Uyandığında yine koltukta uyumanın vücudunda bıraktığı hasarın huzursuzluğuyla bir kaç homurtu çıkardı. Ve eli telefonuna gitti. Saat akşam 11'di. Ve Yaren'den 7 dakika önce bir arama vardı. Doğrulup bildirimin üzerine tıkladı ve telefonu kucağına götürdü. Telefon tam kapanmak üzereyken açıldı.
"Alo kanka?"
-Efendim Yaren bişey mi oldu?
"He yok bişey olmadı."
-Eee Kübra mı orada?
Beyza gözlerini kırparak daha da ayılmaya çalışıyordu.
"Hayır."
-E beni neden aradın canım arkadaşım?
Sesi istediğinden daha sitemli çıkmıştı, ama Yaren'in zaten müzikli bir yerin çıkışında olduğunu bildiği için içi rahattı.
"Yani Kübra burada değil ama arkadaşları burada. Bana seni sordu biri, ben de evde dedim."
-Bunu mesajla da söyleyebilirdin Yaren, bana ne Kübra'nın arkadaşından?
"Aman be! Sana da iyilik yaramıyor!"
-Yok yok senin kesinlikle annemle vakit geçirmeyi kesmen lazım, ben yanımda onu isteseydim ayrı eve çıkmazdım Yaren.
"Of neyse, bişey olursa ararım seni, hadi görüşürüz."
Beyza telefonu indirirken bu gereksiz bilgi yüzünden bu kadar zaman harcadığı için biraz öfkeliydi. Arkadaşlarının nerede olduğunu sormuş olması güzeldi, ancak o kadar da önemli değildi. Kübra'yı dün gece geri çevirdiği için pişman gibi hissetse de bir daha olsa aynısını yapardı. Kıza normalden fazla ilgi duymasıyla alakası yoktu, insanlardan faydalanmak istediği bir şey değildi.
En azından kalkıp çay yapmaya karar verdiğinde kapı çaldı.
Kapıya gitti, sonradan çok pişman olacağını bilmeden, kim olduğuna bakmadan kapıyı açtı.
Kübra, elinde bir şişe şarap. Siyah sade ama güzel bir elbise, aynı güzellikte bir bolero, normalde yaptığından çok daha aydınlık makyajı ve garip ama içten gülümsemesiyle kapıdaydı.
Çok güzel görünen bu kız karşısında Beyza ise, mor eşofmanı ve beyaz tişörtü bir yana, ya iki dakika önce uyanmış ya da on kilo kokain çekmiş gibi duruyordu. Duruma alışması normalden biraz fazla sürdüğünde Kübra boğazını temizleyip elindeki şarap şişesini biraz havaya kaldırdı.
"Şey sabah öyle sessiz sedasız gittiğim için özür dilerim, biraz konuşuruz diye şarap almıştım ama müsait değilsen gidebilirim."
Beyza konuşabildiğini, ağzının bu işe yaradığını aniden hatırlayıp kapıyı biraz daha açtı.
-Müsaitim müsaitim, gel tabii buyur.
Kübra bu sefer daha normal bir gülümsemeyle ayakkabılarını kenara yerleştirip içeri geçti.
-Rahatına bak lütfen ben bir lavaboya gidicem hemen.
Kübra kafasını salladıktan sonra Beyza'nın adımlarının hızlılığına güldü, içinden tabii ki de. Onun bu hali tatlıydı.
Öte yandan Beyza, kendisinin hiç de tatlı olduğunu düşünmüyordu. Yüzünü ışık hızıyla yıkayıp en azından rimel sürmesi gerektiğini düşündü. Hangi açıyla yattığına dair merak uyandıran saçlarını hızlıca hizaya getirdi. Ardından kurumuş çamaşırları banyoda bıraktığı için kendisine teşekkür edip, abartı olmaması için sadece bol bir pantolon giyip beyaz tişörtü değiştirmeden içeri gitti.
Kübra içeride iki kişilik koltuka yerde çantası ve şarap şişesiyle etrafa bakınıyordu.
"Bak ama mor eşofman çok güzeldi niye değiştirdin."
Beyza ona doğru adımlarken güldü.
-Susar mısın lütfen?
Kübra sustursana dememek için kendini zor tuttu. Hayır buraya şarapla gelmişti ve kapıdan içeri girdiği gibi Beyza'nın üzerine atlamamalıydı. Ki diğer kadın dün gece onu istemediğini açıkça belli etmişti. Bu Kübra'yı bir kısım sinirlendirse de sarhoş olduğunu kabul ediyordu. Buraya buzları eritmek ve bir kısım aralarındaki bu şeyi test etmek için gelmişti.
"Eee şarabı?"
Beyza onu unuttuk der gibi ellerini açıp şarabı istedi. Kübra ona şarabı uzatırken konu açma isteğiyle konuştu.
"Ne seveceğini pek bilemedim o yüzden vişneli aldım, onu çoğu kişi seviyor."
Beyza elinde şarapla salonla birleşik olan mutfağa gitti.
-Şarap kültürüm pek yok aslında, küp ve akdenizde kaldım ben.
Kübra inanamaz gibi ona baktı.
"Sana düzgün şarap içirmemiz lazım kesinlikle."

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Unut |gxg|
Romansaİki üniversiteli genç kadın arasında geçiyor. Gerektiği kadar romantizm ve hüzün var. Gerektiği kadar da cinsellik. İyi okumalar dilerim.