📻FinalBölümü📻

8K 694 155
                                    

FinalBölümü
''Yeter ki sen yüreğimden tut!''

_________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________

Ağır ağır çıkıyordu taş merdivenlerden Feride. Ucuna fiyonk bağlanmış yüksek ökçeli papuçlarının kâdemi güz yapraklarını çatırdatmaktaydı. Üzerine giydiği döpiyes ise tıpkı gözleri gibi yeşilin en nahif tonlarını taşımaktaydı. Sol yanında pır pır eden gönül kuşu sanki her an kanatlarını açıp ötelere uçacakmış gibi heveskârdı. Ter basıyordu avuç içlerine. Peki ya niçin? Niçin her Eylül ona taptaze bir bahar gibi hissettiriyordu? Niçin kurumuş yapraklar arasında yürürken burnuna nazenin çiçeklerin mis kokuları doluyordu?

Nihayetinde basamaklar tamam olmuş, adımları siyah demir bir kapıyı bulmuştu. Elini uzatıp kesik bir solukla itmişti ağır demir parçasını. Kapı ardına dek açılıp arkasındaki köhne lakin yeni boyanmış duvara değmişti. İçeriden yükselen bir kağıt kokusu boşluklardan sızarak sızlatmıştı dimağını. Yeni basılmış kağıt kokusu... Dünya üzerinde en sevdiği koku... Kiraz dudaklarına mutluluk dolu bir tebessüm asarak dar koridorda yürümüş, ardından bıcır bıcır sesler yükselen kapının kolunu sızlayan burun direği ile kavramıştı. Bir kapı ardındaydı işte hayalleri. Bu kapının hemen ardındaydı Şimal yıldızının aydınlattığı o yolun nihayeti. Yorulsa da , zorlansa da adım adım katettiği , kimi zaman mecalsizce yere çöktüğü, kimi zaman gözyaşlarına boğulduğu lakin hiçbir vakit pes etmeyi düşünmediği o hedefin muvaffakiyeti ile arasında yalnızca bir kapı vardı. Zangır zangır titreyen avuçlarıyla ağır ağır aralamıştı o kapıyı. Ve görüş açısına giren mavi önlükler içindeki tazecik bahar çiçekleri olmuştu.

Şimal'in doğumu herkesin pes eder sandığı Feride'yi en çok körükleyen şey olmuştu. O bir kız çocuğunun annesi olmuştu! Kız çocuğu ! Tıpkı kendisi gibi hayaller kurarak heveslerle büyüyecek bir kız çocuğu! Peki ya bu kız çocuğuna vereceği en büyük armağan ne olacaktı? Bîttabii güzel bir istikbal! Lakin bu armağanı yalnızca kendi kızına veremezdi. Elinin, gözünün, gönlünün erişebileceği tüm kız çocuklarına vermeliydi bu eşsiz armağanı! Uzatmalıydı zayıf olsa da sevgi dolu elini. Öyle de yapmıştı!

Son senesinde kucağında bebeği olmasına rağmen sımsıkı sarınmıştı derslerine. Asılabildiği kadar asılmış, notlarını en yükseklerde tutarak üçüncülükle mezun olmuştu okulundan. Sevdiği adamın, en büyük desteğinin göğsünü kabartmış, tüm ailesinin övünç kaynağı olmuştu. Okulu bittikten sonra atanması uzun sürmemişti. Anadolu'nun ulaşımı ve yaşanması zor şehirlerinden birinin köyüne atanmıştı. Tüm mihnete rağmen ayaklarını yerden kesmişti bu mutluluk! O artık hakikaten bir Çalıkuşu olmuştu! Yer yer yıkıntı, çoğunluğu bir harabeyi andırasa da bir okulun muallimesi olmuştu! Okulu ilk gördüğünde göğsüne çöreklenen hüzne engel olamamıştı yalan yok! Bu denli harap olmuş bir binanın adam olması için çokça çaba gerekirdi. Lakin o çabayı kolaylıkla çözecek mahir eller yanıbaşından uzanıvermişti. Mehmed Tahir... Kısacık bir zamanda yardıma gelen Zehra ve Mahir ile birlikte el ele vererek o harabeyi andıran okul binasını adeta baştan inşaa etmişlerdi. Babaannelerine emanet ettikleri evlatlarını özleseler de onlar gibi niceleri için canlarını dişlerine takıp bitirmişlerdi.

Köylülerden yardıma ve desteğe gelenlerde olmuştu. Okulun ardından lojmanda içinde yaşanabilecek dereceye getirilmiş, eşyaları taşınıp perdeleri takıldığında sevimli minik bir yuva olmuştu onlara. Tahir de köye yakın ilçede ufak bir atölye kiralamıştı. İşler göz açıp kapayana dek yoluna girivermişti. Fakat Feride için asıl zorluk sonrasında başlamıştı. Okulun öğrencilerini bulup kayıt etmek.. Kucağındaki koca bir defter ile kapı kapı gezmişti köyün bütün evlerini. Bazısı sorunsuzca he diyip kayıt yaptırmış, bazısına dil dökmek icap etmişti. Lakin bilhassa da kız çocuklarının aileleri kızlarının okuması için binbir engel çıkarmaktan geri durmamışlardı. Birkaç eve günlerce gelip gitmiş, uzun uzun konuşmuştu Feride. Hatta yalvarmıştı! Yaşadığı onca zorluğa rağmen ne duruma geldiğini anlatmış, sonunda kalan o birkaç aileyi de ikna etmeyi başarmıştı. Kararlıydı! Bu köyde tek bir kız çocuğu bile ümmi kalmayacak , küçücük boylarıyla koca koca adamlara eş olmak için gelinlik giymeyeceklerdi!

