Taslakta son bir bölüm kaldı ve eğer bir bölüm daha yazamazsam haftaya bölüm gelmez.
Sanırım artık bölüm gününü cuma yapacağım çünkü cuma günleri bölüm atmak daha çok içimden geliyor ama biz yinede bölüm gününe cuma ya da cumartesi diyelim.
🌪️
SIRILSIKLAM
6 Mayıs 2005
Uzun yıllar önce yaşanmış bir anının içinde bir kabus ve bir rüya vardı.
"Küçük kızı ne yapacağız Azad?" diye sordu Küçük Luna'nın tabiriyle pis kokan adamlardan biri, patronuna.
"Onunla ben ilgileniyorum." diye lafa karışan Fırtına'nın sesi ve gözleri ifadesiz olsada yüreği yangın yeriydi.
Küçük Luna'ya zarar vermelerinden ölesiye korkuyordu.
"Sen ne karışıyorsun?" diye cevap verdi Azad bozuk Türkçe'siyle "Kızı sana bıraktık da ne oldu, biz boşuna mı kaçırdık bu kızı? Sözde Şahmeran'lara istediğimizi yaptıracaktık ama kız burada bebek gibi bakılıyor, böyle mi canlarını yakıp istediğimizi yaptıracağız Adnan Şahmeran'a?"
"Kıza zarar vermek bizim zararımıza." diye cevap veren Fırtına ifadeden arınmış tutumunun aksine kızı gibi gördüğü Küçük Luna için oldukça endişeleniyordu.
"Ne biliyorsun da böyle konuşuyorsun?" diyerek sinirli bir şekilde konuşan Azad, karşısındaki adamın ona ihanet ediyor olmasını aklının ucundan bile geçirmiyordu, Fırtına'ya fazla güveniyordu.
"Senin bildiğinden farklı ne bileceğim patron. Sadece Adnan Şahmeran'ın vatanına nasıl düşkün olduğunu biliyorum ama kızına olan düşkünlüğü vatanına olan düşkünlüğünden bile fazla. Kızına zarar verirsek o da bize zarar verir."
"Kızı elimizde olduğu sürece bir bok yapamaz." diye sinirle konuştu Azad.
Adnan Şahmeran'ı kıskanıyordu, ailesini, gücünü ama en çok da kızını.
Adnan Şahmeran iyi bir adam değildi ama şu zamana kadar onun aksine hiçbir zaman açığa çıkmamış ve devleti ona düşman olmamıştı. Karısı ölmüş olsa dahi iki oğlu ve bir kızı vardı ve o küçük kız çok fazla güzeldi. Onun güzel Katya'sına benziyordu ama kızın gözleri Katya'sının masmavi gözlerinin aksine yemyeşildi. Bazen ışıktan dolayı maviye benzese de asıl rengi yeşildi.
Azad, Fırtına'yı umursamadan küçük kızın tutulduğu çadıra ilerlerken Fırtına korkusunu içinde tutarak Azad'ın ardından çadıra ilerledi.
Küçük kız, Luna Şahmeran, Fırtına'nın hiç sahip olmadığı kızıydı ve bu iki ayda Luna'ya öylesine bağlanmıştı ki işin ucunda masum insanların hayatı olmasa onu buradan anında kurtarırdı. Luna'nın herhangi bir şekilde Azad'ın elinden kaçması yüzlerce masum insanın olduğu birçok yerde bombaların patlaması demekti. Fırtına'yı tutan şey bu olsada Adnan Şahmeran'ın kızı dışında hiç kimseyi önemsemediğini biliyordu. İşte Fırtına ve Adnan Şahmeran arasındaki fark buydu, kötü adamlar sevdikleri için tüm Dünya'yı harcarlardı fakat iyi adamlar Dünya için sevdiklerini feda ederdi. Fırtına Luna'yı feda etmek istemiyordu ve bunun olmaması için sonuna kadar çabalayacaktı.
Fırtına bir Türk askeriydi.
Yüzbaşı Han Dağdelen.
Düşmanın inine sızmış bir köstebek, Yüzbaşı Han Dağdelen.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GİRYE
Fantasía"Büyümemişsin sen" Ne? "Ne?" dedim anlamayarak. "Büyümemişsin işte." dedi, dediği şeyi tekrar ederek. "Gayette büyüdüm baksana bana kocaman kadınım." dedim ve gözlerimle vücudumu işaret ettim. "Bedeninden değil ruhundan bahsediyorum." dedi hafif...