13-

150 27 19
                                    

Bir süre sessiz bir şekilde öylece oturarak Yeosang'ın uyanmasını bekledik. Sandığımızdan daha uzun sürecekti herhalde.

Seungmin ve Changbin mutfakta yemek hazırlıyorlardı. Hyunjin Felix'i bırakmak istemediği için kendi kendine mutfağa zarar vermemeleri için söyleniyordu. Felix ise uzun süredir kafası Hyunjin'e yaslı şekilde dinleniyordu. Elim hâlâ onun elindeydi.

Bakışlarım koltukta oturan Jongho'ya döndüğü an karşımda beliren beden ile çığlık atarak hızla elimi Felix'ten ayırarak olduğum yerden kalktım. Şaşkın bir şekilde Jongho'dan bana çevirdiği bakışları ile derin derin nefes alarak kendime gelmeye çalıştım. Burnumdan akan sıvı ile başım dönerken yanımda kollarımdan tutarak bana destek olan San'a tutundum.

"Wooyoung ne oldu?"

Elimle yüzümü sıvazlayarak bana şaşkınca bakan Jongho'ya geri döndüm. Normal bedeni karşısında rahat nefes verirken saçlarımı karıştırdım.

"Ölümü. Ahh."

Hepsi anlamış bir şekilde sessiz olurken Jongho konuşan tek kişi oldu.

"Ne ölümü?"

Onu boşvererek Hyunjin'e döndüm.

"Lavabo ne tarafta?"

"Koridorun sonunda soldaki kapı."

San ile birlikte ilerleyerek lavaboya girdim. Suyu açıp yüzümü yıkarken eliyle saçlarımı tutup sırtımı sıvazladı.

Felix ile temas halinde bulunduğum her an onun anıları aracılığı ile birçok insanın ölümünü görüyordum. Az önce ise aynı anda Jongho'ya dönmüş olmalıydık ki onunla aynı zamanda bende ölü bedenini görmüştüm. Sanırım ona destek olmaya çalıştıkça ben de kötü oluyordum.

Lavabodan çıkarak hâlâ kanayan burnumu tutarak salona ilerledim. Jisung elinde tuttuğu peçeteyi bana uzatırken San hızla elinden alarak burnuma tampon yapmaya başladı.

"Size bunu bir daha yapmamanızı söyledim."

Sitemle söylenen Bangchan oturduğu yerden kalkarak az önce benim oturduğum boşluğa geçti.

"Ayrı durun biraz."

Sehpanın üzerinde olan peçetelerden birine uzanarak yanında oturan Felix'in burnundaki kanlı peçeteyi çıkarıp aldığını ona uzattı.

Ayakta daha fazla duramayan bedenimi daha çok San'a yaslanmam ile beni boş yere ilerletti.  Yine aynı şekilde kol kısmına oturup başımı bacağına yaslayarak saçlarımı okşamaya başladı.

"Burada benim bilmediğim çok fazla şey dönüyor anlaşılan."

Jongho düşünceli bir şekilde etrafa bakındı. Daha sonra salona Seungmin girdi.

"Çok birşey değil ama aç olanlar gelip yemek yiyebilir. Felix ve Wooyoung. Siz olduğunuz yerden ayrılmayın size ben ayrı hazırladım. Burada yersiniz. Ayrıca getirdiğim tepsiyi boş görmezsem çökerim üzerinize."

Seungmin'in söyledikleri ile dudaklarım kıvrıldı. Bizim buradaki insanları düşündüğümüz kadar onlar da bizi düşünüyordu. İşte bu hoşuma gidiyordu.

Yanımda oturan Seonghwa ve Hongjoong kalkıp mutfağa doğru ilerledi.

"Sabahtandır birşeyler yememiştim."

Ardından Minho ve Jisung da kalktı.

"Ben sabah bile yemek yemedim."

Jisung sitemle gerinerek mutfağa girdi. Ardından da Minho. Sonrasında Bangchan Jongho'ya döndü.

See Memories ~hyunlix~woosan~Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin