"Tanrı'ya inanıyor musun?"
Beyza denize bakmayı kesip kıza döndü.
-Tam olarak bilmiyorum.
Kübra dizlerine sardığı kollarına kafasını koydu.
"Neye inanıyorsun peki?"
Beyza dumanı dışarı üfledi.
-Küçükken inanıyordum, en azından bir yaratıcı olduğuna. Hala da inanıyorum ama...
Kübra gülümsedi.
"Ama?"
-Aması, dünya çok adaletsiz. İyi şeyler hak eden, en azından kötü şeyler haketmeyen insanların başına korkunç şeyler geliyor.
"Çoğu insan buna sınav diyor."
Beyza küçümsercesine güldü.
-Sınavlarda aynı bilgi sunulan insanlara aynı soruları sorarlar.
"Hiçbirimizin girdiği hiçbir sınav öyle değildi."
Beyza düşündü ancak kızın kendi fikrini duymak istiyordu.
"Kimse dershaneye gidene zor sormadı mesela, kimse lise sınavına giren çocuğun aile hayatını göze alıp kolay da sormadı."
-Ama hepsi okula gittiler.
Kübra dikleşti.
"Biz de gittik. İyi biri olmayı, hak yememeyi, saygı duymayı hepimize doğduğumuzdan beri anlatıyorlar. Soruları soran anlatılmayanlarımızı da biliyor."
Beyza tekrar denize dönüp başını salladı. Kübra, Beyza'nın sigarasını alıp bir nefes çekti.
"Hatta girdiğimiz en adil sınav bu olabilir."
Beyza iyice gerdi vücudunu. Kızın söylediklerini aklında tekrarladı.
-Sen inanıyorsun galiba?
Kübra biraz daha sesli güldü.
"Aslında tam değil, ama senin inanmama sebebini yetersiz buldum."
Beyza da kahkaha attı.
-Ben de beraber cennete gidelim diye uğraşıyorsun sanmıştım. Kırıldım şu an.
Kübra bu lafın üzerine kısa da olsa Beyza'nın dudaklarına uzandı.
"Benim babam çok dindardı. Kiliselere zorla götürüldüm uzunca bir süre. Kattığı tek şey müzik kulağı oldu orası ayrı."
Beyza kıza baktı. Konuşulan konuya ilgili olsa bile şu an deniz kenarında güneş batarken yanındaki kız bir hayli güzel gözüküyordu.
-Dindardı dedin. Öldü mü?
Bu sefer Kübra kahkaha attı.
"Hayır hayır, ateist kendisi."
Kübra kısa bir süre sustu.
"Beni inandırdıktan sonra oldu daha doğrusu."
Beyza'nın kaşları kalktı.
-Hristiyan mıydın?
Kübra sessizce gülümseyip başını salladı.
"Katolik."
-Neden artık değilsin?
"Beni yanlış olduğuma inandırdı. Değişmek istememi sağladı. Kendimden değişemediğim için nefret etmemi sağladı. Bu kadar can yakıcı bir şeyin beni her türlü sevdiği fikri çok iki yüzlü geldi."
Kübra dumanı üfledi.
-Baban neden inanmıyor peki?
Kızın din konusunda sinirli ve üzgün olduğu belliydi. Daha fazla deşmek istemedi, hem gayet yeterli anlatmıştı.
Kübra kısa bir süre güldü.
"O bilimle ilgilenmeye başladı. Üçüncü kitapta sanırım ateizm üstüne çökmüştü."
Beyza da güldü.
Bir süre birbirlerine ve denize baktılar.
"İyi şeyler hak eden insanların başlarına kötü şeyler geliyor, dedin."
Beyza başını salladı.
"Kimin başına ne geldi?"
Beyza ellerini kızın kollarına götürdü.
-Bunları hak ettiğini sanmıyorum.
Kübra yavaşça kolunu çekti.
"Beni tanımıyorsun."
Beyza kafasını salladı.
-Belki. Ama Kadir'in bahsettiği arkadaşınız ölmeyi hak etti mi?
Kübra vücudunu sıktı.
"Bilmiyorum."
Beyza sakince kafasını salladı.
-Bazı şeyleri kimse hak etmez.
Kübra üzgünce yeni yaktığı sigaradan bir nefes çekti.
"Seda'nın kararlarını yargılamak hiçbirimize düşmez."

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Unut |gxg|
Lãng mạnİki üniversiteli genç kadın arasında geçiyor. Gerektiği kadar romantizm ve hüzün var. Gerektiği kadar da cinsellik. İyi okumalar dilerim.