Öyle de yapmıştı. Bugün küçük ama umut dolu okulda üçüncü senelerine başlayacaklardı talebeleri ile! Zamanın bu kadar hızlı akıp gittiğine inanamıyordu. Oysa ki daha dün gibiydi sırtında kara önlükle okula gittiği günler. Lakin şimdi hem hayallerine erişebilmenin verdiği mutluluğu yaşıyor, hemde daha yenice döndükleri İstanbul'da bıraktıkları ailelerini özlemeye başlıyordu. Herşey değişmişti esasen. Hepsi değişmişti. Mıstık geçen sene meslek lisesine başlamıştı. Zeynep ise sağlık lisesinde okumaya kazanmıştı. Furkan koca bir delikanlı olmuştu. Tüm günü amcasının küçüklüğü gibi sokakta oynamakla geçiyordu. Bu yıl değil ama seneye belki okula veririz demişti Mahir. Zehra geçen yıl güzeller güzeli bir kız doğurmuştu. Nazlı tıpkı halası Feride'ye benziyordu. Lakin gözlerini elbette annesinden almıştı. Onlardan sonra şimdide Mahir ve Zehra'ya yuva olmuştu Hasene Hanım'ın çıkmazdaki küçük evi. Bahçesi Furkan ve Nazlı'nın gülüşleriyle çınlamaktaydı. Böylesi pek güzel olmuştu! Babaannelerinin güzel ruhu huzur bulmuştu.

-Günaydın çocuklar !'

-Gü nay dın  öğ ret me nim !'

Sınıfın duvarlarında yankı bulan ince sesler gönlüne ilmek ilmek işlenirken mutluluk dolu bir gülüşle başını sallamış ve elleriyle oturmalarını işaret etmişti. O kadar mutluydu ki bazen kalbinin bu mutluluğa dayanamayıp patlayacağından endişe ediyordu. Uzun bir yolu aşıp gelmişti buraya. Uzun , engebeli ve dikenlerle dolu bir yolu. Fakat o yolun sonu işte bu tazecik çiçeklere, kardelenlerine çıkmıştı! Çok değil, on dakika evvel okulun bahçesinde sıra olmuş, gözlerini umutla diktikleri Türk Bayrağına bakarak İstiklal Marşını okumuşlardı. Hemen ardından içlerindeki bir hevesli Feride Öğretmen tarafından seçilmiş, merdivenlerin ikinci basamağına çıkıp var gücüyle bağırarak Andımızı okutmuştu arkadaşlarına. O anlarda gözlerinden sızanlara engel olamamıştı genç kadın. Ve bir hayal daha kurmadan edememişti. Bir gün onun evlatları da burada...

Çocuklar kısık mırıltılar ile sıralarına otururken yüksek ökçeleri üzerinde dimdik durarak masasına doğru dönmüştü. Bu yıl aralarına katılan birkaç minik vardı. Onlara küçük bir hoşgeldin konuşması yapmalıydı. Tabii ondan evvel güzel bir yoklama almalıydı. Derken yaprak yeşilleri ütülü bir örtü serdiği öğretmen masasının üzerindeki bir demet kır çiçeğine takılmıştı. Hafifçe çatılmıştı kaşları. Bu çocukların işi miydi? Yok yok! Buket öyle intizamlı bağlanmıştı ki bu işte bir büyüğün parmağı olmalıydı. Boğazından kısa bir yutkunma geçerken yürümüştü masasına. Yanına vardığında ise buketin hemen kıyısına iliştirilmiş not kağıdı çarpmıştı gözlerine. Kalbi güvercin taklası atarken parmaklarını uzatıp kağıdı kibarca kavramıştı.

''Uyandığım her sabah, önceki günden daha çok aşık olduğum kadın , hayallerini yaşadığın her günün bir öncekinden de güzel olsun. Seni seviyorum gönlümün yedi kat göğü....    Mehmed Tahir''

Okuduğu satırlar ile içine derin bir nefes çekerek gülümsemişti genç kadın. Gözlerinden birinde parıldayan inci tanesi yuvarlanıvermişti yanağına. Çok sevmek... Her geçen gün öncekinden daha çok sevmek... Evet ulaşmıştı hayallerine! Bu hayallerden biri de bittabii Mehmed Tahir'in kendisiydi. Hoş, onunla geçirdiği her gün hayallerinden bile güzeldi ya... Karşı penceresinden onu izleyerek cigara tüttüren adam onun yalnızca eşi , evlatlarının babası değil, sırtını güvenle yasladığı dağı, düşmeyeceğini bilerek huzurla adımladığı uçurumuydu. Elindeki çiçekleri bırakamadan hevesle yürümüştü perdesi çekili duran pencereye. Boştaki elini kaldırıp beyaz tülü usulca aralamıştı. Bakışlarının değdiği şey yüzündeki tebessümü irileştirmeye yetmişti. Çünkü Mehmed Tahir elinden tuttuğu kızı Şimal ve kucağında duran oğlu Cemal ile pencerenin karşısında durmuş ona gülümseyerek el sallıyordu...

______________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________

#KitapSonu#




Kısa da olsa bir finali çoktan hak etmiştik 🌸



İyi ki vardınız ! Sizi seviyorum....💗✨



Ömür Çıkmazı 📻 (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin