sen devam et. Eminim ki Çalıkuşu Feride'ye en güzel benim Feride'm hayat verebilir.'

Ömür Çıkmazı 📻 (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin