How true is it to trust a snake?

131 14 11
                                    

Bir rulet masasında kimin baskın olacağı hakkında atışan duygularım, şarabın yoğun kıvamı ve kokusu gibi sarhoş edici ve keyif vericiydi.

Ama uyanınca keyif vericiliği acı verici bir baş ağrısına dönüşecekti.

Ve ben 12 yıldır baş ağrısı çeken biri olarak ilacımın gerçekleri öğrenmek olduğuna inanmıştım.

Beki de şimdi yaşadığım bu duygu karmaşası ilacın yan etkisiydi değil mi?

Öyle olmalıydı.

Olmak zorundaydı.

Annemi hatırladığım gibi bulamayacağımı bildiğim halde neden bu kadar yıkılmış hissediyordum?

İnsan öldürdüğü için mi?

Yoksa iğrenç bir projenin ürünü olduğu için mi?

Yoksa hayatımın tehlikede olduğu ihtimali olduğu için mi?

Yeraltında kimse masum değildi, ben de değildim.

Birçok kişiyi incitmiştim.

Ama öldürecek kadar ileri gitmemiştim.

Fakat ölüm yeraltındaki en kolay yok etme yöntemiydi ancak ben ne olursa olsun bu durumdan hoşlanmazdım.

Belki de annemin başından beri beni böyle yetiştirdiği içindi.

Annem her zaman canlıların bir değeri olduğunu söylerdi.

O değeri belki biz göremezdik ama Tanrı her zaman bilirdi.

Her bir sözü yeraltından açılıp güneş ışıklarının sızabildiği bir mezarlığı andırırdı bana...

O mezarlığın içinde gerçek benliğimiz yatardı ve en başından beri temiz olan o benliği biz doğumumuzdan itibaren kara toprakla kapatmak zorunda kalırdık.

Ama annemin benliğini kapatması için kara topraktan daha fazlasına ihtiyacı vardı.

Titreyen bedenime güçlükle hakim oldum.

Kağıtları zarfa yerleştirdim ve flashı içine attım.

Ardından giyinme odasının alt kısmında bulunan kilitli bir kasaya yerleştirdim.

Sonrasında bilgisayarı alıp oturma odasına geçtim.

Moralim artık neye bozulacağını şaşırmıştı.

Şu durumuma belki hüngür hüngür ağlamam gerekirdi ama sakindim.

Bilgisayarı sehpaya bıraktığım sırada gözüme TV ünitesinin altındaki kağıt yığını çarptı.

Mekanik hareketlerle oraya yöneldim ve birkaç kağıtla kalem alıp mutfağa geçtim.

Ne yapmam konusunda hiçbir fikrim olmamasına rağmen kafamı toparlayabilmek için aklımdaki her şeyi somutlaştırmak o anda iyi bir fikir gibi gelmişti.

Mutfak sandalyesine oturdum ve kalemin kapağını açtım.

Elim bir süre tereddütle kağıtta gezindi.

İçimdeki bu duygudan nefret ettim ama pes edecek de değildim.

İçimdeki tüm o duygu yüklü ve kafası karışmış tarafıma rağmen büyüdükçe aklımı kalbimden daha önde tutabilmeyi öğrenmiştim.

1- Annem gerçekte kimdi? Bir ajan mı? Bir anne mi?

Yüzümü buruşturdum, bu belki de öğrenmekten içten içe çekindiğim en büyük soruydu.

2-Babamın annemin gerçek kimliğinden haberi var mıydı?

3-Annemin ölüm sebebi neydi ve nasıl ölmüştü?

She And Her Sacrifice♟️/SASUSAKU FANFICTION [TAMAMLANDI]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin