I love it and hate it at the same time

121 16 3
                                    

Hayat bizim için bilinmezliğe sürüklendiğimiz bir yolculuktu.

Sonunu bilmiyorduk, başlangıcını bilmiyorduk, başımıza ne geleceğini bilmiyorduk.

Kimi acı verici, kimi neşeyle dolu anlar etrafımızı sardıkça hayatımızın elimizde olduğunu düşünüyorduk ancak en çok da o zaman yanılıyorduk...

Çünkü, bilinmezliğin derinliğini bilemezdik. Bize getireceklerine karşı koyabilir miydik?

Düşünceler zihnimizde belirdikçe bilinmezlik girdabına daha da çok çekilir, aklı yitirmeye kadar getirebilirdik belki işi...

Ancak tüm bunlar yalnızlıktan kaynaklanıyordu.

Aradığımız cevaplar, bilinmezliğin ne getireceği...

Eğer biri ya da birileri insanın yanında olunca tüm bunlar düzelmiyordu ama katlanılabilir oluyordu en azından...

Ben ise tüm bu durumda arafta kalmış bir haldeydim.

Sasuke'nin yanımda olması bana temkinli bir rahatlık veriyordu ancak bir yanım kendini yiyecek kadar geriliyordu onun yanında...

Davranışlarımı kontrol edemiyor ve kendime şaşırıyordum.

Gözlerimi Sasuke'den kaçırdım ve yorganı kaldırıp çıplak bacaklarımı aşağıya sarkıttım.

Keşke elimde bir sihirli bir değnek olsaydı.

O değnekle yapacağım her bir sihir beni çocukluğuma götürseydi.

Böylece hiçbir acıyı yaşamam gerekmezdi.

Annem her zaman yanımda olurdu, geceleri yatağımın altındaki yaratıkları varlığıyla kovar, sabahları bana güneşten bir parça vaat ederdi.

Yataktan destek alarak ayağa kalktım.

Hayal dünyasında yaşamıyordum.

Tüm bunlar içimde gömülü kalmış olan o masum kızın istekleriydi.

Dengemi sağlamak için dikleştim.

Sasuke'nin gözü üzerimde olsa da ona verebileceğim bir cevabım yoktu.

Kafam çok karışıktı.

Boş adımlarla kıyafet odasına girdim ve aşağıda, ceketlerin arasına saklanmış kasanın şifresini girerek Sasori'den aldığım belgeleri çıkardım.

Ayaklanıp elimdeki sarı zarfa baktım.

Ağırlığı elimde o kadar hissediyordu ki sanki tuttuğum şey kağıt değil, demirdi.

Bunun sebebi barizdi. Biliyordum, zarfı tekrar açacak ve içindekilerle yüzleşecek güç ben de yoktu.

Annemin bilinmeyen yüzüyle karşılaşmaya korkacak kadar cesaretsizdim ben...

Acıydı ama gerçek buydu.

En büyük zayıflığım en büyük silahım olmuştu 12 yıl boyunca...

Hem yoldaşım olmuş hem de öfkeyle beslemişti beni...

Onu bu raddeye kadar getiren bendim.

Fakat pişman değildim.

Eğer yapmasaydım kaybolacaktım.

12 yıllık o boşlukta kaybolacaktım.

Beni ben yapan parçalarımın her biri kalbimden kopup, silinip, gidecekti.

Fakat annemin durumu tüm duygusal sistemimi çökertmiş, bağlı kaldığım değerlerin üzerine bir çöp gibi basmıştı.

Duygularımın ipinin ucunun kaçtığının farkındaydım.

She And Her Sacrifice♟️/SASUSAKU FANFICTION [TAMAMLANDI]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin