16

536 44 0
                                    

-Nelerden konuşmak istersin?

Kübra genelde bu soruyla düşünmeye başlardı. Genelde. Bu gün öyle değildi.

"Annem bende kalıyor."

Ebru hanımın yüzünü izledi kız bir süre.

-Durumdan pek memnun değil gibisin.

Kübra güldü.

"Hem de nasıl. Hala nasıl kafayı yemediğimi sorguluyorum."

-Neden kaldığını sorabilir miyim?

Kübra kafasını salladı.

"Anneannemle kavga etmişler. Ve otel varken neden kızının evinde kalmasın ki?"

Kübra bir süre durdu. Ebru hanım tam konuşacakken laflar ağzından dökülmeye başladı.

"Geleli üç gün olmuyor ve ben boğuluyormuş gibi hissediyorum. Her yerde o var ve sevmem gereken biri olduğunu biliyorum ama katlanamıyorum. Gözleri bana bakıp gülerken ağzından zehir akıyor ve ben hangisine inanacağımı şaşırdım artık."

Kız hızlıca söylediği kelimelerden tatmin bir şekilde nefes verdi.

-Anlıyorum. Boğulduğumu hissediyorum dedin. 

Kübra kafa salladı. 

-Nasıl bir his tam olarak? 

Kübra yaklaşık yarım dakika bunu düşündü.

"Ya sanki... sanki ayaklarımdan başlayan dikenli bir sarmaşık zaman geçtikçe boğazıma sarılıyor gibi."

-Sarmaşık annen mi?

"Sanmıyorum."

Ebru hanım kafasını salladı.

"Hayır sanmıyorum, dikenler annem."

-Sarmaşık ne peki?

Kübra gülümsedi. Sahiden.

"Beyza."

Ebru hanımın kaşları havaya kalktı. 

-Seni takip eden kız?

Kübra ellerini havada salladı.

"Yani takip etmek değil de, nereye gitsem bir anda orada biten kız diyelim."

Ebru hanım kısa bir süre güldü ve ciddileşip devam etti.

-Yeniden konuştunuz mu?

Kübra gülümsedi. 2 günde neler olmuştu neler.

"Onun evinden geliyorum."

Ebru hanım başını sallayarak gülümsedi.

-Ohohooo ben de konuştunuz diyorum.

"Çok fazla şey açtım aslında ona. Yaraları gördü."

Ebru hanım saklamaya çalıştığı endişesiyle sordu, saklayamamıştı.

-Nasıl tepki verdi peki?

Kübra gülümsedi.

"Çok iyi. Çok iyi tepki verdi. Ona saçma herhangi bir şeyle gelsem bile düşünceli cevaplar veriyor. Havadan sudan konuşmuyoruz, gerçekten dinliyor beni."

Kübra'nın mutlu olmasına sevinse de, Ebru hanım yaklaşık iki senedir tanıdığı kız adına korkuyordu. Kübra da bunun farkındaydı. 

-Anlıyorum Kübra peki sarmaşık dedin ona, o da mı boğuyor seni?

"Evet ama onun dikenleri yok. O sadece sarılıyor."

-İyi de seni öldüren şey dikenler değil ki, boğulmak.

Kübra aşağı baktı. Anlıyordu. Anlamak istemiyordu, ama anlıyordu. 

"Ben eskisi gibi olacağını sanmıyorum. Gerçekten."

Ebru hanım anlar gibi başını salladı. Mesleğinizin görmek istenmeyen şeyleri göstermek olması zordu.

-Kendine duyduğun güveni sarsmak gibi bir niyetim asla yok lütfen yanlış anlama Kübra ama his olarak bir fark görüyor musun?

Kübra bu sefer uzunca düşündü.

"Beni ölü olarak görmüyor. Ve bu beni üzmüyor, mutlu ediyor."

Ebru hanımın yüzü güldü.

-Bu önemli işte.

Kübra tebessüm etti.

"Çok kaygan her şey şu an. Konuşurken heyecanlanmama rağmen düşünmüyorum. Ve gerçekten kendini zorladığına inanmıyorum kendisi istediği için beni dinliyor."

-Buna inanabilmen çok güzel. Peki neden istiyor sence?

Kübra duraksadı. Hep sorduğu soruyu sormadığını fark etti. Motivasyonun ne?

"Sanırım..."

Ne sanıyordu. Ağzından çıktığında gerçek olacaktı, olmasa bile ihtimal olacaktı.

"Bana ilk, sana ölü diyorlar neden, diye sordu."

Yeninden sustu. Ebru hanımın onun için toparlamasını bekledi. Hala buna inanıyor olması komikti. Kadın ona devam etmesi için bakıyordu.

"Sadece merak ediyor."

Sinirlendiğini hissediyordu.

"İşte hep böyle oluyor, insanlar neden böyle olduğumu merak ediyor, geliyorlar. Ardından öğreniyorlar ve kalıyorlar. Sonra düzeltebileceklerini sanıyorlar ve kalmaya devam ediyorlar."

-Ve düzeltemediklerini anlayınca da gidiyorlar. 

Kübra gözlerinin dolduğunun farkındaydı. Bir seans da ağlamasam zaten kıyamet kopardı, diye düşündü. Ama Ebru hanıma kafa salladı. 

"Hep, hep böyle oluyor. Herkes böyle oluyor onun neden farklı olacağını sandım ki?" 

Gözünü elinin tersiyle sildi. 

-Kübra, daha öyle bir şey olmadı. 

Kübra güldü.

"Ama olucak."

-Melih'te oldu mu? Ya da babanda? Elif? Duru?

Kübra kafa salladı.

-Tecrübeler. Tarihi geçmiş süt içip zehirlendiğinde bir daha tarihi geçmiş süt içer misin?

Kübra kafasını tekrar salladı ve güldü. Yine anlamıştı. Terapi konusunda iyileşiyordu. 

-Harika. Bu, savunma mekanizması. Ama insanlar böyle değildir. 

Kübra tekrar gözlerini sildi. Göz kaleminin bulaştığına emindi.

"Enstruman değiller, orta doya her bastığımda üçüncü oktav do çalacağından eminim."

 Ebru hanım başını salladı. Kızın kendi alanından metafor yapmasına bayılıyordu.

-Aynen öyle. Kübra, insanlarda emin olmak diye bir şey yok. Bazen yirminciyi yapan yirmi birinciyi yapmıyor. 

"Haklısınız."

Kübra güldü.

"Zaten siz hep haklısınız."







Unut |gxg|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin