BÖLÜM 15

122 7 12
                                    

Bu bölüm eski versiyonla paralel ilerleyen son bölüm, keyifli okumalar.

🌪️

RÜYA

Kalbimin sesini duyuyor musun?

Nasıl da hızlı.

Nefesimi hissediyor musun?

Nasıl da aceleci.

Ben hayatımı hep bir yere yetişmem gerekiyormuş gibi aceleci yaşadım çünkü ölüm her zaman kapının ardında beni bekliyordu. Ölmeden dedim, ölmeden önce şunu da yapmam lazım, içimde kalır. Peki söz konusu Poyraz olunca neden bunca zaman kendimi tutmuştum?

Şu ana kadar hep Poyraz'ı sevmekten delicesine korkmuş, kaçmıştım. Aslında bu şaşırtıcı bir şey değildi çünkü ben sevilmekten korkutuğum kadar sevmekten de korkardım. Kimi sevsem ölürdü, kim sevse beni öldürülürdü. Poyraz ölmesin istiyorum, bu yüzden de Poyraz'ı sevmek istemiyorum. Duygularımız bizim yönetebileceğimiz şeyeler değil biliyorum ama ona karşı duygularımı kontrol etmeye çalışmaktan kendimi alıkoyamıyorum.

Kalçamdaki ve yırtmacın açıkta bıraktığı bacağımdaki elleri yerini korurken alınlarımız birbirine yaslı bir şekilde öylece birbirimize bakıyorduk. Toprak rengi gözlerinin tonu hâlâ koyuluğunu korurken ensesindeki ellerimle saçlarını çekiştirdim. Hızlanan nefeslerimiz düzene gireli çok uzun zaman olmamasına rağmen bu sefer ilk hamleyi o yaptı ve dudaklarını dudaklarıma bastırdı. Alt dudağımı dudaklarının arasına alıp emmesiyle ağızına derin bir inleme bıraktığımda kalçamı ve çıplak bacağımı aynı anda sıkmıştı. Öpüşüne karşılık verip tırnaklarımı ensesine batırdığım sırada zevkle inledi ve kendisini bana bastırdı. Karnımda ve kasıklarımda hissettiğim kasılma onun dudaklarını daha sert bir şekilde öpmeme sebep olurken Poyraz dilini aralık olan dudaklarımdan sızdırıp dilime değdirdi. Dillerimizin temasıyla ikimiz de aynı anda inlerken kendimi ona bastırdım ve inlemelerimizin şiddetinin artmasına sebep oldum.

Dudaklarını yavaşça dudaklarımdan çektiğinde gözlerimi araladım ve onun hâlâ kapalı olan göz kapaklarıyla karşı karşıya geldim.

"Şimdi değil." diye mırıldandı belli belirsiz bir tonda "Henüz erken." daha çok kendi kendine konuşuyor gibiydi.

Diliyle dudaklarını yaladıktan sonra yavaşça gözlerini açtı ve koyulaşan kahverengi gözleriyle gözlerime bakmaya başladı. Kalçamdaki ve bacağımdaki ellerini çektiğinde bacaklarımı belinde daha sıkı sarıp sessiz bir şekilde ne yapacağını beklemeye başladım.

Bir elini saçlarımın arasına daldırdıktan sonra yavaşça saçlarımı okşamaya başladı ve diğer eliyle yanağımı kavradı.

"Çok güzelsin." diye fısıldadı. "Dağılmış rujun," derken baş parmağını dudağıma çıkarıp okşamıştı "üstelik bu ruju benim dağıtmış olmam. Seni öpmek," diye fısıldadı ve dudaklarımdaki gözlerini gözlerime çıkardı "tükenmek gibi ama tükenirken yaşadığımı hissettim. Dudaklarının dudaklarıma bıraktığı his tahmin edemeyeceğim kadar hayat vericiydi. Nasıl yaptın bilmiyorum ama beni tüketirken bile hayat vermeye devem ettin."

Ben sessiz bir şekilde ona bakmaya devam ederken Poyraz başını eğdi ve kafasını boynumun hizasına getirdikten sonra burnunu tenimde gezdirdi ardından da önce hafif daha sonra ise baskın bir de şekilde boynumu öptü.

"Dudaklarının ve tenin tadı beni sarhoş ediyor." derken başını boynumdan çekmemiş ve nefesini boynumda hissetmeme sebep olmuştu.

Başını yavaşça boynumdan çekip bana bakmaya başladığında ne söylemem gerektiğini bilmiyordum. Gözlerine bakıp fark etmeden dudağımı ısırdığımda "Gerilme," dedi yumuşak bir ses tonuyla "bir şey söylemek zorunda değilsin."

GİRYEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin