38

216 24 1
                                    

Beyza

-Efendim abla?

"Eve gelmen lazım."

Koltukta kıpırdandım. Sesi normalde geldiği gibi gelmiyordu. 

-Bir şey mi oldu?

"Herkes iyi. Ama gelmen gerekiyor."

Bana şüpheyle bakan Kübra'ya hafifçe gülümsedim. 

-Tamam çıkıyorum şimdi. 

Telefonu kapatıp ayaklandım. 

"Nolmuş?"

Omuz silktim. 

-Bilmiyorum ama bizim minikle alakalıdır büyük ihtimalle. 

Çantama uzandım. Gergin gözükmemek için elimden geleni yapıyordum.

-Orada kalırım büyük ihtimalle. Ara beni bir şey olursa.

Kübra başını salladı. Gergin olduğumu anlayabildiğini ama üstelemediğini biliyordum. 


"Hoşgeldin abla."

Gülümseyip ayakkabılarımı çıkarttım. Buse'ye kollarımı sardım. Normalde evde sadece neşe kaynağı olan sevgili kardeşim, şu an ruhsuz gözüküyordu. 

-Noluyor kızım? Sonunda ergen isyanlarına girmeye mi karar verdin?

Gülümsemedi. Biri ölmüş gibiydi. 

-Ablacım ne oluyo?

Tam Buse ağzını açarken içeriden annemin sesini duydum. 

"Beyza içeri gelin konuşacağız!"

Buse önümden gittiğinde inanmamama rağmen dua okumak istedim. Salona adım attığım anda patlayacak gibi hissediyordum. 

Buse, ablamın yanına geçtiğinde ben de üçlü koltuğa geçtim. Annemle babam karşımızda uzun süredir şahit olmadığım bir ciddiyetle oturuyorlardı. Babamın benim yüzüme bile bakmaması çok garip gelmişti. 

"Buse tekrar ağlayacaksan odana gitmeni rica edeceğim."

Annemin, gördüğüm en şefkatli kadının sadece 17 yaşındaki kızına kurduğu cümleyele alarma geçmiştim. Buse'ye döndüğümde duygusuzca anneme bakıyordu. Ablamsa koltuğun üzerinde elleriyle desen yapıyordu. 

Annem boğazını temizleyip bana döndü. 

"Beyza, senin bu babanın dostu varmış."

Beynim bu cümleyi algılaması gerekenden uzun bir sürede algıladı. Kendimi bir şeyler söylemeye zorladım.

-Ne?

Annem, ya ya, der gibi başını salladı. 

"Daha da güzel bir bilgi vereyim kızım. Senin bu ablanla kardeşin biliyormuş babanın nasıl bir, zampara olduğunu!"

Babam fısıltıdan hallice bir ses çıkardı. 

"Billur."

Annem bir hışımla babama döndü. 

"Sen sus! Sen kaç yılı heba etmeye utanmadın, çocuklarını buna karıştırmaya hiç utanmadın. Sus o yüzden."

Buse'ye döndüm. Hala aynı duygusuz gözlerle bakıyordu. 

"İşin sonunda boşanıyoruz kızım. Bu kardeşini de, babasına atarım artık arkamdan iş beraber daha kolay çevirirler böyle."

Ablam hiç açmadığı ağzını sonunda açtı. 

"Anne!"

Annem giderek daha da agresifleşiyordu. 

"Sus Bahar!"

Ablam ayağa kalktığında onları duyamıyordum bile. Ağlıyor muydum ağlamıyor muydum bilmiyordum. Sadece babama bakıyordum. Buse yanımdan odasına koşarken ya da annem ayağa kalkarken bile onlara odaklanamadım. 

-Ben gidiyorum. 

Annemi ya da kim konuştuysa dinlemeden kapıya yöneldim. 

Ayakkabılarımı giyerken arkadan ablam geldi. 

-Abla ben.. benim gitmem gerek. 

Ablam üzgün bir şekilde gülümsedi. 

"Tamam ama nolur en yakın zamanda bir görüşelim. Annemin anlattığı gibi değil, yemin ederim."

Tepki vermedim, veremedim. Beynim otokontrole alınmış gibiydi. Ayakkabılarını giy, asansöre bin, git buradan. 

Apartmandan çıktığımda durup tek bir şey yaptım. 

"Alo?"

...

"Beyza?"

-Sana gelebilir miyim?

"İyi misin sen? Gel, gel tabii ki. Aldıra da bilirim seni."

Kafamı telefonla beraber salladım. 

-Gerek yok, Bademli'deyim, geliyorum. 

Başka bir şey söylemesine izin vermeden telefonu kapattım. Nefesimi verip durağa yürüdüm. 










Unut |gxg|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin