20

462 40 2
                                    

Kübra

Kapıyı açtığımda ayakta dikilen bir anne bekliyordum. En kötü senaryom buydu. Daha kötüsüne hayal gücüm yetmiyordu. Tabii ki şansım varmış ki hayal gücümün yetmediği yerde hayat gerçeğini veriyordu. 

-Benimle zaman geçirmeni istiyorum!

"Anne biz onu kaçırdık tamam mı, bak benim bir hayatım kendim huzurlu olduğum bir evim var"

Kapıdan salonumun bir kısmı gözüküyordu. Salonumun kalan kısmı desem daha doğru olurdu. Hızlıca ayakkabılarımı çıkartıp salona adım attım. Ayağıma cam batacağını fark ettiğimde geriledim. 

"Arkadaşlarımın beni önemsedikleri için yaptıkları güzelliklerle dolu bir evim var! Sen hayatında kimi sevdin ki? Kim sana bunları yaptı!"

Kadir'in hediye ettiği cam sehpa tuzla buz olmuştu. 

"Sen yokken bile yanımda olan beni ayakta tutan zevklerim var anne benim! İşe yaramaz dediğin ama bana senden çok daha fazla huzur veren şarkılarım var! Sen hayatında hiç bir şarkıdan zevk almadın ki anne!"

Salondaki rafta duran plaklarım bitkilerle birlikte yerdeydi, Duru'nun boyadığı tablo da.

"Edebiyat bilgin dillere destan ve küçüklüğümden beri okuduklarıma saçmalık diyorsun ama, sen hiç bir kitaptan benim aldığım zevki alamadın anne! Sen kimseyi hiçbir şeyi sevmedin!"

 Lambader ve kitaplığı gördükten sonra daha bakamadım. 

"Nolur salonda durmuş ol anne."

Diye mırıldandım ama durmadığını da içten içe biliyordum. Hemen mutfağıma gittim. 

Bardaklarım ve bir kaç tabak çanak kırılmıştı. Şarapları koyduğum raftan da iki tanesi eksilmişti. 

Korkarak odama gittim. 

Odam da farklı değildi. Kıyafetlerim yererdeydi. 

"Her gördüğünde laf ettiğin fiziğime artık laf edemiyorsun ya! Deliriyorsun! Sen kendini de hiç sevmedin ve ben seviyorum diye deliriyorsun!"

Aynam yere atılmıştı, ama kırılmamıştı. Buradaki plaklarım ve kasetlerim de dağılmıştı. En kötüsü gitarları atmış olmasıydı. 

"Bak bir halt olmaz dediğin yerden bir şey oldum anne! Bak okuduğum bölümden zevk alıyorum!"

Yerde lisedeki gitarımı görünce flütüm aklıma geldi. Biraz daha içeriye girdim ve kalemlerin saçılı olduğu masanın altında flütümü gördüm.

Tuttuğum nefesi verdim. Ve odama girdim. Piyanomun yanına yere oturdum. Sigaramı çıkarttım ve yaktım. Sakince nefesi verirken ağlamaya başladım. Ağlamak iyi gelecektir diye kendimi durdurmaya da çalışmadım. 

Neyi seviyorum dediysem annem tek tek yok etmişti. Acaba ona seni seviyorum desem ne yapardı. Bilmek istiyor muyum emin değildim. 

Telefonumun titremesiyle elime alıp ekrana baktım. 

Ziraat bankası: Eylem Krasniqi size 20.000 tl yolladı. "Zararını karşılar"

Telefonu kapatıp gülmeye başladım. Bir yandan ağlamaya devam da ediyordum. Hangi günahımın sonucu bu kadındı?

Telefonum çalmaya başlayınca açtım.

-Napıyosun?

Beyza'nın fazla gelen neşeli sesine nazaran ağladığımı saklamaya çalışmaya gerek duymadım.

"Oturuyorum sen?"

-Kübra sen ağlıyor musun?

Güldüm. 

"Yok canım nereden çıkarttın?"

-Gelmemi ister misin?

Gelmemesi en doğrusu olurdu. Kimseye iyi davranabileceğimi sanmıyordum. Ama bu onu benden uzaklaştıracaksa bile, şu an yalnız olmamam en iyisiydi. 

"Gelsene."

-Tamam canım sen konum at katı falan yaz yakın zaten baya. Sakin ol olur mu?

Tekrar güldüm. 

"Ben gayet sakinim ayol."

Telefonu kapatıp konumu gönderdim. 

Umarım bir hata yapmıyorumdur. 




Çizgili yerler öncesinde edilen konuşmadan flashback gibi, biraz karışık onu aydınlatmak istedim. Bir de keşke yorum yazsanız be:(


Unut |gxg|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin